Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) son yıllarda çok sayıda konut inşa projeleriyle birlikte yaşanan mülkiyet satışları, hem Kıbrıs sorunu çözümünde “demografi” hem de “kara para” endişesiyle tartışılıyor. Türkiye’nin takip ettiği Kıbrıs’ın kuzeyinde yabancılar tarafından mülk edinilmesi meselesinde yakın gelecekte kısıtlayıcı yönde yasal düzenlemelerin gündeme gelmesi bekleniyor.
Son yıllarda Rusya ve Ukrayna’da gelir kaynağı belirsiz kişiler, yaygın olarak bilinen tabirle “oligarklar” tarafından “kara para” dolaşımında hangi yöntemlere başvurulduğu gündeme taşındı.
Türkiye ise, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bünyesinde “kara para aklama ve terörizmin finansmanını önleme” amacıyla kurulmuş Mali Eylem Görev Gücü (FATF) kararıyla Ekim 2021’de ‘gri liste’ye alındı. Dolayısıyla Türkiye, uluslararası arenada hala kaynağı şüpheli para dolaşımıyla ilgili riskli görülerek, gözlem altında.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise, mali suçlarla mücadelede önemli adımlarıyla Türkiye’nin Haziran ayında gri listeden çıkarılacağını söyledi.
Türkiye’ye, KKTC’yle ilgili de eleştiriler yapılması nedeniyle Ankara’nın, Lefkoşa’ya başta konut ve arazi satışlarıyla ilgili önlemler alınması için görüş aktardığı öğrenildi. Bu kapsamda yakın gelecekte KKTC’de yasal düzenlemeyle mülk satışlarına kısıtlama getirilmesi gündemde.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, bütçe görüşmesinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı iken de KKTC’deki yabancılara yönelik mülk satışlarını yakından takip ettiğini açıklamıştı. Fidan,“Sadece son beş yılda KKTC’de emlak alım başvurusu toplamda 15 bin, yani İsrail değil başka ülkelerden. 2000’den bu yana İngiltere birinci sıradaymış, son beş yılda da İran birinci sıraya geçmiş. KKTC’de üçüncü ülke vatandaşlarına taşınmaz mal satışları, biliyorsunuz Bakanlar Kurulu onayına bağlı olarak yapılabiliyor. Biz Kıbrıs’ı bağımsız bir devlet olarak ve egemen bir devlet olarak tanıdığımız için Kıbrıs yetkilileri nezdinde bu endişelerimizi gündeme getiriyoruz” demişti.
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin evsahipliğinde, VOA Türkçe’nin de aralarında bulunduğu bir grup diplomasi muhabiri, KKTC’de yabancılara mülk satışı üzerinden “kara para” aklama iddialarıyla ilgili görüşmeler gerçekleştirdi.
Muhalefet cephesinden CTP Lideri Tufan Erhürman, “Annan Planı’nda ‘KKTC’nin üçte ikisi Kıbrıslı Türkler’e ait olacaktır’ ifadesi vardı. Bunun da sıkıntıya girmesi durumu var” derken; Halkın Partisi lideri Kudres Özersay, “Mafya siyasi iradeyi rüşvetle satın alıyor. Nüfus yoluyla nüfuz etme riski var” dedi.
KKTC’de mülkiyet meselesine en önemli örnek: İskele bölgesi
KKTC’deki yasal mevzuat uyarınca yabancılara mülkiyet satışında aslında 1 konut ve 1 dönüm arazi kısıtlaması var. Satış yapıldıktan sonra tapu kaydıysa, Bakanlar Kurulu’nun onay kararıyla gerçekleşiyor.
Son yıllardaysa, “yasal boşluk” nedeniyle KKTC vatandaşı avukatlar aracılığıyla yabancılarca birden çok daha fazla sayıda mülk alındığı ve toplu konut satışları yapıldığı belirtiliyor.
Örneğin; Gazimağusa’nın İskele bölgesinde onlarca dönüm arazi alımı ve burada yine onlarca sayıda lüks konut inşaatıyla yabancılara mülkiyet satışı olduğu belirtildi. Bu satışlar gerçekleşmesine rağmen tapu kaydı aşamasına geçilmediği için kesin resmi rakamlar olmadığı ve dolayısıyla Hakan Fidan’ın 15 bin olarak açıkladığı sayının aslında çok üzerinde el değiştirme olduğu kaydedildi.
Türkiye’deki gibi merkezi ve tek noktada, yani tapu iradesinde satış şartı olmaması nedeniyle KKTC’deki yasal boşluktan kaynaklı olarak yabancıların elinde mülk birikimi oluştuğu, bu mülk birikiminin arkasında da “kara para” aklandığı endişesi paylaşılıyor.
