Amerika’da Kasım ayında yapılan ara seçimler bölünmüş bir Kongre tablosu ortaya çıkardı. Cumhuriyetçiler Senato’daki çoğunluklarını korurken, Demokratlar ise 8 yıl aradan sonra Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk parti konumuna geri döndü.
Kongre, özellikle son yıllarda zaten çalkantılarla geçen Türk-Amerikan ilişkilerinin belki de en zayıf halkasıydı; Türkiye aleyhine çok sayıda oturum ya da tasarı girişimlerine sahne oldu, kimi en Türkiye yanlısı bilinen isimler bile Ankara’ya bakışını değiştirdi.
Peki seçimler sonrası Kongre’deki bu yeni manzara Türk-Amerikan ilişkilerinin Kongre ayağında yeni bir sayfa açabilir mi? Kongre’deki Türkiye Dostluk Grubu’nun üye sayısında değişiklik oldu mu? Bu konuları Amerika Türk Koalisyonu (TCA) Başkanı Lincoln McCurdy Amerika’nın Sesi Türkçe Yayın Bölümü muhabirine değerlendirdi.
TCA, Türkiye’yle Amerika arasındaki diyalog ve işbirliğini geliştirmek, Amerikalı Türkler’in çıkarlarını korumak ve Türkiye’yi Amerikalılar’a tanıtmak gibi amaçlarla faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşu. Özellikle de Kongre’yle ilişkiler üzerine odaklanan TCA’in başkanı Lincoln McCurdy, yeni dönemde Kongre’yle Türkiye arasındaki ilişkiler konusunda değerlendirmelerini paylaştı.
"Türkiye Dostluk Grubu’nun üye sayısı düştü ama tekrar arttırmayı hedefliyoruz"
McCurdy, Kongre’deki Türkiye Dostluk Grubu’nun üye sayısının, yeni yasama yılı 3 Ocak’ta açıldığında 136’dan 109’a düşeceğini ancak bu sayıyı tekrar arttırmayı hedeflediklerini söyledi.
“Şu anda sayı 136 ama yeni Kongre’yle birlikte 109’a düşecek. Ana nedeni bazı üyelerin emekli olması, az bir kısmının ise seçimi kaybetmeleri. Bu bir iş yönetmek gibi, müşteri kaybediyorsunuz, sonra onları tekrar kazanmak için daha sıkı çalışmalısınız. Türk-Amerikalılar’ın seçilmiş temsilcileriyle sıkı diyaloğa geçmeleri ve onlardan Türkiye Dostluk Grubu’na katılmaya davet etmeleri, sayıyı arttırmanın en etkili yolu. Hatta bu şimdi her zamankinden daha önemli çünkü 2019’da Türk-Amerikan ilişkilerini bekleyen zorluklara göğüs germek için hepimizin bu çabaya dahil olması gerekiyor.”
Amerika-Türk Koalisyonu’na Anlamlı Ödül
Amerika-Türk Koalisyonu (TCA) Başkanı Lincoln McCurdy, merkezi Filipinler’deki Gusi Barış Ödülü Vakfı tarafından verilen 2018 Gusi Barış Ödülü’ne layık görüldü.
McCurdy, 28 Kasım’da Filipinler’in başkenti Manila’da düzenlenen törende ödülü almaya hak kazanan 13 ülkeden toplam 15 kişi arasında yer aldı. Türkiye’den de Saint Pulcherie Mezunları Öğretim Eğitim Vakfı Yeni Nesil Okulları Başkanı Faruk Cengiç, eğitim alanında yaptığı çalışmalar nedeniyle ödülü kazandı.
Asya kıtasının en prestijli ödüllerinden biri olarak görülen ve 2002’den bu yana verilen Gusi Barış Ödülü, barış, insan hakları, bilim ve sanat alanlarında dünyaya ve insanlığa katkı sağlayan kişi ve kurumları onurlandırıyor.
McCurdy’nin ödülü, ABD Kongresi’nde de yankı buldu. Kongre’deki Türkiye Dostluk Grubu’nun Eş Başkanı Demokrat Steve Cohen, McCurdy ve TCA’in bu başarısını Kongre kayıtlarına geçiren bir açıklama yaptı.
