Katar’ın başkenti Doha’daki Katar Eğitim Kenti’nde radikal İslamcı din adamlarının dini hoşgörüsüzlüğü yayması, Hıristiyan ve Yahudiler aleyhine propaganda yapması, bu kampüste programları olan 6 Amerikan üniversitesinin tepkisine neden oldu
Başkent Doha’nın dışındaki kampüste varlığı olan Georgetown, Northwestern, Texas A&M, Cornell, Carnegie Mellon ve Virginia Commonwealth Üniversiteleri’nin Amerika’daki kampüslerinde, dini ve etnik grupların tamamen yok edilmesine yönelik çağrı yapmak yasak. Ancak, Katar Eğitim Kenti’nin camisine gelen vaizlerin yaptığı tam olarak bu.
Katar eski emirinin ikinci eşi ve şimdiki emirin annesi olan Şeyha Moza Bint Nasır tarafından kurulan, devlete bağlı özerk bir kurum olan Katar Vakfı’na bağlı olan Eğitim Kenti’ndeki camiye giden din adamları arasında Müdessir Ahmed de var. Ahmed, 18 Mart’taki vaazında “Tüm inançsızları öldürün. Kaç kişilerse sayın ve birini sağ bırakmayın” çağrısı yapmıştı.
Amerikalı bir uzman, Barack Obama’nın Körfez ülkelerine Nisan ayındaki ziyaretinden önce de bu camiye, bazı diğer nefret dolu vaazlar veren din adamlarının davet edildiğini ortaya koydu.
4 Mart’ta cami, Suudi din adamı Muhammed el Arife’ye ev sahipliği yaptı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, el Arife’nin, geçmişte Şiiler’in ihanet ve şer kaynağı olduğunu ve tüm inançsızların da öldürülmesi gerektiğini söylediğini bildirdi. El Arife, 2012’de de bir inananın Allah adına kan dökmesinin, kafa ezmesinin, vücut parçalamasının bir onur olduğunu söylemişti.
25 Mart’ta da Mısırlı köktendinci Ömer Abdülkafi cuma namazı kıldırdı. Charlie Hebdo cinayetlerini “11 Eylül komedisinin bir devamı” olarak nitelendiren vaiz, “Müslümanların bu olaylarla bir ilgisi yoktur” dedi.
2015 Mart’ından bu yana Eğitim Kenti’ndeki cami, gün geçtikçe daha tartışmalı din adamlarını konuk etti.
Radikalizmle Mücadele Sözüne Uymuyor
Demokrasileri Koruma Vakfı’ndan David Weinberg, Amerikan okullarının tepki göstermesi gerektiğini söylüyor. Weinberg, caminin, Obama’nın ziyaret tarihi yaklaşırken bu tür din adamlarını konuk etmesinin de şaşırtıcı olduğunu belirtiyor.
Uzman, camideki vaazların, Katar hükümetinin radikal İslamcı ideoloji ile mücadele sözüne aykırı olduğuna dikkati çekiyor.
2014 yılında Amerikalı yetkililer, Katar’ın, Suudi Arabistan’ın önüne geçerek IŞİD ve El Kaide’ye bağlı gruplara giden özel yardımların en büyük kaynağı haline geldiğini açıklamıştı.
einberg, okulun camideki toplantıları desteklediğini, ücretsiz otobüs hizmeti verdiğini belirterek, bilinçli öğrencilerin bu duruma tepki göstermesi gerektiğini söylüyor.
Northwestern Üniversitesi sözcüsü Storer H. Rowley, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, kurumlarının, camiye kimin davet edildiği üzerinde bir karar yetkisi olmadığını ve öğrencilerin de nerede ibadet edeceklerine karışmadıklarını ifade etti.
Diğer beş üniversite Amerika’nın Sesi’nin görüşme taleplerine yanıt vermedi.
Eğitim Kenti 50’den fazla ülkeden ve özellikle de Körfez ülkeleri ve Ortadoğu’dan çok sayıda öğrenciye eğitim veriyor. Kenti kuran Şeyha Moza, bu ufak ve çok zengin Körfez ülkesinde ilerici bir ses olarak tanınıyor. Moza, yoksulların ve kadınların eğitime erişimine destek olan bir isim.
Emirliği yöneten aile, petrol ve doğalgaz zenginliğini bölgesel ve uluslararası etkisini arttırmak için kullanırken, Katar’ı modern bir ülkeye ve önemli bir Batı müttefikine dönüştürmek istiyor.
Ancak ülkenin Vahabi inançları kültürel tezatlar yaratıyor. Emirlik bu nedenle değişim ve kültürel muhafazakarlık arasında denge kurmak zorunda kalıyor. 2 bin üyesi olan kraliyet ailesinin birçok üyesi Şeyha Moza’nın liderliğinden ve Katar’ı bir bilişim ekonomisine dönüştürme arzusundan büyük rahatsızlık duyuyor.
6 Amerikan üniversitesinin kampüsteki varlığı daha önce de tartışmalara neden olmuştu. Virginia Üniversitesi de kampüste yer almayı düşünmüş, ancak akademik özgürlükle ilgili endişeler nedeniyle bu projeden vazgeçmişti.
Ancak bu 6 üniversitenin Katar devletinden toplamda aldığı yıllık 320 milyon dolarlık toplam yardımın gözlerini boyadığı konuşuluyor.
Weinberg, “Bu cömert ve sürekli ödemeler okul yöneticilerine, camiye gelip giden ve nefreti savunan vaizler hakkında sessiz kalmak için önemli bir neden oluşturuyor” diyor.
Geçen yıl Northwestern Üniversitesi sanat tarihçisi Stephen Eisenman açık biçimde üniversitenin bu uydu kampüste kalıp kalmaması gerektiğini sorgulayan 6 sayfalık raporda, eğitimcilerin “Sınırlı akademik özgürlüğe” sahip olduğunu vurgulamıştı.
Eisenman yazısında “Otoriter bir ülkede kampüs açmanın etik olup olmadığı kuşkulu. Özellikle bu ülke ifade özgürlüğü engelliyor ve en baskıcı rejim ve grupları müttefikleri arasında sayıyorsa” sözlerine yer vermişti.
Amerika’nın Sesi’nin camideki vaazların endişelerini arttırıp arttırmadığını sorduğu Eisenman “Eğer Katar hükümeti Yahudi düşmanlığı ya da diğer nefret suçlarına destek veriyorsa bunun eleştirilmesi gerekir” dedi. Tarihçi, bir üniversitenin bu hükümetle bir sözleşmesi varsa, bu eğitim kurumunun bu destekle ilgili görüşlerini dile getirme hakkı, hatta görevi olduğunu ve de hükümetle ilişkisini gözden geçirmesi gerektiğini ifade etti.