Muhalefetten YSK’ya: ‘Hukuku Uygulayın’

Your browser doesn’t support HTML5

Türkiye’de muhalefet cephesi Yüksek Seçim Kurulu’nun sadece seçim sonucuna değil “demokrasi” konusunda da karar vereceğini belirtiyor. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da hakimlere “hukuku uygulama ve baskıya boyun eğmeme” çağrısını yedi maddelik bildirge olarak açıkladı.

Yüksek Seçim Kurulu üyesi 11 hakim, 31 Mart Yerel Seçimleri sonrasında İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde siyasi partiler ve adaylarca yapılan pek çok itiraz başvuru dosyasını incelemek üzere günlerdir değerlendirme yapıyor.

YSK Başkanı Sadi Güven’in ifadesiyle seçim ertesinde “yargı makamı” olarak görev alan hakimler, şimdi 16 milyonluk seçmen nüfusuyla Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul’u kimin yöneteceğine ilişkin kritik bir karara imza atma aşamasında. YSK üyeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil olmak üzere tüm siyasetçiler tarafından adres gösterildi.

AKP, “sandık başkanları şaibesi”, “geçersiz oylar” ve Büyükçekmece ilçesi gerekçesiyle 14 bin civarındaki oy farkına rağmen CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasına karşı çıkıyor. Muhalefet cephesinde ise sadece CHP değil “Millet İttifak” ortağı İYİ Parti’nin yanı sıra HDP, Saadet Partisi gibi taraflar İmamoğlu’na mazbata verilmesi görüşünde.

Çarşamba günü muhalefetteki ilk hareketlilik İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu makamında ziyaret etmesiyle yaşandı. İkili görüşme sonrasında liderler, CHP Genel Merkezi’nde kameralar karşısında YSK’ya seslendi.

Kılıçdaroğlu, “YSK, alacağı bir kararla ya Türkiye’yi aydınlığa çıkaracaktır veya Türkiye'yi kaosa sürükleyecektir” diyerek YSK üyesi 11 hakime yönelik 7 maddelik şu çağrı metini paylaştı:

“Birinci maddemiz şu, YSK'ya çağrı yapıyorum. YSK, yasalara ve daha önce benzer olaylar karşısında aldığı kararlara uymak zorundadır. İkinci maddemiz YSK, seçimde kaybedenlerin devletin gücünü kullanarak ürettikleri yasa dışı gerekçeleri reddetmek zorundadır. Üçüncü madde YSK, iktidar sahiplerinin YSK üzerinde kurdukları baskılara boyun eğmemek zorundadır. Dördüncü madde YSK, demokrasi değil seçimsiz Türkiye isteyen iktidar sahiplerine 'dur' demek zorundadır. Beşinci madde 'YSK, hukukun üstünlüğü mü yoksa iktidar sahibi üstünlerin hukuku mu', buna açık ve net cevap vermek zorundadır. Altıncı madde YSK'da hakimler mi var yoksa iktidar sahiplerinin taşeronlaştırmak istediği kişiler mi var? Bunu demokrasiden yana kararlılığıyla göstermek zorundadır. Yedinci madde özetle YSK, iktidar sahiplerinin güçlerini kullanarak demokrasiye karşı kurulan kumpası bozmak zorundadır. Bu YSK'nın tarihsel görevidir. YSK alacağı bir kararla ya Türkiye'yi aydınlığa çıkaracaktır veya Türkiye'yi kaosa sürükleyecektir. Biz aydınlıktan, beraberlikten, huzurdan, birlikte yaşamaktan, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden yanayız. Üstünlerin hukukundan yana değiliz.”