Mülk edinme sorununda ne gibi yasal değişiklikler konuşuluyor?
VOA Türkçe’nin edindiği bilgilere göre; KKTC’deki mülkiyet alım-satım sistemi de artık merkezi hale getirilecek. Tüm işlemler Türkiye benzeri tapu idaresinde yapılacak.
KKTC mevzuatındaki mülkiyet meselesinde “yeddi emin” süreci ortadan kalkacak. Yani belge üzerinde tarih atılmamış şekilde avukatlık sözleşmesiyle mülkiyet satışı yapılabilmesi olanağı ortadan kaldırılacak.
Lüks toplu konut inşaatları için tarım arazileri satışı yapılmasını önlemek içinse kat irtifakı kurulmadan satış yapılamayacağı şartı gelecek. Bununla, imarsız şekilde verimli tarım arazilerinin yok oluşunu önlemek amaçlanıyor.
Bugüne kadar yapılan mülkiyet satışları konusunda yasal düzenlemeye geçiş hükmü de konulacak. Bu çerçevede, 1 yıl içinde mevcut yasaya uygun şekilde, yani yabancılar tarafından en fazla 1 dönüm arazi ve 1 konut alınabileceği şartıyla geçmişte yapılmış satın alımlar eğer tapuda tescil ettirilirse hakları korunacak.
Bu geçiş süreci sonrasında geçmişte avukatlık sözleşmesiyle yapılmış satışlar yok hükmünde olacak ve bu konuda “af” uygulanmayacak.
Ayrıca konut piyasasında çökme yaşanmaması için bu 1 yıllık geçiş süreci hükmünün konulduğu da vurgulandı.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları içinse, KKTC’deki mülkiyet alımı, üç konut olarak yeniden düzenlenecek.
Cumhurbaşkanı Tatar: “’Yabancılar geldi Kıbrıs’ı işgal etti’, ben buna inanmıyorum”
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, mülkiyet sorunuyla ilgili “abartı” tepkiler olduğu görüşünde.
Bu konuda sadece tarım arazileriyle ilgili endişeli olduğunu paylaşan Tatar, “Yabancılara 1 konut ve 1 dönüm arazi resmi satış söz konusu. Aracılarla satış da gözden geçiriliyor. Bunun yasası var. Elbette bunun her türlü milli boyutu da var. Tarımsal arazileri korumak gerekir, imar yasalarını düzenleyerek, mavi ve yeşili korumak gerekir. Ama burası eğitim ve turizmde marka destinasyon olmuştur. Çalkantılar var ama abartılıyor. Her milletten insanın gelmesi KKTC’nin tanınması için bir fırsattır. ‘Yabancılar geldi Kıbrıs’ı işgal etti,’ ben buna inanmıyorum. Güney Kıbrıs’ta 50 bin Rus var, Güney Kıbrıs’ta her milletten insan var” diye konuştu.
Özellikle İsrailliler tarafından toprak ve konut alındığı iddiasıyla ilgili soru üzerine Ersin Tatar, “İsrail bizim düşmanımız değil ki tehdit olsun. Rumlar gelip satın almıyor. Bize tehdit Rumlar. İsrailli, yatırım için buradadır. Dünyanın her yerinde, İranlı, Iraklı, Amerikalı’ya da satış yaptılar. Onların Yahudiler olduğunu sen biliyor musun?” ifadesini kullandı.
CTP Lideri Erhürman: “Yoksullaşıyoruz ve yoklaşma yaşıyoruz”
KKTC’deki ana muhalefet partisi konumundaki Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) lideri Tufan Erhürman ise, Tatar’ın aksine yaşanan süreçten endişeli.
Erhürman, “İskele ilçesinde Farsça, Rusça talebalar görüyoruz. Buralar tamamen elden çıktı. Lefke’nin nüfusu 14 bin 500; buraya bağlı Gaziveren köyünde 20 bin konut inşaatı var. Girne’ye bağlı Esentepe’de de durum böyle. Okullarda anadili Türkçe olmayan çocuklar meselesi yaşanıyor, öğretmenler öğrencileriyle İngilizce bilse de iletişim kuramıyor. Kamu eğitim sistemi çöktü. Hastanelerde sağlık hizmeti yetersizliği yaşanıyor. Kamu sağlık sistemi çöktü. Ayrıca Annan Planı’nda KKTC’nin üçte ikisi Kıbrıslı Türkler’e ait olacaktır ifadesi vardı. Bunun da sıkıntıya girmesi durumu var. Öncelikli olarak da nüfus sayımı yapılmalı. Çok endişe edeceğimiz bir durum var diye görüşüyoruz, nüfusu öngöremiyoruz” dedi.
