Suudi Arabistan’ın ileri gelen Şii din adamını idam etmesi, İran başkentinde öfkeli protestolara neden oldu. Protestocuların Suudi büyükelçiliğini ve konsolosluğunu basmaları nedeniyle Kuveyt, İran büyükelçisini geri çağırdı.
Devlet haber ajansı KUNA, Kuveyt’in Tahran büyükelçisini geri çağırdığını ve Suudi Arabistan’ın güvenliğini korumaya yönelik aldığı bütün tedbirleri desteklediğini duyurdu.
Sunni ülkelerden İran'a karşı kritik tavır
Kuveyt’in attığı bu diplomatik adım, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Sudan’ın İran’la olan siyasi bağlarını koparmasından sonra gerçekleşti. Birleşik Arap Emirlikleri de, İran'la diplomatik temsil düzeyini maslahatgüzarlık seviyesine indirme ve ülkedeki İranlı diplomatların sayısını düşürme kararı aldı.Arap Birliği üyesi olan bu dört ülkenin, Suudi-İran ilişkisini görüşmek üzere Pazar günü özel bir toplantı yapması bekleniyor.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Suudi Arabistan’ın ülkesiyle siyasi bağını koparmasının dini lider Şeyh Nimr el-Nimr’i idam etme “suçunu” örtbas etmeyeceğini söyledi. İdam kararını 2 Ocak tarihinde açıklayan Suudi rejimi, aynı suçlardan diğer 46 mahkumu da idam cezasına çarptırdı. El-Nimr, Suudi monarşisini her fırsatta eleştiren bir isimdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Suudi Büyükelçiliği'ne yapılan saldırıyı kınayan bir bildiri yayınladı. BM İran’ı, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ederken, bütün tarafları “diyalog kapılarını açık tutma ve bölgede yaşanan gerilimi azaltmak için adımlar atmaya” çağırdı.
Suudi Arabistan'ın BM Büyükelçisi Abdullah el-Mouallimi, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'a ve BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul başkanlarına gönderdiği mektupta, Tahran büyükelçiliğine ve Meşhed’deki konsolosluk binasına yapılan baskınların şiddetle kınanması gerektiğini yazdı.
Al Muallimi mektubunda Güvenlik Konseyi’ni, “Suudi Arabistan’ın Iranlı yetkilileri, İran’da bulunan resmi binalarını ve diplomatları korumaya yönelik bütün önlemleri almaya çağırdıklarını” bildirdi.
Muallimi, İranlı yetkililerin yapılan saldırıları önlemede gösterdikleri başarısızlığın Riyad’ı “dehşete” düşürdüğünü söyledi. 1961 Viyana Sözleşmesi’nde bulunan Konsolosluk İlişkileri maddesi, ev sahibi ülkeleri resmi binaların yanı sıra personelin korunması için gerekli adımları atmakla yükümlendiriyor.
İran BM elçisi Gholamali Khoshroo’nun BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği mektupta, “barışçıl bir gösteri gerçekleştiren yaklaşık 8 bin protestocunun polis’in ‘yoğun çabasına rağmen kontroldan çıktığını’ kabul etti. Khoshroo, 40’dan fazla protestocunun tutuklandığını ve olaylara katılan diğer faillerin bulunması için de yapılan soruşturmanın devam ettiğini söyledi.
İran elçisi, el-Nimr’in kafası kesilerek infaz edilmesinin “haksız ve kışkırtıcı” olduğunu söyledi.
Bölgesel sonuçları
BM Genel Sekreteri Ban, her iki bölgesel güç arasında yaşanılan gerilimin artmasından endişe duyduklarını dile getirirken, İran ve Arabistan’ı bölgede ve aralarındaki gerilimi arttıracak eylemlerden uzak durmaya davet etti. Ban, Suudi Arabistan’ın İran’la olan siyasi bağını koparmasının “endişe verici” olduğunu da sözlerine ekledi.
George Washington Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Edmund Ghareeb, bu gerilimin Suriye, Irak, Yemen ve ötesinde muhtemel bölgesel sonuçlarına dikkat çekti. Ghareeb, Suriye’de barış sürecini başlatmak için yürütülen çabaya da zarar verebileceğinin uyarısında bulundu. BM, Suriye iç savaşında rol alan tarafları 25 Ocak’ta ilk kez müzakere masasına oturtmayı umut ediyor.
Ghareeb ayrıca, bu gerilimin BM, Rusya ve Amerika’nın bütün tarafları bir araya getirme çabalarını da zora sokacağını bildirdi.
İngiltere'nin BM büyükelçisi Matthew Rycroft gazetecilere verdiği demeçte, gerilimin Suriye ve Yemen müzakerelerini rayından çıkarmasından ve giderek daha büyük bir soruna dönüşmesinden endişe duyduklarını söyledi. Rycroft, BM Güvenlik Konseyi’nin “gerilimi düşürmek” adına üzerine düşeni yapacağını umut ettiğini de sözlerine ekledi.
BM Genel Sekreteri, geçtiğimiz Pazar günü İran Dışişleri Bakanı Muhammet Cevat Zarif ve Pazartesi günü de Suudi Dışişleri Bakanı Adel Cübeyir’le durumu sakinleştirmek amacıyla bir araya geldi.
Ban, BM’in Zarif’e Tahran’daki Suudi büyükelçiliğine yapılan saldırı nedeniyle kınama mesajını iletti ve her iki ülkenin dışişleri bakanlarını, ülkelerinde bulunan resmi tesisleri korumak için gerekli önlemleri almaya çağırdı. Ban, Şeyh Nimr ve diğer 46 mahkumun infaz edilmesindeki hoşnutsuzluğu da yineledi.
Ölüm cezası
Suudi Dışişleri Bakanına ölüm cezaları hakkındaki görüşlerini yineleyen Genel Sekreter ayrıca, “Suudi yetkililere, Şeyh Nimr’in idam edilmesinden duyduğu üzüntüyü” bildirdi.
Ban daha önce, ölüm cezasının 21. Yüzyılda yerinin olmadığını söylemiş ve bütün dünya ülkelerini bu cezayı durdurmaya davet etmişti.
Toplu infazlar hakkında bir açıklama yapan Ban, “suçlamaların niteliği ve sürecin adilliği hakkında ciddi endişelerinin” olduğunu söyledi.
Suçlamaları reddeden Suudi Arabistan BM temsilcisi yaptığı açıklamada, zanlıların hepsinin adil gerçekleşen açık duruşmada yargılandıklarını ve temyiz haklarının bulunduğunu söyledi.
Suudi elçi gazetecilere, Ban’ın çok yanlış bilgilendirildiğini ve “mahkemenin adil olmadığı suçlamasının” doğru olmadığını savundu.
Pazartesi günü Riyad’a giden BM Suriye özel Temsilcisi Staffan Mistura, gelişmelerin “çok endişe verici” olduğunu ve bu durumun Suriye barış görüşmelerini de etkileyeceğini söyledi. Mistura daha sonra, Tahran’ı ziyaret edecek.
BM Yemen Özel Temsilcisi, İsmail Kuld Şeyh Ahmet’in de, Suudi Arabistan’ın 15 Aralık’ta varılan ateşkes anlaşmasını sona erdirmesiyle, yeni bir ateşkes anlaşması müzakerelerini yürütmek için yarın bölgeye gitmesi bekleniyor. Daha önce varılan Yemen barış anlaşmasını, her iki taraf da ihlal etti.