Sabah erken saatlerde, Kürt siyasi hareketinin temsilcisi HDP’li milletvekilleri, son birkaç aydır gündemde olan soruşturma dosyaları çerçevesinde gözaltına alındı. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yanı sıra milletvekilleri Ferhat Encü, Leyla Birlik, Selma Irmak, Abdullah Zeydan, İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder, Ziya Pir, Nursel Aydoğan, Gülser Yıldırım ve İmam Taşçıer gözaltına alınan isimler oldu. HDP’li Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer Öztürk hakkında yakalama kararı bulunduğu ancak her ikisinin de yurtdışında oldukları açıklandı.
Yüksekdağ, Ankara’da gözaltına alınması sonrasında havayoluyla Diyarbakır’a götürüldü. Demirtaş’ın Diyarbakır’daki evinde gözaltına alınması sırasında ise, milletvekilleri Meral Danış Beştaş ve Ahmet Yıldırım da kendisine eşlik etti. Abdullah Zeydan da, Ankara’dan Hakkari’ye götürüldü.
Saat 15.00 itibariyle Ziya Pir, savcılıkta verdiği ifadesinin ardından serbest bırakıldı, Ankara’da gözaltı işlemi yapılan İmam Taşçıer’in ise ifade verdiği öğrenildi. Demirtaş, Yüksekdağ, Yıldırım ve Irmak hakkında savcılık makamı tutuklama talebinde bulundu.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ise, Ankara’da gözaltına alınarak Bingöl’e götürüldü ve nöbetçi mahkemece hakkında ilk tutuklama kararı verilen HDP Milletvekili oldu.
Bu arada Diyarbakır Adliyesi önündeki protesto gösterileri sırasında, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de gözaltına alındı.
HDP’ye “dokunma” süreci nasıl başlamıştı?
AKP’nin anayasa değişikliği teklifi üzerine 21 Mayıs’ta TBMM Genel Kurulu’nda 374 kabul oyuyla milletvekilleri dokunulmazlıkları geçici bir maddeyle kaldırılmıştı. Anayasal teamüllerde milletvekilleri hakkında fezleke dosyaları yasama dönemi sona erdikten sonra işleme alınıyordu. Ancak geçici anayasal düzenlemeyle şimdiki 26. Dönem TBMM çatısı altındaki vekillerden 21 Mayıs günü itibariyle haklarında fezleke dosyaları olanlar dokunulmazlık zırhını kaybetti. Bu kapsamda, Adalet Bakanlığı’nın açıklaması uyarınca 787 fezleke dosyası yani soruşturma için milletvekilleri hakkında yargılama yolu açıldı.
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, 21 Mayıs’ta TBMM’de dokunulmazlıklar kaldırıldığında yaptığı ilk açıklamasında, savcılıklara savunma amaçlı ifade vermeye gitmeyeceklerini çünkü ortada bir “yargı süreci değil siyasi tasfiye süreci” olduğunu söylemişti.
HDP, bugüne kadar savcılıklara ifade vermeye gitmedi ve konuya ilişkin geri adım atmadı. Demirtaş, örneğin kendisi hakkında pek çok ilde savcılıklarca ifade daveti yapıldığını eğer bu süreçte savunmada bulunmaya kalkışırsa milletvekili olarak yasama faaliyetinde bulunamayacağını ve bütün zamanını kendini savunmaya harcamak zorunda kalacağını açıklamıştı. Böylece yasal mevzuat uyarınca savunma davetine icap etmeyen tüm HDP’li milletvekilleri hakkında savcılıklar tarafından polis zoruyla bugün sabah gözaltı işlemleri başlatıldı.
Amaç HDP’yi tasfiye etmek mi?
HDP’li milletvekilleriyle ilgili gözaltı ve tutuklama işlemleri devam ettiği sırada, Ankara Valiliği tarafından, geçmişte darbe dönemlerinde siyasi partilere uygulanan yasaklardan biri hayata geçirildi. Ankara’daki HDP Genel Merkezi’ne giriş-çıkış yasağı uygulanmaya başlandı.
Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen’in saat 10’da basın toplantısı düzenleyeceği açıklamasına karşın Ankara Valiliği’nin yasak kararı nedeniyle basın mensupları HDP Genel Merkezi’nin bulunduğu Büklük Sokak’a giriş yapamadı. Bunun üzerine Bilgen, Periscope üzerinden canlı yayın ile basın açıklaması yaptı.
HDP Sözcüsü Bilgen, “Türkiye’nin ileri demokrasisinde parti genel merkezimizde basın toplantısı düzenleyemediğimiz için, basın mensupları sokaktan içeriye bile alınmadıkları için, ne yazık ki parti binamızın önünde sosyal medya yoluyla sesimizi duyurmaya çalışıyoruz” diyerek açıklamasına başladı. Bilgen, “Biz bu ülkede darbe koşullarının herkes tarafından görülmesini, bütün dünya tarafından bilinmesini istediğimiz için ifadeye gitmedik. Dolayısıyla da bir kaçma yaklaşımıyla olayı değerlendiren havuz medyası sadece kirli propagandasına, karalama kampanyasına devam ediyor. Darbe koşullarını bu ülke eninde sonunda aşacak. Geçmişte de darbeler yaşandı. Ama o günler nasıl geçtiyse, bugünler de geçecek. Fakat Türkiye tarihine, siyaset tarihine bir kara leke olarak geçecek. Biz, ifadeye çağrılan arkadaşlarımız ve bugüne kadar gözaltına alınan bütün yöneticilerimize karşı tutumu bir tasfiye girişimi olarak görüyoruz” dedi.
Başbakan Yıldırım: “Türkiye bir hukuk devleti”
Başbakan Binali Yıldırım ise, HDP’liler hakkındaki tutuklama sürecini değerlendirerek, “Türkiye bir hukuk devleti, hukukun üstünlüğünde geçiş üstünlüğü yok. İşlem hukuk içinde bir işlemdir. Mahkemeler, dokunulmazlıkları kaldırılan toplam 154 milletvekili hakkında çağrı yapmışlar. HDP'li milletvekilleri dışında tamamı ifadesini vermiş. Yasal süreç devam etmektedir. HDP milletvekillerinden sadece 1 tanesi gitmiş, 54 tanesi bu çağrıya uymamıştır. Hukukun üstünlüğünü tanımamıştır. Yapılan işlem mahkemelerin yaptığı çağrıyı yerine getirmemesi üzerine gerçekleşen işlemdir,” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu: “Siyasette kan davası yoktur”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’lilere ilişkin İzmir’de yaptığı açıklamada, “Biz düşünen insanların, siyasetçilerin, bilim insanlarının, gazetecilerin görüşleri ne olursa olsun hapse atılmasına karşıyız. Demokrasiyi savunuyorsanız seçimle gelenlerin seçimle gitmesini savunacaksınız. Aksi halde demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gelenlerin gidiş yolu seçimle olur. Aynı muamele size yapıldığında 'doğru değil' diyorduk. Siyasette kan davası güdülmez. Siyasette kan davası yoktur,” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun sözlerine karşılık Başbakan Yıldırım ise, “Seçimle giden seçimle gider kimsenin itirazı olamaz. Seçimle gelip de terörle içiçe girenleri birbirine karıştırmamak lazım. Sayın Kılıçdaroğlu terörle milli iradeyi birbirine karıştırıyor. Milletvekilleri hakkında hukuki bir işlemdir. Vatandaşın kafasını karıştırmaya hacet yok,” yanıtını verdi.