Ödülden dolayı McCurdy ve TCA’yi kutlayan Cohen, TCA’in kuruluş amacının ABD ve Türkiye arasında dostluk ve işbirliğini geliştirmek, Amerikalı Türkler’in ve Türkler’in menfaatlerini korumak, ABD’deki başka etnik ve azınlık topluluklarıyla köprüler kurmak ve Amerikalılar’ı Türkiye hakkında bilgilendirmek olduğunu vurguladı.
Duygularını Amerika’nın Sesi muhabiriyle paylaşan McCurdy, TCA’in Dr. Yalçın Ayaslı tarafından Türk-Amerikan çıkarlarını geliştirmek, Türk-Amerikan toplumu ve diğer etnik topluluklar arasında köprüler kurmak ve iki ülke arasında dengeli bir diyaloğun oluşmasını sağlamak gibi amaçlarla kurulduğuna işaret ederek, bu huşularda yaptıkları çalışmalardan dolayı ödüle layık görüldüklerini anlattı.
McCurdy, “Umarım bu ödül Türk halkının harika yönlerinin tanınmasına ve bugünün meselelerini çözmede çatışmadan ziyade diyaloğu sürdürmenin önemli olduğunun farkına varılmasına katkı sağlar” diye konuştu.
"2019 çok zor bir yıl olacak"
McCurdy, Kongre’deki yeni tabloya bakıldığında, 2019 yılının Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok zor bir yıl olacağı değerlendirmesinde bulundu.
“Şimdi Demokratlar Temsilciler Meclisi’nde çoğunlukta, Senato Cumhuriyetçi kaldı. Demokrat Parti’deki yönetim kadrosu, Türkiye’ye Cumhuriyetçiler kadar dostça yaklaşmadı. Bu durum özellikle Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nda daha da geçerli. Dolayısıyla mesajları geniş kesime ulaştırmada üstesinden gelmemiz gereken bazı zorluklar olacağını düşünüyorum. Diğer bir sorun da şu; Türkiye Kongre’yi olması gerektiği kadar ciddiye almadı. Hem Kongre’nin iki kanadı hem de Beyaz Saray Cumhuriyetçi’yken sadece Beyaz Saray’a odaklanmak kolaydı çünkü Başkan Trump’ın hem Senato hem de Temsilciler Meclisi üzerinde büyük ağırlığı vardı. Artık bu böyle olmayacak. Temsilciler Meclisi sadece iç politikada değil dış politika konularında da ona meydan okuyacak. Dolayısıyla Türkiye’nin Kongre’nin, özellikle de yönetim kadrosunun her bir üyesiyle ilişkiler inşa edip geliştirmesi çok önemli.”
"Yeni dönemde de en önemli konu Suriye olacak"
McCurdy, yeni dönemde iki ülke ilişkilerinde en önemli konunun Suriye olacağı görüşünde.
“Bence Amerikan yönetimi Türkiye’nin güvenlik kaygıları ve özellikle de PKK konusunda olması gerektiği kadar hassas davranmadı. Şimdi Başkan Trump’ın Amerikan askerlerini Suriye’den çekme kararıyla birlikte, yükün büyük ağırlığı Türkiye’nin omuzlarında olacak. Duyduğum kadarıyla Kongre’deki Demokratlar Amerikan askerlerinin çekilmesine karşı. Ve bazı söylemler, Türkiye’yi kötü taraf gibi gösteriyor ki bu doğru değil. Dolayısıyla Türkiye’nin sadece ulusal çıkarlarını koruduğunun, Kürtler’e karşı değil PKK’ya karşı olduğunun çok iyi anlatılması gerekiyor. Türkiye’nin derdi PYD/YPG’yle ve ABD onları eğitiyor ve bu savaşçıların çoğu Türkiye’den gelen PKK’lılar. Amerika ayrıldığında ne olacak, büyük ihtimalle Türkiye’ye geri dönecekler, hem de iyi eğitim almış ve çok sayıda silahla dönecekler. Bu konuda Amerikalılar çok hassas olmadı. Şimdi Amerika’nın çekilmesiyle Türkiye’nin sanki eli rahatlayacak gibi görünse de durum öyle değil aslında. Türkiye ve ABD, IŞİD’i bitirmek, Türkiye’nin sınırlarının güvenliğinden emin olmak ve Suriye nüfusunun tüm öğelerinin korunduğundan emin olmak için birlikte çalışmalı. Ama arada iyi bir işbirliği olmalı. Eğer şimdi Kongre Türkiye üzerine yük bindirirse ve Türkiye’ye meydan okursa, bu durum ilişkilere daha da zarar verebilir.”
