Kürt Müziği İdolünü Arıyor

Your browser doesn’t support HTML5

Irak’ta bir taraftan yoğun siyasi çekişmeler ve IŞİD'le şiddetli savaş dahil askeri gelişmeler devam ederken diğer taraftan Süleymaniye’de Kürtçe müziğin ilk idolünün seçileceği ses yarışması sürüyor.

Irak, İran, Türkiye ve Suriye’nin yanısıra diğer bazı ülkelerden katılımcıların mücadele ettiği yarışma, uydu kanalı Kurdsat’ta yayınlanıyor. Yaklaşık 200 katılımcıyla başlayan ve 15 Temmuz’da final yapacak olan yarışmada “ilk Kürt idol” olmak için 16 katılımcı yarışıyor.

Final heyecanının giderek yükseldiği yarışmaya katılanların hikayeleri de oldukça dikkat çekici ve her bir hikaye bölgedeki durumun ve bölge tarihinin özeti gibi.

Mültecilik hakkı yanan Jinda

IŞİD’in Kobani saldırısı sırasında ailesiyle birlikte Türkiye’ye kaçan Jinda Kanjo yarışmaya katılabilmek için mültecilik hakkını yakmayı göze almış.

Yarışmanın yapılacağını sosyal medyadan öğrenen Jinda, önce elemeler için yaşadığı yer olan Mersin’den İstanbul’a gitmiş.

Jinda, yarışmaya katılmaya hak kazandıktan sonra Süleymaniye’ye gidebilmek için giriştiği zorlu süreci şöyle anlatıyor:

“IŞİD Kobani’ye saldırıya geçince ailemle birlikte kaçtık. Pasaportum yoktu. Türkiye’de verilen kartla bir Suriye pasaportu çıkardım ancak Türkiye’de mülteci olduğum için Süleymaniye’ye gitmek için vize alamadım. Rojava’dan ve Şırnak’tan kaçak geçmeyi denedim, olmadı. Artık yarışmaya katılamam diye düşünmeye başlamıştım ki Irak’tan vize alındı ve geldim ancak şimdi de Türkiye’ye dönemiyorum. Yarışma başladıktan sonra Türkiye’ye bir kez gittim, havaalanında 1 gün tuttular. Eskiden mültecilik hakkım vardı ancak ülkeden çıktığım için o hakkım yanmış. Irak’a geri gönderdiler. Şimdi ailemin yanına gidemiyorum.”

Şam’da 2 yıl konservatuar müzik bölümünde okuduğunu söyleyen Jinda, savaşın başlaması üzerine öğrenimini yarıda bırakmış. Geleceğe dair ne yapabileceğine yarışma bittikten sonra karar vereceğini anlatan Jinda, müziğe profesyonel olarak devam etmek istediğini söylüyor.

“Müzik hayatımı başlatmak için geldim”

Kürt İdol yarışmasına İran’dan katılan 22 yaşındaki Hezel Mustafa da Jinda gibi yarışmadan sonra ailesinin yanına dönüp dönemeyeceğini bilmiyor. İran’ın Kürtler'e yönelik politikasının yanı sıra kadınların şarkı söylemesini yasaklayan uygulamalar nedeniyle tedirgin olduğunu söyleyen Hezel, profesyonel müzik eğitimi almamış, “evde kendisi çalışmış.”

Yarışmadan sosyal medya aracılığıyla haberdar olan Hezel’e ailesi ilk başta annesinin sağlık sorunlarının da etkisiyle itiraz etmiş ancak Hezel ısrarcı olunca ailesinden istediği desteği almış.

“Geri dönebilir miyim bilmiyorum ama sonrasını düşünmedim, sadece hayallerim için ve müzik hayatımı başlatmak için geldim” diyen Hezel, “Ailemde sanatla uğraşan yok ama müziği seviyorlar. Benim böyle bir yeteneğim olması onları çok mutlu etti. Beni buraya babam getirdi” diye konuşuyor.

“Babam Kerkük’te”

Kerküklü olan ancak ailesiyle birlikte Süleymaniye’de yaşayan Tanya Aso, babasının Kerkük’te peşmerge saflarında savaştığını söylüyor. Tanya’ya babasının bir kısmı IŞİD’in elinde olan Kerkük’te savaşıyor olmasının dikkatini dağıtıp dağıtmadığını soruyoruz.

Tanya, “Babam ve peşmerge arkadaşları beni telefondaki internetten izliyorlar, destek veriyorlar. Babam orada savaşıyor, ben de burada birşeyler için savaşıyorum” diyor. Yarışmadan sonra müzik hayatına devam etmek istediğini anlatan Tanya’nın tek amacı iyi bir müzisyen olmak.

Tiflisli bir Ezidi: Roza

Kürt İdol yarışmacıları arasında ailesi de profesyonel olarak müzikle uğraşan az sayıdaki isimden biri de Roza Gergeri. Roza’nın ailesi 1915’te Tehcir Kanunu nedeniyle Gürcistan’a göç etmek zorunda kalmış. Yarışmada İran’a göç edip din değiştiren bir akrabasıyla karşılaştığını anlatan Roza’nın yarışmaya katılımı da sosyal medya sayesinde olmuş. Tiflis’te bir programda piyano çalan Roza’nın görüntüsü internete yüklenmiş ve görüntüyü izleyen yarışmanın yapımcılarından biri Roza'yla temas kurmuş.

