Son yılların en büyük İsrail-Hamas çatışması Filistinliler’in yaşadığı topraklara yeniden dikkati çekti. Bunlar arasında Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Kudüs var. Hem İsrail’in hem de Filistinliler’in başkent kabul ettiği Kudüs aynı zamanda, gelecekte olası bir barış planı için de kilit önem taşıyor. Kenti 4.000 yıllık tarihi boyunca birçok imparatorluk ve ülke yönetti.
Kenan Diyarı
Kudüs etrafındaki bölgede Afrika dışındaki en eski insan yerleşimlerinin varlığına dair kanıtlar bulunuyor.
İlk olarak M.Ö. 2000 yılına ait bir Mısır metninde "Rusalimum" olarak geçen şehrin adının Kenan halkının bir tanrısından geldiği tahmin ediliyor. Şu anki Doğu Kudüs'ün Silvan bölgesi civarını merkez alan bu eski Sami halkı, taş kale duvarları, tüneller ve su yolları inşa etmiş. Bir şehir devlet olarak Kudüs, zaman zaman Mısır egemenliğine girse de yerel yönetimini korumuş.
Yehuda Krallığı
Mısır, Tunç Çağı’nın Çöküşü olarak bilinen dönemde büyük Akdeniz medeniyetlerinin yok olmasıyla zayıflarken Kudüs M.Ö 1000 yılı civarında bağımsız Yehuda Krallığı’nın başkenti oldu. Bu dönemde çok tanrılı Kenan dini ile tek tanrı Yehova’ya ibadet edilen inanç aynı anda devam ediyordu. Şehir yine aynı dönemde ayrıca Süleyman Tapınağı’nın inşası gibi İncil’de geçen önemli olaylara da evsahipliği yaptı. Kudüs, komşularının saldırıları ve kuşatmaları karşısında hayatta kaldı ve bağlılık koşullarını birçok kez değiştirdi. Daha sonra M.Ö 587'de Yeni Babil İmparatorluğu'na karşı çıkan başarısız bir isyan, şehri ve tapınağı yok etti. Kudüs halkı sürgüne gönderildi.
Pers İmparatorluğu
Ahameniş Pers İmparatorluğu’nun Babilliler’i M.Ö 539 yılında fethetmesinin ardından Kral Büyük Kiros, Yehuda halkının Kudüs’e dönmesine ve tapınaklarını yeniden inşa etmelerine izin verdi. Yeniden inşa edilen kent zirvedeki dönemine göre çok daha küçük de olsa Yahudilik bu dönemde ayrı bir din olarak ortaya çıktı.
Yunanistan
M.Ö 332’de Makedonya Kralı Büyük İskender, Ahamenişler’i fethederek Kudüs’ü Makedonya İmparatorluğu ve onu takip eden imparatorlukların parçası haline getirdi, bölgeye Yunan kültürünün akışını sağladı. Ptoleme Krallığı, Yahudiler’in en kıdemli din adamları aracılığıyla yerel yönetimlerini korumasına izin verirken, Kral IV. Antiohos tarafından yönetilen Selefkoslar Yahudi geleneklerini yasakladı ve ana tapınaklarını kaldırdı. Bu da Yahudiler arasında M.Ö 167 yılında Makkabi İsyanı adıyla bilinen bir isyana neden oldu.
Roma ve Bizans
Makkabi İsyanı’nın ardından kurulan bağımsız Haşmonayim Hanedanlığı M.Ö 37 yılında Roma tarafından fethedildi. Hirodes Hanedanlığı’nın tebaaya dayalı iktidarı sırasında feshedilen tapınak, Tapınak Tepesi’nde yeniden inşa edildi ve eski dünyanın en görkemli dini yapılarından biri oldu. Bu dönemde ayrıca Kudüs Hristiyanlığın doğduğu yer oldu. İsa Peygamber’in burada çarmıha gerilip dirildiğine inanılıyor. İlk yüzyıldaki bir dizi Yahudi isyanının ardından şehir yok oldu. Yahudiler sürüldü ve geri dönmeleri yasaklandı. İmparatorluk Hristiyanlaştıktan ve başkenti Bizans olduktan sonra Kudüs bir Hristiyan şehri olarak yeniden inşa edildi.