İtirazlar çerçevesinde yeniden oy sayımı yapılmasına rağmen AKP’nin halen seçimi iptal ettirme peşinde olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Şimdi geriye dönüp biz bu seçimi nasıl iptal ettirebiliriz, bunun arayışı içindeler. Demokrasiden uzaklaşıyoruz. Demokrasi kültürünü katlediyoruz. Bir kişinin talebine göre devleti şekillendirmeye, bir kişinin talebine göre seçimi sonuçlandırmaya ve sonuçlandırırken de onun beklentilerine uygun kararlar çıkarmaya çalışıyoruz. Vahim bir tablo. Bütün dünyanın izlediği vahim bir tablo” dedi. Kılıçdaroğlu, iç ve dış politikada, eğitimde, ekonomide sorunlar varken Türkiye’nin İstanbul seçimlerine kilitlendiğini ve bunun çok acı bir olay olduğunu da sözlerine ekledi.

Akşener: "17 yıldır devlet memurlarını tayin ediyorsunuz, seçim güvenli diyorsunuz"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, AKP’nin sadece İstanbul özelinde öne sürdüğü “sandık başkanları atamasında şaibe olduğu” iddiasına tepki göstererek, hem bu atamaları hem de seçim mevzuatındaki yapılan son değişiklikleri AKP’nin yaptığını söyledi. Akşener, “17 yıldır iktidarsınız, 17 yıldır devlet memurları tayinleri, işe alımları sizin elinizde. Bu ülkede 17 yıldır seçim yapılıyor ve iddianız hep ‘Türkiye’de sandık güvenliği muhteşem’ oldu. AK Parti kazandığında sandık güvenliği muhteşem ama AK Parti karşısında bir başka siyasi partinin adayı kazandığı zamanda hile var. Temel problem şu, eğer sandık güvenliğini sağlayamamışsanız suçlusu sizsiniz. Bostan korkuluğu muydunuz?” dedi.

Akşener, Büyükçekmece ilçesinde ise seçmen kayıtlarında usulsüzlük olduğu konusunda AKP’nin öne sürdüğü gibi bir durum varsa bunun da AKP’nin seçim mevzuatını değiştirmiş olmasından kaynaklanmış olabileceğini de söyledi. Akşener, “Yasadaki ikamet zorunluluğunu kaldıran biz miyiz? Siz kaldırdınız. Eğer İstanbul seçimlerinde Sayın Binali Yıldırım 15 bin oyla, bin oyla ya da 2 oyla kazanmış olsaydı, bugün biz bunları konuşuyor olacak mıydık?” dedi.

AKP’nin sandık kurulu oluşumunda “FETÖ mensupları” iddiasını ortaya atmasını da eleştiren Akşener, “Niye mücadelenizi doğru dürüst yapmıyorsunuz?” diye sorarak, AKP’nin kuruluş döneminde Erdoğan’ın FETÖ’ye uzak iken neden sonrasında bu grupla işbirliği yaptığını da sorguladı. Akşener, “Aradan ne zaman geçti, ne oldu, kim ya da kimler Sayın Erdoğan'ı o masaya o grupla, bugün 'terör örgütü' diye tanımladığımız o örgütle masaya oturdu. Hem eğitimi hem yargıyı hem orduyu hem polisi bu örgüte teslim ettiren irade Sayın Erdoğan'a nedir? Bu iki sorunun, yani o mutedil konuşmayla bugün gelinen noktadaki çelişki ve bizatihi bildiğim o partinin kurucusu olmak üzere yola çıkıp, bunun üzerinde her türlü konuşmanın yapıldığı bir süreçte biliyorum ki Sayın Erdoğan en çok alkışlandığı dönemde bile o gruba karşıydı, uzaktı. Aynı şeyden bahsediyorum, kim oturttu kardeşim seni, kimler oturttu o masaya?” diye konuştu.

AKP’nin İstanbul’daki seçimi Türkiye’nin sonu belli olmayan bir problemi haline getirdiğini kaydeden Akşener, özetle, “Acaba Türkiye’nin S-400’ler gibi sorunları varken acaba yine dış politikada Türkiye’nin itibarını ve çıkarlarını koruyacak bir tavrı koyamadığınız için mi milletimizin gözünü buradan ayırıyorsunuz? Ekonomi berbatken, kriz derinleşirken ekonomiyi düzeltmek yerine, İstanbul sorunu yaratarak ekonomideki gidişatı örtmek mi istiyorsunuz? Bu işi beceremiyorsanız biz Millet İttifakı’ndaki siyasi partilerin genel başkanları olarak size ekonomi konusunda yol göstermeye, yardımcı olmaya hazırız” dedi.

