KAHİRE —
Mısır’da polis devletine son verilişinin ikinci yıldönümünde, bir dayak olayı, ülkede polisin ölümcül şiddet uygulamalarını bir kez daha gündeme getirdi. Mısırlılar, bu olay sonrasında, polisin rolünü sorguluyor.
Mısır’da geçen ay yaşanan şiddet kimseye yabancı değil: Öfkeli bir genç polisi kışkırtınca, polisin yanıtı şiddete başvurmak oluyor. İzleyenler, taraflardan birinin ya öleceğinden ya da yaralanacağından emin.
Ülkede uzun zamandır görülen polis vahşetinde bardağı taşıran son damla dayak olayının televizyonlarda canlı yayınlanan görüntüleri oldu. Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde çırılçıplak soyularak tekmelerle dövülen protestocu 48 yaşındaki Hamada Saber’in yaşadıkları büyük tepkiye yolaçtı. Olay bununla bitmedi.
Gözaltına alınan gösterici, hastanede kendisine diğer protestocuların dayak attığını söyledi.
Saber, daha sonra ifadesinden vazgeçti ve dayağı polisin attığını, hastanede polis zoruyla konuştuğunu açıkladı. Bu olay, birçok kişiye iki yıl önceki ayaklanmalara yol açan adaletsizliğin, sistemin büyük bir parçası haline geldiği günleri hatırlattı.
Bir blog yazarı, “Bu baskıcı uygulamalar hiç değişmedi. Yani hala aynı kurallar devrede ve dokunulmazlığını koruyor. Sorumluları ise ortada yok,” şeklinde konuşuyor.
İçişleri Bakanı, Mısır’ın polis olmadan bazı komşu ülkeler gibi milis devleti haline gelebileceği uyarısında bulundu. Ama Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi beklenmedik bir adım atarak dayak olayını soruşturma sözü verdi.
Cumhurbaşkanı’nın destekçileri, poliste reform için samimi bir çaba olduğu görüşünde.
Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadından üst düzey bir yetkiliye göre, bu düzen, hükümetin muhalefetten korunduğu dönemden miras kaldı.
Amie Darrag, “Doğru yönde ilerliyoruz. Ama hala polis gücünü eğitme konusunda öğrenmemiz gereken çok şey var," şeklinde konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Mursi’nin bu değişime etkisinin ne olacağı hala açık değil. İçişleri Bakanlığı ayaklanmalarda kontrolu sağlamak için bile reform hazırlamakta yavaş kaldı.
Rakiplerinden birinin Twitter’da attığı bu mesaj, Cumhurbaşkanı’nın kontrolu ele alma yetersizliğiyle alay ediyor : “Diktatörden daha kötü bir şey varsa o da dikta edemeyen bir diktatördür.”
Mısır’da polis şiddeti, bazı gruplara karşı kendini gösterse de, bazı durumlarda hiç varlık göstermiyor..
Kahire’deki Tahrir Meydanı’nda şiddet, özellikle de erkek çetelerin kadınlara uyguladığı cinsel taciz olayları artıyor. Mağdurları korumaya çalışanlarsa polis değil sivil toplum kuruluşu gönüllüleri.
Cumhurbaşkanlığının yedinci ayında belirgin olan tek şey, Mısır halkının Mursi’den daha fazlasını yapmasını beklediği.
Mısır’da geçen ay yaşanan şiddet kimseye yabancı değil: Öfkeli bir genç polisi kışkırtınca, polisin yanıtı şiddete başvurmak oluyor. İzleyenler, taraflardan birinin ya öleceğinden ya da yaralanacağından emin.
Ülkede uzun zamandır görülen polis vahşetinde bardağı taşıran son damla dayak olayının televizyonlarda canlı yayınlanan görüntüleri oldu. Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde çırılçıplak soyularak tekmelerle dövülen protestocu 48 yaşındaki Hamada Saber’in yaşadıkları büyük tepkiye yolaçtı. Olay bununla bitmedi.
Gözaltına alınan gösterici, hastanede kendisine diğer protestocuların dayak attığını söyledi.
Saber, daha sonra ifadesinden vazgeçti ve dayağı polisin attığını, hastanede polis zoruyla konuştuğunu açıkladı. Bu olay, birçok kişiye iki yıl önceki ayaklanmalara yol açan adaletsizliğin, sistemin büyük bir parçası haline geldiği günleri hatırlattı.
Bir blog yazarı, “Bu baskıcı uygulamalar hiç değişmedi. Yani hala aynı kurallar devrede ve dokunulmazlığını koruyor. Sorumluları ise ortada yok,” şeklinde konuşuyor.
İçişleri Bakanı, Mısır’ın polis olmadan bazı komşu ülkeler gibi milis devleti haline gelebileceği uyarısında bulundu. Ama Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi beklenmedik bir adım atarak dayak olayını soruşturma sözü verdi.
Cumhurbaşkanı’nın destekçileri, poliste reform için samimi bir çaba olduğu görüşünde.
Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadından üst düzey bir yetkiliye göre, bu düzen, hükümetin muhalefetten korunduğu dönemden miras kaldı.
Amie Darrag, “Doğru yönde ilerliyoruz. Ama hala polis gücünü eğitme konusunda öğrenmemiz gereken çok şey var," şeklinde konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Mursi’nin bu değişime etkisinin ne olacağı hala açık değil. İçişleri Bakanlığı ayaklanmalarda kontrolu sağlamak için bile reform hazırlamakta yavaş kaldı.
Rakiplerinden birinin Twitter’da attığı bu mesaj, Cumhurbaşkanı’nın kontrolu ele alma yetersizliğiyle alay ediyor : “Diktatörden daha kötü bir şey varsa o da dikta edemeyen bir diktatördür.”
Mısır’da polis şiddeti, bazı gruplara karşı kendini gösterse de, bazı durumlarda hiç varlık göstermiyor..
Kahire’deki Tahrir Meydanı’nda şiddet, özellikle de erkek çetelerin kadınlara uyguladığı cinsel taciz olayları artıyor. Mağdurları korumaya çalışanlarsa polis değil sivil toplum kuruluşu gönüllüleri.
Cumhurbaşkanlığının yedinci ayında belirgin olan tek şey, Mısır halkının Mursi’den daha fazlasını yapmasını beklediği.