Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin Riyad’da istifa ettiğini açıklamasının ardından başlayan siyasi gerginlik, ülke ekonomisini de etkiledi. Hariri, Beyrut’a döndükten sonra istifa kararını askıya aldığını açıkladı ancak siyasi gerginlik durulmadı.
Lübnan iç siyasi gerginliğine paralel olarak dile getirilmeye başlayan “iç savaş veya dış müdahaleye bağlı kaos” senaryoları ülke ekonomisini doğrudan etkileyen tedirgin bir hava yarattı.
Lübnan basınında Saad Hariri’nin istifa nedenine ilişkin değerlendirmelerde Suudi Arabistan-İran çekişmesi gibi dış sebeplerin yanı sıra kronikleşmiş ekonomik sorunların da etkili olduğu öne sürülüyor.
Bu çerçevede, Hariri kabinesinin giderek kötüleşen ekonomik durumu düzeltmeye ilişkin bir programı olmadığı ve ülkenin iktisadi yapısının köklü değişimler gerektirdiği; bu nedenle Hariri’nin istifa kararıyla kendisine bir çıkış yolu oluşturmaya çalıştığı öne sürülüyor.
5 milyonu aşan nüfusuyla Lübnan’ın ekonomisi büyük ölçüde hizmet sektörü, bankacılık, turizm ve ülke dışında çalışan Lübnanlılar’ın gönderdiği paralara dayanıyor.
‘Krizin esas nedeni yapısal’
Lübnan’ın önde gelen gazetelerinden El Ahbar’ın ekonomi servisi müdürü Muhammed Zbeeb “ekonominin son gelişmelerden olumsuz etkilendiğini, ancak ekonomik krizin yeni olmadığını ve krizi yaratan şartların birçok sebebi bulunduğunu” söyledi.
Amerika’nın Sesi’ne Lübnan ekonomisinin durumunu değerlendiren Zbeeb, “Evet, Lübnan’da bir ekonomik kriz var. Lübnan ekonomisi, Suriye’deki savaştan ve bölgedeki gelişmelerden doğrudan etkilendi ancak krizin esas sebebi yapısal” dedi.
Lübnan ekonomisinin yıllık hacminin 50 milyar dolar olduğunu belirten Zbeeb, ithalatın bu hacmin 18 milyar dolarlık bölümünü oluşturduğunu söyledi. İthalat ve ihracat dengesi olmadığına dikkat çeken Zbeeb, kamu borcunun 80 milyar dolar civarında olduğu Lübnan’da ülkenin dış borcunun yanı sıra özel sektör borcunun da yüksek olduğunu kaydetti.
Zbeeb, buna karşılık Lübnan’da yerel sanayi sektörünün çok zayıf olduğunu ve ağırlıklı olarak elektrik malzemesi, günlük yiyecek gibi tüketim ürünleri üretildiğini belirterek, “yerel sanayi ekonomiyi etkileyecek düzeyde istihdam yaratacak boyutta değil. Ağır sanayi yok” dedi.
Diasporadaki Lübnanlılar
Lübnan ekonomisinin en önemli kaynaklarından biri diasporadaki Lübnanlılar.
Zbeeb, resmi rakamlara göre, yaklaşık 1 milyon Lübnan vatandaşının ülke dışında yaşadığını ve bu kişilerin önemli bir kısmının iş bulmak gibi ekonomik amaçlarla ülke dışına çıktığını söyledi.
Diasporadaki Lübnanlılar ülke içindeki ailelerine para gönderiyor. Zbeeb, Lübnan’daki ailelerin yaklaşık yarısının ülke dışından farklı miktarlarda geliri olduğunu kaydetti.
Yine Lübnan’ın ihraç ürünleri arasında mücevher, işlenmiş değerli taşlar ve altın da bulunuyor.
Petrol fiyatlarındaki dalgalanma
Lübnan ekonomisinde Körfez ülkeleri kaynaklı sıcak paranın ve bu ülkelerle ticari ilişkilerden gelen paranın büyük bir yeri var.
Zbeeb son yıllarda petrol fiyatlarındaki düşüşlerin Lübnan’a bu bölgeden gelen para miktarını da azalttığını söyledi. Bu duruma paralel olarak Lübnan içinde doğan döviz ihtiyacının Körfez ülkeleri başta olmak üzere Lübnan dışında çalışanlardan karşılanmaya çalışıldığını belirten Zbeeb, “Normalde diasporadan gelen paranın ülke içindeki ekonomik sıkıntının çözümüne yardımcı olması gerekir ancak Lübnan’da tersi oldu ve fiyatlarda hızlı yükselişin sebeplerinden biri oldu” dedi.
Petrol fiyatlarındaki dalgalanma ve düşüş, Arap ayaklanması dönemine paralel gelişti. Arap ayaklanması ile birlikte başlayan ve güvenlik başta olmak üzere birçok açıdan bölgeyi olumsuz etkileyen süreçten hizmet sektörü ve turizm gibi gelirlere dayalı ekonomisi ile en çok etkilenen ülkelerden biri Lübnan oldu.
