Merkez Bankası, iki haneli enflasyon rakamlarını dizginlemek ve liranın değerinin düşüşünü kontrol altına almak için faiz oranlarını yükseltmesi konusunda yoğun bir baskı altındaydı. Buarada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın para politikaları üzerindeki etkisi kaygı yaratmaya devam ediyor.
Türk lirasının, büyük bölümü son birkaç hafta içinde olmak üzere, değerinin yüzde 40'ından fazlasını kaybetmesi enflasyonu körüklüyor.
Mali hizmetler firması Nomura International'dan baş iktisatçı İnan Demir, liranın hızlı değer kaybını hızlandıran etkenlerden birinin, Merkez Bankası'nın geniş yetkilere sahip Erdoğan nedeniyle yeterince kararlı davranamamasının yarattığı kaygılar olduğunu söylüyor.
Yabancı yatırımcıların beklentilerini doğru değerlendirememenin bedeli ağır olabilir. Global Source Partners'dan siyaset uzmanı Atilla Yeşilada, faiz oranlarındaki artışın yeterli bulunmaması durumunda çok büyük bir satış dalgası yaşanacağını, böyle bir durumda döviz kurlarındaki artışın ne kadar olacağını tahmin etmenin zor olacağını söylüyor.
Öte yandan uzmanlar, liranın değerini kaybetmeye devam etmesinin Türk kamuoyunun liraya olan güvenini yitirmesine neden olacağını ve tüm birikimlerini dolara çevirmeye başlayacaklarını kaydediyor. Böyle bir senaryo, lira üzerindeki baskıyı arttırır ve ekonominin kısır döngüye girmesine yol açar.
İktisatçı İnan Demir, liranın güçsüzlüğünün enflasyonu beslediğini, Merkez Bankası'nın yetersiz adımlarının dolara olan talebi arttırdığını, bunun da lirayı zayıflatıp enflasyonu yükselttiğini kaydediyor.
Demir, ”Türkiye'de geçmişte görüldü ki liranın hızlı değer kaybı, ekonominin de aniden yavaşlamasına neden oluyor. Gayrisafi Milli Hasıla yüzde 11 ila 13 oranında düştü. Bu Türkiye için büyük bir risk,” şeklinde konuşuyor.
Yabancı bankalar, Türk ekonomisinin önümüzdeki yıl gerileme içine gireceğini öngörüyor. Uzmanlara göre Erdoğan'ın zamanlaması ise bundan daha kötü olamazdı. Mart ayında yapılacak yerel seçimler, muhalefet partilerinin gücünü gösterebileceği bir fırsat anlamına geliyor. Erdoğan ise Mart'taki seçimlerde büyük kazanımlar elde etmeyi bir öncelik haline getirdi.
Büyük Türk firmalarının çok ciddi borç yükü altında olduğu bu dönemde faiz oranlarında artışa gitmenin ekonomiyi gerilemeye yönlendirme riski taşıdığı söyleniyor. Ancak faiz oranlarını arttırmak tek başına yatırımcı kaygılarını gidermeye ve liraya istikrar kazandırmaya yeterli olmayabilir. Demir, bir reform paketi gerektiğinin altını çiziyor.
Dünya Bankası'ysa Türkiye'nin, ekonomiyi darboğaza sokan ve enflasyonu körükleyen dev kamu inşaat projelerini askıya alması gerektiği uyarısında bulundu. Yatırımcılar, Merkez Bankası'nın siyasi müdahalelerden uzak ve bağımsız olması gerektiği çağrısında bulunuyor. Kimi uzmanlara göreyse Ankara'nın Washington'la olan ilişkileri düzeltmesi gerekiyor.
Lira'nın Ağustos ayında yaşadığı ciddi değer kaybı, Başkan Trump'ın Amerikalı din adamı Andrew Brunson'un serbest bırakılmaması üzerine Türkiye'ye ekonomik yaptırım uygulama kararı almasıyla da tetiklendi. Washington, terör suçlamalarıyla karşı karşıya olan Brunson'a yönelik bu iddiaların siyasi güdümlü olduğunu kaydediyor.
Brunson'un yargılanması gerektiği konusunda ısrarcı olan ve liradaki değer kaybının Türkiye'ye yönelik uluslararası bir komplo olduğunu iddia eden Erdoğan şimdilik bu zor döneme göğüs germeyi tercih etmişe benziyor.