Halifelik
638’de Kudüs İslam dini altında birleşen Arap ordusu tarafından işgal edildi ve Yahudilerin şehre geri dönmesine izin verildi. Raşidin Halifeliği döneminde şehir çok kültürlü, zengin bir merkeze dönüştü. 692’de Tapınak Tepesi’nin üzerine dünyanın en eski İslam mimarisi eseri olarak kabul edilen Kubbet-üs Sahra inşa edildi. Burası, hem İslam’da Hz. Muhammed’in cennete yükseldiği hem de semavi dinlerde Adem’in yaratıldığı yer olduğu inancıyla kutsal sayılıyor.
Haçlılar
Siyasi istikrarsızlık ve Kudüs’te Hristiyanların zulüm görmesinin ardından Avrupalılar Birinci Haçlı Seferleri sırasında 1099’da kenti ele geçirdi, kentin Müslüman ve Yahudi sakinlerini katletti. Kudüs Krallığı birçok Hristiyan hacıyı ve yerleşimciyi kente getirdi. Fransız ve Latin gelenekleri yaygınlaştı. 1187’de Eyyubiler kenti ele geçirdi. Eyyubi Devleti’nin kurucusu Selahattin Eyyubi Kudüs’e İslami karakterini kazandırırken diğer dinlerin mensuplarına da kentte kalma ve özgürce ibadet etme imkanı sundu. Eyyubi’nin ölümünün ardından Kudüs duvarları ve kentin büyük kısmı halefi tarafından, Haçlıların yeniden ele geçirebileceği endişesiyle yok edildi.
Memlükler
Takip eden uzun yıllar boyunca Kudüs birçok kez el değiştirdi. 1260’ta kent Memlük Sultanlığı’nın hakimiyetine girdi. Memlükler kentin büyük kısmını yeniden inşa etti ve Müslüman olmayanların da kenti ziyaret etmesine ve burada ibadet etmesine izin verdi. Hala ayakta olan Ramban Sinagogu gibi birçok ibadethane inşa edildi. Yahudiler 1492’de İspanya’dan sürülmelerinin ardından kente akın etti.
Osmanlılar
1517’de kenti fetheden Osmanlı İmparatorluğu eski şehrin duvarlarını yeniden inşa etti. Bu duvarlar bugün hala ayakta. Osmanlılar kentin kutsal alanlarını korudu, kentin farklı dini ve etnik grupları arasında barışı sağlamaya çalıştı. İmparatorluk 19’uncu yüzyılda zayıflamaya başlayınca Avrupalı güçler Hristiyanlar’ın bölgedeki haklarını koruma iddiasıyla bölgeye nüfuz etmeye çalıştı. Bu sırada Avrupa’da zulümden kaçan Yahudiler akın akın kente gelmeye başladı. Kalabalıklaşan kent duvarların dışına taştı.
İngiliz Mandası
Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğrayıp dağılmasının ardından Kudüs’te 1917’den itibaren İngiliz hakimiyeti başladı. İngiliz mandası sırasında Arap ve Yahudiler arasında isyanlar ve bağımsızlık hareketleri baş gösterdi. Kudüs'ü uluslararası düzeyde yönetilen bir "corpus separatum" (farklı statüdeki şehir ve bölge) olarak kullanarak, bölgeyi Yahudi ve Arap devletine bölme planı, 1948'de çıkan Arap-İsrail Savaşı nedeniyle başarısız oldu.
İlgili Haberler İki devletli çözüm İsrail-Hamas çatışmasının ardından hayatta kalabilir mi?İsrail
İsrail 1948’de Batı Kudüs’ün, daha sonra da Altı Gün Savaşları’nda Doğu Kudüs’ün kontrolünü ele geçirdi. İsrail yönetiminde Kudüs Müslüman, Yahudi ve Hristiyan halkların kutsal alanlara erişimi olan çok kültürlü bir kent olmaya devam etti. Ancak İsrail’in tüm Kudüs’te, "tam ve birleşik" başkenti olarak egemenlik iddiası, ABD’nin de aralarında olduğu bazı ülkeler tarafından tanınsa da, Birleşmiş Milletler (BM) üyelerinin çoğu tarafından buna karşı çıkıldı. Kudüs’ün statüsü, İsrail-Filistin çatışmasının çözüm girişimleri konusunda hala en önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor.