Türkiye'de Corona virüsü salgı sürecinde “normalleşme” ile birlikte tekne turları da serbest bırakıldı. Ancak Mersin’de tekne sahipleri ilk gün siftah yapmakta zorlandı. Teknecilerin bu sezondan beklentisi düşük.
Bülent Eryürekler kaptan. Atatürk Parkı’nın sahiline demirli tekneye müşteri bekliyor. Salgın süreci zorlu geçen Eryürekler, “İşyerlerimiz kapalıydı. Önümüzü göremediğimizden kredi başvurusu da yapamadık. Çeksek de nasıl öderiz yani, önümüzü görmüyoruz” diyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Mersin’de ılıman geçen kış tekneciliğin kışın da yapılmasına olanak sağlıyor. Eryürekler sadece Ramazan ayında çalışmadıklarını söylüyor. Bu yılın ortasına gelinmiş olmasına rağmen teknenin bakım parasının bile çıkmadığını söylüyor. Kaptan, “Bizim ayda ortalama 8-10 bin lira kazanmamız gerekirdi. Elemanları, mazotu, muhasebesi şusu busu… En azından devletimize vergimizi, sigortamızı ödüyorduk. Şu an aşırı derecede geri geldik. Diyebilirim ki 6-7 ay geriden başlayacağız bunu toparlayabilmek için. Bir de yolcu kapasitemiz yarı yarıya düştü” şeklinde konuşuyor.
Tekne normalleşmenin başladığı ilk gün öğleye kadar siftah yapamamıştı. Eryürekler'in sezondan beklentisi de düşük: “Hiç para kazanmayı beklemiyoruz, sigortamızı yatıracak, karnımızı doyuracak kadar geçimimizi sağlayalım, başka bir şey beklemiyoruz.”
Aynı teknede tayfalık yapan Zekeriya Bulut da iyimser konuşmuyor. “Çalışamıyoruz, işimiz yok gücümüz yok. Balıkçılık da bitik. Normalde balıkçıyım ama şu an iş yok yani” diyen Bulut salgın boyunca devlet yardımıyla geçindiğini söylüyor. “Devlet 1000 lira geçinme parası verdi, onunla geçinip gittik işte. Bu süreçte kayığın altını temizledik filan derken, bu günlere gelebildik işte” diyor Bulut.
"İnsanlarda para yok"
Atatürk Parkı’na bitişik balıkçı barınağında da esnafın durumu çok farklı değil. Öğle yemeği saatinde barınaktaki teknelerde tek tük müşteri var. Çoğu tekne henüz siftah yapamamış.
Meliha Gözübüyük’ün ailesinin burada 3 teknesi var. Gözübüyük 19 yaşında, bir yandan üniversiteye hazırlanıyor, diğer yandan ailesine yardımcı oluyor. “Normalleşme” sürecinin zorlu geçeceğini, “Şu an açıldı ama normalleşme sürecinin bize pek yararı olacağını zannetmiyorum. Çünkü, o yasak, bu yasak… Mesela, 'Ateş ölçer alın.' diyorlar, bir ateş ölçerin fiyatı olmuş 400-500 lira, 3 teknemiz var, üçüne ayrı ayrı almamız gerekiyor. Tek kullanımlık peçeteler filan, işte tuzluklara koymuyoruz, paket paket. Bunların da fiyatları artmış. (Esnaf da) Kötüye kullanıyor bu süreci” sözleriyle anlatıyor.
Ayhan Alıçlı’nın da barınakta balıkçı teknesi var. Salgın dönemi onu çok zorlamış: “Maddi manevi etkilendik, zaten kapalıydık. Paket servis için serbest bıraktılar, ‘Paket yapabilirsin.’ dediler ama sahile adam sokmadılar. Paketi kime yapacağız? 'Drone’la mı yollayacağız?'' diye Bulut bu nedenle çok maddi sıkıntı çektiklerini anlatıyor.
Alıçlı KOBİ’lere verilen “Nefes Kredisi"nden de yararlanamamış. “Başvurduk, bir aydır haber çıkacak hala. Ben Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıtlıyım, turizm belgem var. Beni arayacaklarını söylediler, ne aradılar ne sordular'' diyen Bulur, kendi hallerine bırakılmış gibi olmaktan şikayetçi.
Alıçlı da sezondan umutlu değil: “Durgun, baksana sahilde kimse yok. Zaten pek de iyi olacağını düşünmüyorum çünkü insanlarda para yok.”