İzmir’de Halkların Köprüsü Derneği tarafından düzenlenen Uluslararası Mülteci Film Festivali üçüncü kez perde açtı.
İlki 2019 yılında gerçekleştirilen etkinlik bu yıl 6 Şubat’taki deprem felaketi nedeniyle Nisan ayı içerisinde yapılamayarak bu tarihe ertelendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Fransız Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü ve Gazete Duvar’ın desteği ile hayata geçirilen festival, mülteci düşmanlığına ve nefret söylemine karşı dayanışmayı büyütmeyi amaçlıyor.
3-8 Ekim günleri arasındaki festivalde dünyanın dört bir yanından mülteci hikayelerinin anlatıldığı 25 değişik ülkede çekilmiş 43 film gösterimi, film ekipleriyle söyleşiler, fotoğraf ve resim sergisi etkinliği İzmirlilerle buluşacak.
Your browser doesn’t support HTML5
“Mültecilerle dayanışmanın yolu beyaz perdeden geçiyor”
Festival 8 Ekim’de farklı dillerde şarkılar seslendirilen Halkların Korosu ve “Bajar” grubunun konseriyle sona erecek.
Festivalin odağı Ukrayna’nın işgalinin ardından yaşanan göç
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan festivalin koordinatörü Ufuk Tambaş, festivalin bu yıl Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Ukrayna’dan başlayan göçe odaklandığını söyledi.
Tambaş, “Bu sene odağımızda Rusya’nın işgalinden sonra Ukrayna’da başlayan çok büyük nüfus hareketleri var. Hem ülke içinde 8-9 milyon insan ülkenin batısındaki savaş ve çatışma olmayan yerlere doğru göç etti hem de yaklaşık 7-8 milyon insan da ülke dışına göç etti. Oradan gelen filmlere özel bir gösterim seçkisi yaptık” dedi.
İzmir’de Halkların Köprüsü Derneği tarafından düzenlenen Uluslararası Mülteci Film Festivali üçüncü kez perde açtı.
“Birisinin hikayesini bilmediğinizde birtakım toplumsal önyargılara çok kolay teslim olabiliyorsunuz”
Festivalin filmler yoluyla mülteciler hakkında önyargıları kırmaya çalıştığını amaçladığını söyleyen Tambaş, “Filmler aslında insanların hikayelerini anlatırken onlar hakkında birtakım önyargılara sahip insanların empati kurmasını kolaylaştıran sanat eserleri. Çünkü birisinin hikayesini bilmediğinizde birtakım toplumsal önyargılara çok kolay teslim olabiliyorsunuz. Ama hikayelere şahit olduğunuzda bunları aşmak daha kolay oluyor. Bence bütün göç olgularında aynı şey geçerli, Türkiye’den Almanya’ya göç eden insanlar, Türkler de bunları yaşadı. Ya da iç göç ile İstanbul’a, İzmir’e, Ankara’ya göç edenler de yaşadı. Aynı yerden gelen insanlar gittikleri yerde bir getto kurduklarında, bir tür kapalılık oluşturduğunda aslında gittikleri yerdeki kültür de onlara kapanıyor. Kültür melezleşip evrimleşeceğine, orada o kapalı kültürler birbirlerine karşı önyargıları büyütüp daha büyük sorunlara doğru götürüyorlar. Bu anlamda İzmir’de de böyle bir sorun olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Üç yılda festivalin amaçladığı başarıya ulaşmakta henüz yolun başında olduğunu belirten Tambaş, “Biz genelde çok olumlu tepkiler alıyoruz. Özellikle yönetmenlerin de katıldığı gösterimlerde izleyiciler çok olumlu geri dönüşler yapıyor. Bir filmi izledikten sonra kendisinin bakış açısının değiştiğini özel sohbetlerde ya da o söyleşilerde çok duyuyoruz, bu bizi mutlu ediyor” dedi.
Tambaş, gösterimlerde LGBTİ ve mültecilik deneyimlerinin birleşmesiyle ilgili yapımlara yer verdiklerine de değindi.
İzmir’de Halkların Köprüsü Derneği tarafından düzenlenen Uluslararası Mülteci Film Festivali 8 Ekim'de sona erecek.