Ermeni tasarıları tekrar gündeme gelir mi?
McCurdy, Türkiye’nin Rusya’dan satın almayı planladığı S-400 füze savunma sistemleri, Türkiye’ye hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü konularında yöneltilen eleştiriler ve Ermeni meselelerini de yeni dönemde iki ülke gündeminde konuşulması beklenen konular arasında saydı. Ermenilerin 1915 olaylarına ilişkin soykırım iddiaları, Demokratlar’ın çoğunlukta olduğu dönemde Kongre gündemine sıkça taşınmış, ilişkilerde ciddi gerilimlere neden olmuştu. Şimdi Demokratlar’ın Temsilciler Meclisi’nde yeniden çoğunluğa gelmesiyle Ermeni konusu da tekrar raftan iner mi? McCurdy şöyle düşünüyor:
“Ermeni meselesi Cumhuriyetçiler’in çoğunlukta olduğu dönemde pek ilerlemedi. Ama Demokrat yönetimde tekrar gündeme gelebilir. Yeni Kongre’de muhtemelen yeni bir tasarı sunulacaktır ve muhtemelen de Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nda oylanacaktır. Komisyon’a gelirse muhtemelen geçer ama Temsilciler Meclisi’nin genel kuruluna gelir mi bunu görmek lazım. Meclis’in yeni başkanı olması beklenen Pelosi’nin zaten gündemi yoğun, siyasi ağırlığını Ermeni tasarısı için kullanmak ister mi bunu zaman gösterecek. Bence bunu yapmayacak çünkü dediğim gibi kendi gündemi çok yoğun.”
"Kongre’yi ciddiye almak gerekiyor"
McCurdy, Türkiye’nin ilişkileri düzeltmek için Kongre’yle, özellikle de Demokratlarla irtibatını yeniden kurmasının, Kongre’nin ABD hükümetinin eşit bir ortağı olduğunu tanımasının çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Evet Beyaz Saray’la iyi ilişkileriniz olmalı ama Kongre’yle de öyle. Aksi takdirde, ilişkiler bozulur ve geçmişte olduğu sorunlar ortaya çıkar” diye konuştu.
McCurdy, yeni dönemde Kongre’yle ilişkilerde nasıl stratejiler izlenmesi gerektiği noktasında hem Türk politikacılara hem de Türk-Amerikalılara şu tavsiyelerde bulundu:
“Türk politika yapıcıların yapması gereken ilk şey Kongre’yi ciddiye almak ve bu da Kongre’de zaman harcamak anlamına geliyor. Evet lobiciler tutabilirsiniz ama daha fazla angaje olmalısınız ve Kongre’den Türkiye’ye seyahatleri teşvik etmeli, Türkiye’den de milletvekillerini Washington’a göndermelisiniz. İkincisi de, ki burada TCA devreye giriyor, Türk-Amerikalılar’ın seçilmiş temsilcileriyle diyaloğa girmeleri ve diğer Amerikalılar’ı bölgedeki gerçeklikler hakkında eğitmek için tabanda daha fazla çalışmalar yürütülmeli. Çok az sayıda Amerikalı PKK sorununu anlıyor ve Türk-Amerikalılar bunu anlatmada kilit bir rol oynayabilir.”
McCurdy, Türk-Amerikan ilişkilerinin bundan sonra daha sağlıklı bir kulvara gelebilmesi için iki ülkenin öncelikle birbirini daha iyi anlamaya çalışmasının çok önemli olduğunu vurguladı. İki ülkenin de birbirine ihtiyacı olduğunun altını çizen McCurdy, “Eğer birbirimizi anlama yönünde çaba gösterirsek, işlerin yoluna gireceğinden eminiz ama diyaloğa girmeden birbirimizi eleştirirsek sorunları daha da kötü hale getiririz ve bundan herkes kaybeder” mesajını verdi.