Her üç kadından birinin şiddete maruz kaldığı Latin Amerika, Birleşmiş Milletler verilerine göre kadınlar için Afrika’dan sonra dünyanın en tehlikeli bölgesi.
Latin Amerika ülkelerindeki devlet kurumları ve kadın örgütleriyle çalışarak kadın cinayetlerinin haritasını çıkaran Mundo Sur adlı sivil toplum örgütü kayıtlarına göre bölgede yılın ilk beş ayında en az 1372 kadın cinayeti işlendi.
Dikkat çeken veriler arasında kadınların yüzde 42,4’ünün en son ya da daha önce birlikte olduğu partneri tarafından öldürülmesi, cinayetlerin yüzde 33,5’inin ateşli silahlarla işlenmesi, öldürülenlerin en az yüzde 22’sinin ilgili makamlara en az bir kez şiddete maruz kaldırdığını bildirmesi yer alıyor.
Cinayete kurban giden kadınların büyük çoğunluğu 21 ile 40 yaş arasındayken, maktuller içinde 10 yaşından küçük 94 kız çocuğunun olması, konuya dair hassasiyeti arttıran etkenlerden biri.
En fazla cinayetin işlendiği ülke Brezilya
Ocak- Mayıs ayları arasında 571 cinayetle Brezilya, bölgede en fazla kadının öldürüldüğü ülke.
Brezilya Kamu Güvenliği Forumu (FBSP) araştırmalarına göre geçen yıl 1400 kadın öldürüldü. Ülkede, 2015 ile 2023 yılları arasında 10 bin 600 kadın cinayete kurban gitti.
Honduras Otonom Üniversitesi Şiddet Gözlemevi (OV-UNAH) raporlarına göre Mayıs ayı itibarıyla en az 106 kadının öldürüldüğü Honduras, bölgede nüfusa göre cinayet oranının en yüksek olduğu Latin Amerika ülkesi.
OV-UNAH Direktörü Migdonia Ayestas, “Honduras’ta her 36 saatte bir kadın cinayeti işlenmesine rağmen vakaların yaklaşık yüzde 95’inin faili bulunamıyor. 2022’ye kadar 7 bin 85 kadın cinayetinin işlendiği ülkede yalnızca 60 katil yakalanarak cezaevine gönderildi. Kadınları şiddete karşı korumak için mevzuatı uygulamak, sorumluları bularak cezalandırmak gerekiyor” dedi.
“Sorunun kaynağı ataerkil kültür”
Mundo Sur direktörü Eugenia D’Angelo, Latin Amerika’nın kadınlar için en tehlikeli bölgelerden biri olmasının temelinde, kadına yönelik şiddetin kültürel olarak normal veya hoş görülen bir durum olarak değerlendirilmesinin yattığını söyledi.
VOA Türkçe’ye konuşlan D’Angelo “Kültürel yapının kadına yönelik şiddeti bir düzeyden hoş gördüğü bir yapıda, cinayete varan şiddetin önüne geçebilmek için devletlerin devreye girmesi gerekiyor. Bölge devletlerinin cinsiyet eşitliğini sağlayacak ve insan hakları odaklı kamu politikalarını yaşama geçirmesi hayati önem taşıyor” diye konuştu.