Mülteci Krizinde Viyana Durağı

Avusturya’nın Macaristan’la sınırının 50 kilometre güneyinde Macarca ve İngilizce “Sınır Kapalı” yazıları göze çarpıyor (Fotoğraf: Heather Murdock)

Avusturya’nın Macaristan’la sınırının 50 kilometre güneyinde Macarca ve İngilizce “Sınır Kapalı” yazıları göze çarpıyor. Avusturya’ya varmaya çalışan araçlar Slovakya’ya yönlendiriliyor. Amerika’nın Sesi muhabiri Heather Murdock, beraber seyahat ettiği mültecilerin durumunu gözlemledi.

Grup, trenle bu kapalı sınıra doğru yolculuk yaptı. Grup ya Avusturya’ya geçiş yapacaktı, ya da geceyi tren istasyonunda geçirecekti. Sınır köyüne varan tren Budapeşte’ye dönerken, polis mültecilerin sınırı yürüyerek geçişini düzenlemeye çalışıyordu.

Cezaevi mahkumlarını andıran 100 kişilik bekleyenlere üç gönüllü tarafından muz, su ve atıştıracak bir şeyler dağıtıldı.

Bize buraya yeni vardıklarını belirten gönüllülerden biri, polis kendilerini kovuncaya kadar burada kalacaklarını, sonra da yardım için başka bir noktaya gideceklerini söyledi.

Viyana'dan Almanya'ya gidecek trenlere bilet almak için bekleşen mülteciler. Tren biletleri 130 dolar.

Viyana

Bir süredir yolculuğunu takip ettiğim 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Münif bana, yolculuğun zor olduğunu, 30 kişilik vagonlara 70 kişiyi sığdırdıklarını söyledi.

Buna karşın kimseden yol parası alınmamıştı. Münif, Suriye’den Lübnan’a, oradan da Türkiye, Yunanistan, Makedonya ve Sırbistan’a geçmenin masrafını cebinden karşılayan genç, Macaristan-Avusturya seyahatine para vermemekten dolayı mutluydu.

Münif, pazartesi günü 5 arkadaşıyla beraber Viyana’ya vardı. Ailelerini arkada bırakan, yaşamlarını riske atan ve yolculuklarında parklarda ve sokaklarda yatan bu gençler Viyana’da derin bir nefes alabilmiş.

Münif, ilk kez bir ülkede tutuklanacağını, saldırıya uğrayacağını, sınır dışı edileceğini ya da bir mülteci kampına kapatılacağını hissetmediğini söylüyor.

Münif, Viyana’da büyük bir kısmı mültecilerle dolu kalabalık tren istasyonunda geçirdiği ilk gününü tamamladığında Viyana hakkında ne düşündüğünü tekrar sordum. Genelde Arapça konuşan Münif İngilizce olarak “Çok, çok iyi” diyerek cevap verdi.

Your browser doesn’t support HTML5

Syrian, Afghan refugees dance outside Vienna, Austria train station, Sept. 15, 2015.

Biletlere Hücum

Ancak Münif ve arkadaşlarının iş ve güvenlik bulacaklarını düşündükleri Almanya’ya seyahat için hala biletleri yoktu.

Ağırlıklı olarak Suriyeli ve Afgan göçmenlerle dolup taşan tren istasyonunda gönüllüler yiyecek ve giysi dağıtıyor, bu kişilere yardımcı oluyordu. Mültecilere ücretsiz yemek veren stantlardan birinin üzerinde “Ağlamayı Bırakın, Kızartmaya Bakın” yazıyordu. Standı kuranlar istasyondan bekleyenlere kızarmış patates dağıtıyordu.

Çevirmenler hangi dili konuştuklarını yeleklerine taktıkları yazılarla ilan ediyordu. Çoğu, Arapça, Farsça ya da Kürtçe konuşuyordu.

Polis kontrolunun yoğun olduğu yek yer saatlerce sıra beklenilen bilet gişesiydi.

Bu altı gencin hepsi Suriye’den kaçmış. Suriye’de hangi silahlı grubu desteklerseniz destekleyin, bir diğerinin sizi öldürmeye hazır olduğunu söylüyorlar.

Mudar’ın kardeşi Viyana sokaklarında birkaç Afgan göçmenle dans ediyordu. Genç durduğunda “Suriye’deki polisler buradakiler gibi olsaydı, savaş hiç çıkmazdı” dedi.

Beklemeyi sürdüren mülteciler garın koridorlarında uyuyorlardı. Polis ise, bilet alamayan birçok kişiyi istasyondan dışarı, büyük olasılıkla devletin sağladığı yatakhanelere yönlendirdi. Bazı mülteciler Avusturya’nın ücretsiz yatakhanelerinde kalmaya çekingen yaklaştı. (Fotoğraf: Heather Murdock)

İstasyondan Çıkmak mı Kalmak mı?

Öğlen saatlerinde beklemeyi sürdüren mülteciler garın koridorlarında uyuyorlardı. Polis ise, bilet alamayan birçok kişiyi istasyondan dışarı, büyük olasılıkla devletin sağladığı yatakhanelere yönlendirdi. Bazı mülteciler Avusturya’nın ücretsiz yatakhanelerinde kalmaya çekingen yaklaştı.

Yatakhanelerin banyolu ve temiz olduğunu söyleyen Mudar’ın kardeşi mültecilerin kamplardan çekindiğini belirtti.

Macaristan’daki mülteci kamplarının son derece kötü şartlara sahip olduğu ve hapishaneye benzediği sözü mültecilerin arasında yaygın. Tren istasyonundaki insanlar Avusturya’daki şartlardan şikayet etmese de bazıları bu kadar yolu bir kampta çürümek için gelmediklerini söylüyor.

Buradaki mülteciler Berlin’e giden trenin güzergahından da çekiniyor. Tren, Berlin yönünde Çek kentlerinde duruyor ve mülteciler bu ülkeyi son derece tehlikeli buluyor. Beş arkadaştan Ahmet, bilete çatık kaşlarla bakarken erkek kardeşinin Çek Cumhuriyeti’nde hapiste olduğunu söylüyor.

Grup üyeleri yerleşmek istedikleri “iyi” ülkeleri tartışıyor. Bunlar arasında Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç ve Belçika var. Rüyalarına ulaşmaya yaklaşmışa benziyorlar.

Ahmet, “Ne olacağını bilinceye kadar bu trene binemeyiz, riskine değmez” diyor.