Bu arada Akşener’in, AKP’ye Binali Yıldırım’ı yeniden TBMM Başkanlığı’na aday gösterme çağrısı yapması da dikkat çekti. Akşener, “Sayın Erdoğan hemen Mustafa Şentop Beyefendi’yi istifa ettirin. Meclis Başkanlığı’na Sayın Binali Yıldırım Beyefendi’yi aday gösterin, İYİ Parti olarak kendisine oy vereceğiz” açıklaması yaptı.

HDP: "Anayasal bir kurum olan YSK hukuksuzluk girdabından kurtulmalı"

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ise, parti genel merkezinde Hukuk Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran ve Seçim İşleri Komisyonu Sözcüsü Ali Ürküt ile birlikte YSK’ya yönelik eleştiri ve çağrılarda bulundu.

Temelli, “10 gün sonunda halen Türkiye seçim sonuçlarını tartışıyor. Bunun arkasında da YSK’nın basiretsizliği vardır. YSK’nın bizzat kendi içtihatlarına uymama, kendi yasalarını tanımama, anayasayı ihlal gibi tablolarla Türkiye toplumu karşılaşmaktadır. Çok ciddi bir sorunla, bir krizle karşı karşıyayız. Bu, bugüne kadar yaşadığımız yargı krizini çok daha ileri bir aşamaya taşımaktadır. YSK anayasal bir kurumdur. YSK kararlarına itiraz edecek bir üst merci yoktur. Bu denli önemli bir kurumdur. Seçimin adaleti ve güvenliği konusunda buna yetkili olan bir kurum, adaletli olarak ve bağımsızlık çerçevesinde hareket etmesi gereken bir kurum Türkiye’nin beklentilerine cevap vermemektedir, vicdanen ciddi bir rahatsızlık söz konusudur. Açık bir hukuksuzluk haliyle, çoklu bir hukuksuzluk hali ile karşı karşıyayız. YSK ivedi bir şekilde, acil olarak yasalara uygun hareket etmeli ve toplumun beklediği, vicdanları rahatlatacak kararları bir an önce almalıdır. YSK’nın içinde bulunduğu bu hukuksuzluk girdabından bir an önce çıkmasını istiyoruz. Bu sadece seçim sonuçlarının teyit edilmesi meselesi değildir. Yüksek mahkemeler demokrasi insan haklarını korumakla mükelleftir. Buna aykırı bir adım atmaktan vazgeçme konusunda uyarıyoruz” dedi.

YSK’yı itirazları değerlendirme sürecinde iktidar lehine karar verdiğini kaydeden Temelli, muhalefetten itirazlara kısmi olumlu yanıt verilirken de HDP’nin hiçbir itirazına hukuken verilmesi gerekli “kabul” kararı verilmediğini belirtti. Temelli, “Hiçbir itirazımız kabul görmemiştir. Bütün partilerin belli oranlarda itirazları kabul görürken, AKP’nin neredeyse yüzde 90 itirazı kabul görürken, sandıklar defalarca sayılırken; HDP’nin bir tek itirazı bile kabul görmemiştir. Oysa ilkesel olarak seçim sonuçlarına olan itiraza eşit ve adil bir tepkiyi, çözümü YSK var edebilseydi bugün belki de birçok tartışmanın önüne geçilebilecekti. Geçersiz oylar adaylar arasındaki farktan çoksa geçersiz oylar yeniden sayılabilirdi. Ama tam tersine iktidarın talimatıyla hareket edildiği gerçeği ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

Your browser doesn’t support HTML5

HDP: 'YSK Hukuksuzluk Girdabından Kurtulmalı'

Temelli, HDP’nin açıkça kazanmış olduğu belli olan Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye başkanlıkları için halen HDP’li isimlere mazbata verilmediğini vurgulayarak, “Buradan bir kez daha uyarıyoruz, bir an önce sonuçları kesinleşmiş her yerde tüm seçilmişlerin mazbataları verilmeli” dedi.

Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen bazı HDP’li başkanlar için Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kapsamında ihraç oldukları gerekçesiyle mazbata verilmediğini de söyleyen Temelli, özetle, “Anayasa’nın 67’inci maddesi ve 76’ncı maddesinde adaylık kriterleri gereğince YSK üzerine düşeni yapmalıdır. Bu denli açıklık varken, açık kısıtlılık söz konusu değilken YSK’nın bu anlayışla hareket etmesini anlamakta güçlük çekiyoruz. 2972 sayılı Mahalli İdareler Kanunu’nun 9’uncu maddesi de aynı açıklıktadır. Dolayısıyla YSK’nın hangi yasalara uyması gerektiği çok açıktır. Adaylığın bu denli net belirtildiği bir dönemde şimdi kalkıp bu adaylara mazbatalarının verilmemesi seçmenin iradesinin de yok sayılmasıdır. Sadece seçilenler değil, seçmenlerin de iradesi yok sayılmaktadır. Bunlar bütün çıplaklığıyla ortadayken YSK tüm bunlara kulaklarını kapatmış gibi görünüyor” diye konuştu.

Temelli, İstanbul konusunda ise, “Ben kazanamadım o yüzden seçimler yeniden yapılsın demek toplumun vicdanına aykırıdır, seçmene da haksızlıktır. İstanbul seçim sonuçlarını konuşmaya devam ediyoruz. 14 bin oy ciddi bir farktır. Ama Malazgirt’te 3 oy fark vardır, itirazımız kabul edilmemiştir. Böyle sayabileceğimiz 10’un üzerinde kazandığımız ilçede seçim kurullarının ve YSK’nin taraflı davranması sonucu oylar sayılmamıştır. AKP-MHP bloğunun bu anlayıştan bir an önce vazgeçmesini bekliyoruz” ifadesini kullandı.

SP: "YSK’nın üzerinde ciddi psikiolojik baskı var"

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da, “Bazı itirazlarımız seçim kurulları tarafından reddedildi. Yüksek Seçim Kuruluna kadar taşıdık. Şimdi elimizde bulunan bazı itirazlarımız var. Ben bunları tek tek saymayı doğru bulmuyorum çünkü neticelenmedi. Haklı olduğumuz kanaatindeyiz, hukuki delillerimizle birlikte seçim kurullarına gidiyoruz. Ümit ediyoruz ki biz buralarda istediğimiz neticeyi alırız. Şunu da görüyoruz YSK kurumları üzerinde illerde ve ilçeler de zaten var ama şimdi YSK üzerinde ciddi bir psikolojik baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Bütün bu çabalara rağmen hakimlerimizin adil kararlar vereceğini düşünüyorum” dedi.

Karamollaoğlu, basın toplantısında, İstanbul seçimi için sandık kurulları ve seçmen listeleriyle ilgili usulsüzlük iddiasına tepki göstererek, “Bundan sonra yapılacak incelemeler seçimi etkilemez, bitmiştir. Sandık seçim listeleri ilan edilmiştir ve kesinleşmiştir” görüşünü aktardı. AKP’nin Ankara ve İstanbul’u kaybetmeyi hazmedemediğini de söyleyen Karamollaoğlu, YSK’nın seçimleri yenileme kararı vermeyeceğini düşündüğünü de söyledi.

Karamollaoğlu, basın toplantısı sonrasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ağırladı. Kılıçdaroğlu, 31 Mart günü iki Saadet Partili hayatını kaybettiği için Karamollaoğlu’nu ziyaret ettiğini kaydetti.