Yabancılara yapılacak arazi ve konut satışlarıyla ilgili bölgesel kotalar koyulması gerektiğini söyleyen Erhürman, “Mesela İskele bölgesinde yüzde 8 veya yüzde 10 yabancı mülkiyeti kotası gibi. Fiyatlandırma da sıkıntılı. Konut fiyatları aşırı patlatıldı. Kiralama dahi artık mümkün oluyor. Taşınmaz fiyatları Ruslar ve İsrailliler’in alım gücüyle belirleniyor. Yoksullaşıyor, yoklaşma yaşıyoruz. Bu süreçte adada can ve mal güvenliği riski oluşuyor” diye konuştu.
CTP Milletvekili Fikri Toros da, VOA Türkçe’ye, “Mülk satışı sorunuyla ilgili mutfakta yaptırımlar getirilmesi yönünde hazırlık var, bu konuda iktidar ile uzlaşı var. Kıbrıslı Türkler açısından kapsamlı çözüm noktasında sarih nüfus ve toprak egemenliği/mülkiyeti bakımından da sıkıntı olacaktır. Çözümde toprak paylaşımı nasıl olacak meselesi var. Çok korkutan, çok endişe yaratan bir konu. Kaynağı belli olmayan sermaye olması beni çok korkutuyor” açıklamasını yaptı.
Özersay: “Mafya siyaseti etkiliyor, nüfus yoluyla nüfuz etme tehlikesi var”
Halkın Partisi Lideri ve eski Dışişleri Bakanı Kudres Özersay ise, parti kuruluşu öncesinde “Toparlanıyoruz Hareketi” olarak temiz toplum ve temiz siyaset talebiyle yola çıkıldığını anımsatarak, “Dünya genelinde kara para hareketinde değişiklik var. Pandemi sonrasında hareketlilik başladı. Kara para konusunda süper lüks daireler ve lüks araçlar, bunlarda bir patlama var. Mafya, siyaseti rüşvetle satın alıyor. Siyasi irade satılmış olursa bu ülkedeki yasalar da uygulanmıyor. Taşınmaz satışında kara delik oluştu. Nüfus yoluyla nüfuz etme tehlikesi var” dedi.
Avukatlar üzerinden çok sayıda mal alım-satımı yapıldığını belirten Özersay, “Bir de yüzde 51 oranında hisse sahibi KKTC’li yerli şirket gözüküyor. Çok sayıda şirket üzerine kayıtlı alım yapılıyor. Sonra şirketteki hisse dağılımı değişiyor, şirket sahibi yabancı oluyor ama alınan mallar kalıyor. Yasal düzenlemeyle kısıtlama getirilebilmesi açısından ise Kıbrıs Meclisi’nde kaç kişi avukat ve kaçı avukat eşe sahip boyutu da var elbette\ buna da bakılmalı” diye konuştu.
Eski Başbakan Sucuoğlu: “Kara para konusunda oto galerilere şüpheli bakıyorum”
KKTC’de iktidardaki Ulusal Birlik Partisi (UBP) milletvekili ve Eski Başbakan Faiz Sucuoğlu da, Cumhurbaşkanı Tatar’ın aksine İsrailliler boyutuyla mülk satışlarından endişeli olduğunu söyledi.
Sucuoğlu, “İsrail için sözde vaat edilmiş topraklar içinde. Kuzey’de de Güney’de de mal alıyorlar. En çok satış Gazimağusa’nın İskele bölgesi ile Gaziveren Köyü’nde. Buralarda arsalar 20 bin pound iken mesela 70 bin pound gibi çok yüksek rakamlar veriyorlar, insanlar da satıyor; arazi de alıyorlar, 8-10 katlı apartman yapıp satıyorlar. Rusya, Ukrayna, Polanya gibi ülkelerden yabancı uyruklulara baktığınızda da Yahudi kökenli olduğunu görebiliyoruz” dedi.
İlk bakışta kazanç odaklı gözükse de mülk satışında hem demografi, yani nüfus değişimi riski bulunduğunu hem de kara para meselesiyle ilgili de şüpheler olduğunu anlatan Sucuoğlu, “Unutmamak gerekir ki, İsrail ve bizim güney komşumuz Rumlar’ın planları 100 yıllıktır” diye ekledi.
Sucuoğlu, “Burada 1500 oto galeri var, açılmaya devam ediyor. Akla tabii başka konular geliyor; kara para konusunda. Küçücük ülkede bu kadar oto galeri olmasına şüpheli bakıyorum” dedi.