Jorge Valdez sekiz yaşındayken ailesiyle birlikte Küba’yı içinde sadece giysiler olan bir bavulla terk etmiş.
Jorge’nin elinde sadece birkaç eski resim ve çocukluk anıları kalmış: “Çocukken büyük babam puro içerdi. Babam ve amcam da her Kübalı gibi domino oynarlardı. Bu devamlı yaptığımız şeylerdi. Domino oynamak, puro içmek ve mangal yapmak. Bunlar Küba’da gelenekseldir.”
Valdez bugün Miami’de puro dükkanı sahibi. Dükkanında Küba’dan kaçan ailelere ait kaliteli markaları satıyor. Valdez, insanların yıllardır Küba’dan kaçak puro getirip Amerika’da sattıklarını söylüyor. Adaya uygulanan yaptırımların kaldırılmasıyla, işlerini büyütmeyi planlayan Valdez satışlarının artacağını umuyor: “Küba ile ticaret serbest olduğunda ve Amerika’da Küba purolarını satabildiğimizde, 50 yıldır yasak olan bu meyveden herkes tatmak isteyecek. Bu da satışlarda büyük bir ihtimalle patlama yaratır.”
Çok sayıda Kübalı Amerikalının bulunduğu Miami’de yaşayan Andy Consuegra, Küba ile ticaretin serbest bırakılmasıyla Karayipler’deki dükkanında da işlerin açılacağını düşünüyor: “Buraya bir gecede 4-5 milyon turistin geleceğini düşünüyorum. Buraya gelen turist sayısındaki artışla beraber burada yaşayan halkı da hesaba kattığımızda 11-12 milyon insan burada yaşıyor olacak. Bu da birçok şeyin değişeceğini gösteriyor.”
Consuegra, Amerika’nın ambargo uygulamadığı Avrupalı şirketlerin piyasayı ellerinde tuttuklarını söylüyor. Consuegra ve Valdez gibi birçok iş sahibi, Küba ile ticaretin serbest kalmasıyla oluşacak iş fırsatlarını merakla bekliyor. Ancak Valdez için geçmişi unutmak zor.
Valdez, “En kötü tarafı da bu. Keşke kafamdan bütün kötü anıları silebilsem, maalesef son 50 senede gerçekleşen bu kadar kötü gelişmeler bizim sadece iyi olacak şeyleri görebilmemizi engelliyor,” diyor.
Valdez, izin verilse de komünist ülkeye geri dönmeyeceğini söylüyor. Valdez ayrıca Miami’de, küçük Küba adıyla bilinen mahallede müşterileriyle ve arkadaşlarıyla yaşamayı adada yaşamaya tercih ettiğini de söylüyor.