Kürtlerin, geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan, Rumi takvime göre gerçekleştirdikleri yeni yıl kutlaması bu yıl da yapıldı. ‘Sersal’ adı verilen kutlamalarda kılık değiştiren genç erkekler ve kızlar, arbane çalarak kentin sokaklarında gezdi.
Your browser doesn’t support HTML5
Diyarbakır’ın tarihi Sur sokaklarından bugün arbane ve davul eşliğinde zılgıt ve ‘Sersala we piroz be’, yani ‘Yeni yılınız kutlu olsun’ sesleri yükseldi.
Bütün dünya yeni yılı 13 gün önce kutlarken, Diyarbakır’da farklı bir yeni yıl kutlaması vardı. Kürtçe 'Sersal', yani yılbaşı adı verilen bu kutlamanın yüzlerce yıllık bir geçmişi var.
Kürtlerin Rumi takvim kullandığı dönemlerde, Miladi takvime göre 13 Ocak yılın son günü olarak kabul ediliyordu. Yılın son gününde genç kızlar erkek kılığına giriyor, yüzlerini boyayıp, sakal bıyık çiziyordu. Erkekler de farklı kıyafetler giyerek, kadın görünümüne ya da başka görünümlere bürünüyordu. Grup, çaldıkları kapıyı açanların yeni yılını kutlarken, ev sahibi de gençlere değişik hediyeler veriyordu.
Zamanla unutulan bu gelenek son yıllarda yeniden canlandırılıyor. Sur ilçesindeki Dicle Kültür Derneği’nde toplanan bir grup genç, önce elbiselerini değiştiriyor. Grup ardından Sur sokaklarına dağılıyor. Dükkanlara giren gençler esnafın yeni yılını kutluyor.
Kimileri gençlere para verirken, kimileri de işyerinde sattıkları ürünlerden ikram ediyor. Bazıları da gençlerle birlikte oynamayı ihmal etmiyor.
Dicle Kültür Derneği bu geleneği yeniden yaşatmak için harekete geçti. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dernek Başkanı Celal Ekin, geleneği yaşatmaya çalıştıklarını söyledi.
Geleneğin yılbaşı kutlaması olduğunu vurgulayan Ekin, “Yüzlerce yıldır süren bir geleneksel bir kutlama. Her yıl, yani Miladi olarak 1 Ocak’ta kutlanır. Ben çocukken de hatırlarım, bu tür kutlamaları yapardık. Şimdi bunu daha da yaygınlaştırmaya, geleneksel hale getirmeye, yaşatmaya çalışıyoruz” dedi.
Köylüler göç edince gelenek unutuldu
Dernek üyelerinden Mehmet Yılmaz da köyde yaşarken yıllarca bu kutlamalara katılmış. VOA Türkçe’ye konuşan Yılmaz, şehir merkezine taşındıktan sonra geleneği yaşatamadıklarını söyledi. Geleneğin tarihinin çok eskilere dayandığını vurgulayan Yılmaz, “Üç yıldan beri yeniden yaşatmaya çalışıyoruz. Bunun yok olmasını ve ortadan kaybolmasını istemediğimizden dolayı öyle bir kültür geliştirdik. Tabii ki biz bunun tarihini bilemeyiz. Hangi tarihten geldiğini kesin söylemeyiz ama dedelerimiz de anlatırlardı bize. Dedelerimizden öğrendik, bugüne kadar taşıdık” diye konuştu.
Erkek kılığına girerek kutlamalara katılan Evin İdar da VOA Türkç'ye yaptığı açıklamada, geleneği yaşatmaktan mutlu olduğunu söyledi.