İngilizce şarkı da söyleyen Roza, Kürtçe şarkıları piyanoya göre düzenleyip okuduğunu ve genellikle folklorik, eski şarkıları söylediğini anlatıyor.

Şengal’de IŞİD’in Ezidiler'e yaptığı katliamın bütün insanlığın ortak yarası olduğunu söyleyen Roza, “Bu katliamları ilk kez yaşamıyoruz. 100 yıl önce de yaşadık. Tekrar yaramızı açtılar” diyor.

Gelecekten ümitsiz Mustafa

Yarışmaya katılanların büyük kısmının profesyonel müzik eğitimi olmaması dikkat çekiyor. Ancak müzik enstitüsünün ardından üniversitede opera eğitimi alan Süleymaniyeli Mustafa Selar’ın durumu farklı. Aslında müzik öğretmeni olan ancak şimdilerde bölgedeki ekonomik durum nedeniyle çalışamayan Mustafa Selar, yarışmadan ümitli ancak gelecekten pek umutlu değil.

Savaşların toplumsal yapı kadar sanata da zarar verdiğini söyleyen Mustafa Selar, yarışmada birinci olması halinde müziğe devam edebilmek için fırsat yakalayabilmeyi umuyor.

Yarışmaya Erbil’den katılan Zerevan Casım ise müzikle çocukların katıldığı bir ses yarışmasında finale kalacak kadar uzun süredir ilgileniyor. Ancak babasını kaybettikten sonra müziği bırakmak zorunda kalan Casım, yarışmaya katıldıktan hemen sonra teklifler almaya başladığını söylüyor.

Yarışmanın ilk haftalarında seçtiği şarkılar nedeniyle jürinin tepkisini aldığını anlatan Casım, “Yarışma başladığında arabesk şarkılar söylüyordum ancak jürinin tepkisiyle karşılaştım. Kürt müziği üzerindeki yoğun arabesk etkisine dikkat etmemiştim. Daha sonra şarkılarımı daha dikkatli seçmeye başladım” diyor.

“Kürtçe rap yapılabileceğini göstermek istiyorum”

Mardinli olan Roni Artin ise Kürtçe rap müzik yapıyor. Roni’nin rap müzikle tanışması, çocukken biraz da filmlerin etkisiyle hiphop’a ve break dansa merak göstermesi sayesinde oluyor.

Roni, Kürtçe rap müziğe uzanan macerasını şöyle anlatıyor:

“İstanbul’da bir tekstil fabrikasında çalışırken rap müzikle tanıştım. O zamanlar Türkiye’de en popüler Ceza grubuydu. Aslında öncesinde, hiphop Rap dans yapıyordum. Mardin’de tarlalarda filan çalışıyorduk. Boş gezen gençleri sokaklardan çekip müzikle, dansla tanıştırdık. Amerikan özentisi hip hop yapmıyorduk, kendi kültürümüzle yapıyorduk. Mardin’deyken sokaklarda break dans yapardık, insanlar garip bakardı. Düğünlere filan gider break dans yapardık, en uygun pist düğün salonlarında vardı.”

Yarışmaya katıldıktan sonra Kürtçe rap şarkılarına yönelik tepkiler yüzünden hayal kırıklığı yaşadığını söyleyen Roni, “Türkiye’de rap müzik biraz daha biliniyor. Buralarda çok çok zayıf. Hayal kırıklığı yaşadım açıkçası. Rap, onlar için sadece hızlı konuşma” diyor.

“Yarışmayı kazanmak gibi bir amacım yok. Kürtçe rap müziği yapılabileceğini gösterip gitmek istiyorum” diye konuşan Roni, rap müziğinin az biliniyor olmasına tepkili. Rap müziğin afro Amerikan kökenli olduğunu ve Amerika’daki siyahların acılarını, sitemlerini ritme dökmesiyle ortaya çıktığını anlatan Roni, “Bizim kültürümüzde o kadar çok acılarımız, anlatacaklarımız var ki binlerce rap müzik albüm çıkabilir. Niye sadece arabesk? Bu zihniyetten çıkmak lazım” diyor.

Kürtçe şarkılar söyleyen yarışmacıların yaşadığı dil ve lehçe farklılığı sorunundan Roni de şikayetçi. Türkiye, İran, Irak ve Suriye'de yaşayan Kürtler'in farklı lehçe ve şiveler kullanmaları ve kimi zaman birbirlerini anlamayacak kadar dil farklılığı yaşanması yarışmacıların önündeki zorluklar arasında. Yarışmacıların elenmesinde jüri kadar izleyiciler tarafından gönderilen SMS’lerin de etkili olduğu yarışmada lehçe farklılıklarının sonuçları etkileyebileceği söyleniyor.