Müslim İade Edilir mi?

Türkiye, hakkında kırmızı bülten çıkarılmasının ardından Prag’da gözaltına alınan PYD lideri Salih Müslim’in Türkiye’ye iadesi için girişimlerini sürdürüyor.

“Salih Müslim Türkiye’ye iade edilir mi?” sorusunu Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Yargıtay Cumhuriyet eski savcısı Avukat Dr. Mehmet Ruşen Gültekin “sürecin hukuki ve siyasi olmak üzere iki boyutlu” olduğunu söyledi.

Gültekin, Müslim hakkındaki yakalama kararı ve kırmızı bültenin 13 Mart 2016’da Ankara-Güvenpark’ta gerçekleşen terör saldırısı nedeniyle çıkarıldığını hatırlatarak, “Terör örgütü PKK-KCK’nın Suriye uzantısı silahlı terör elebaşı, KCK yürütme kurulu üyesi Salih Müslim hakkında Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından devletin birliğini bozmak, nitelikli kasten adam öldürmek, mala ve kamu malına zarar verme, tehlikeli maddeleri nakletmek suçlarından dava açıldı ve yakalama emri çıkarıldı. İnterpol aracılığıyla kırmızı bülten yayınlanmasının ardından da Prag’da ele geçirildi” dedi.

“Türkiye’nin Salih Müslim’in iadesinin sağlanması için girişimlerini sürdüreceğini” vurgulayan Gültekin, “Türkiye, hakkında hukuki deliller olduğu için hakkında yakalama emri çıkarılan Salih Müslim’in iadesini şiddetle talep edecektir” diye konuştu.

Suriye’de hala devam eden vekalet savaşında PYD ve YPG bazı ülkelere göre terör örgütü sayılmadığı gibi yerel müttefikler arasında da yer alıyor. “Bununla birlikte Türkiye’de “yargının bağımsız olmadığı” yönündeki iddialar Salih Müslim’in iadesini etkiler mi?” sorusuna karşılık “yargı bağımsızlığının önemine vurgu yapan“ Gültekin şunları söyledi;

“Bir ülkenin yargısının bağımsız olması gerek ancak bu da yetmez. Yargının bağımsız olduğunun görünmesi de gerek. Türkiye’de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda olduğu gibi son dönemde gerçekleşen çeşitli düzenlemeler Avrupa’da ve dünyada Türkiye’deki yargının bağımsız olmadığı ile ilgili iddiaları güçlendirdi. Yargı bağımsızlığını yitirdiğinde hem ulusal hem de uluslararası anlamda sıkıntılar yaşanır. Ancak eski yargıç olarak şunu söyleyebilirim; Deniz Yücel davasında olduğu gibi zaman zaman istisnalar olsa da yargıçlar önlerindeki delillere göre karar vermeye çalışıyorlar. Türkiye’nin Müslim hakkında hazırladığı iddianame tamamen hukuki, Çek Mahkemesi de dosyaya göre karar verecek.”

Ancak sürecin siyasi boyutunun da önemli olduğuna dikkat çeken Gültekin, “Türkiye Afrin’de bir operasyon yapıyor ve diyor ki, ‘PYD, PKK’nın Suriye uzantısı. Bunlar benim için terörist. Türkiye’de terör eylemi yapıyorlar, terörü destekliyorlar. Türkiye’nin birliğini bozuyorlar. Bununla ilgili birçok done var.’ Gerek Adalet Bakanlığı gerekse Dışişleri Bakanlığı bu doneleri muhataplarına sunuyor” dedi.

Bazı ülkelerle Türkiye’nin fikir ayrılığı PYD ve YPG’ye bakış açıları ile sınırlı değil. Türkiye’nin tezlerinin aksine çeşitli Avrupa ülkelerinde siyasi figür olarak değerlendirilen Müslim lobi faaliyetleri de yürütüyor.

Bu durumda, “Salih Müslim’in siyasi bir figür olarak tanımlanması ve iade edilmemesi mümkün mü?” sorusu ortaya çıkıyor.

Gültekin, Türkiye’nin iade talebi çerçevesinde “siyasi suçlulara ilişkin uluslararası kanunlara da atıf yapıldığını” söyledi.

Gültekin, “BM’nin Terörün Önlenmesine dair Sözleşmesi şiddete başvuranların, şiddete başvurararak hak aramaya çalışanların siyasi bir figür olarak kabul edilmemeleri gerektiğini söylüyor. Türkiye de bunun altını çizerek ve ‘Salih Müslim şiddet yaratıyor ve şiddet yaratan bir örgütün elebaşısı’ vurgusu yapıyor.Yine İnterpol’ün 3. maddesine gore siyasi suçlular iade edilemez. Türkiye, Müslim’in siyasi figür ve siyasi suçlu olmadığını söylüyor” dedi.

Türkiye tarafından hazırlanan iddianameye rağmen sürecin siyasi boyutunun da olduğuna dikkat çeken Gültekin şunları söyledi; “Ancak iş yargı kararı ile bitmiyor. Yargı kararından sonra siyasi makamlar ön plana çıkıyor, onların da bir karar vermesi gerekecek. Türkiye’nin sınır ötesi bir operasyon yaptığı ve ulusal hassasiyetin en üst noktada olduğu böyle bir dönemde Salih Müslim’in iade edilmemesi Türkiye açısından çok ciddi bir koz olur. Avrupa açısından da dünyada terörün önlenmesi konusunun bu kadar gündemde olduğu bir dönemde çok kötü bir puan olur diye düşünüyorum.”