Zbeeb, “2010’dan sonra Arap ayaklanması ve özellikle Suriye’deki savaş Lübnan ekonomisine büyük darbe vurdu” dedi.
‘Turizmin azalması ekonomiye darbe vurdu’
Ayaklanma öncesinde Lübnan’a karayoluyla çok sayıda turist geldiğini hatırlatan Zbeeb, “Ayaklanmadan önce karayoluyla Körfez ülkelerinden ve diğer bölgelerden çok sayıda turist gelirdi ancak Lübnan’a açılan yollar büyük ölçüde kapandı. Bu durum turizmi ve otelleri, restoranları, hizmet sektörünü ve bu alanlarda çalışanları doğrudan etkiledi” diye konuştu.
Yine ayaklanma süreciyle birlikte büyük kısmını tarım ürünlerinin oluşturduğu ihraç mallarının nakliyesinin doğrudan etkilendiğini belirten Zbeeb, “Lübnan Suriye’ye, Irak’a, Suudi Arabistan’a mesafe olarak çok yakın. Eskiden Lübnan’da üretilen tarım ürünleri ve diğer ürünler bu ülkelere rahatlıkla gönderiliyordu. Ancak ayaklanmadan sonra savaşlar başlayınca bu yollar kapandı. İhracat için yeni yollar buldular; mesela deniz yolu. Ancak nakliyat zorlaştıkça ürünün fiyatı da arttı. Bu da ihracatın zorlaşmasına sebep oluyor” dedi.
Aynı sorunun Lübnan içindeki üretim için gerekli olan ürünlerin, hammadde veya tarım ilaçları gibi ihtiyaçların temini aşamasında da yaşandığını kaydeden Zbeeb, olumsuz şartlar nedeniyle Lübnan’daki yabancı yatırımcıların sayısının da azaldığını söyledi.
‘Başka sorunlar da var’
Ancak ayaklanma döneminde ortaya çıkan şartların ekonomideki krizin tek sorumlusu olmadığını vurgulayan Zbeeb, “İthalat, nakit sıkıntısı, petrol fiyatları, turizm ve yatırım. Bütün bunlar herhangi bir sebepten dolayı olumsuz etkilenebilir. Hariri’nin istifasıyla ilgili gelişmelerden de ekonomi doğrudan etkilendi çünkü zayıf bir ekonomi ve kendini koruyacak tedbirleri çok sınırlı” dedi.
Suriye’deki savaş şartları nedeniyle yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli Lübnan’a gitti. Bunun yanı sıra yaklaşık yarım milyon Filistinli’nin de yaşadığı ülkede son 5 yılda hızlı bir nüfus artışı da olduğu biliniyor.
Ülke nüfusunun 5 yıl önce 4 milyon civarındayken günümüzde 6 milyona yaklaştığı tahmin ediliyor. Göçmenler ve hızlı nüfus artışı ülke içindeki iş imkanlarını, maaşları, ev kiralarını doğrudan etkilediği gibi elektrik, su ve kamu hizmetlerinde de kapasitenin üstünde yüklenmeye sebep oluyor.
Lübnan ekonomisinin kronikleşen kriz hali son yıllardaki gelişmelerle birlikte iyice derinleşiyor gibi görünüyor.
Gazeteci Zbeeb, “mevcut hükümetin ekonomik krizin çözümü için bir programı olmadığını” söyledi. Zbeeb’e göre, “yakın dönemde, topyekun bir program hazırlanması ihtimali de pek olası görünmüyor.”
Saad Hariri’nin istifa hamlesiyle gün yüzüne çıkan Suudi Arabistan ve İran arasındaki gerilimin iyice tırmanması ekonomik krizi daha da derinleştirebilir. Çünkü ülke ekonomisi her iki ülkeden gelen sıcak paraya ihtiyaç duyuyor.
Zbeeb, “Mevcut kriz daha da büyürse ne olur?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Ekonomik durum daha da kötüleşir ancak ekonomi zaten kötü. Diğer taraftan Lübnan’ın kendi hacminden daha büyük bir yıkıcı etkisi var. Lübnan’daki istikrar Avrupa ve bölge ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke için çok önemli. Mesela, Lübnan’da 1.5 milyon Suriyeli, yarım milyon Filistinli, Avrupa’da akrabası olan çok sayıda insan da var. Deniz yoluyla göç dalgalarının başlaması Kıbrıs, Yunanistan, İtalya, İspanya vs birçok ülkeyi doğrudan etkiler. Yine buradaki bir kaos veya çatışma bölgedeki birçok ülkeyi kapsayacak şekilde yayılabilir. Bu nedenlerle, siyasi kriz büyüse de Lübnan’da kaosa göz yumulacağını sanmıyorum.”