Suriye’ye yönelik askeri müdahale olasılığı her geçen gün artarken olası senaryoların odağında yer alan NATO’dan ilk tepki geldi. İttifak'ın muhtemel rolü konusundaki belirsizlik ise sürüyor
BRÜKSEL —
Suriye’ye yönelik askeri operasyon olasılıklarına her geçen gün bir yenisi eklenirken herhangi bir rol üstlenip üstlenmeyeceği, üstlenmesi halinde ne tür bir rol üstleneceği yoğun şekilde tartışılan NATO, son gelişmeleri masaya yatırdı.
Brüksel’de bir araya gelen NATO üyesi ülkelerin daimi temsilcileri özellikle Suriye’deki kimyasal saldırı konusunu ele alırken ülke genelindeki gelişmelerin genel bir değerlendirmesini yaptılar. Toplantı sonrasında NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen tarafından yapılan açıklamada bir yandan kimyasal saldırı mümkün olan en güçlü dille kınanırken diğer yandan da Birleşmiş Milletler tarafından bu konuda yürütülen soruşturmaya tam destek verildi.
Açıklamadaki önemli unsurlardan birini de kimyasal silahların Suriye rejimi tarafından kullanıldığına yönelik bilgilere yapılan atıf oluşturdu. Kimyasal silah kullanımının uluslararası hukukun açık ihlali olduğunun altını çizen Rasmussen, bu gelişmeyi, “kabul edilemez ve cevapsız kalamaz” sözleriyle değerlendirdi.
NATO’nun kimyasal silah kullanımını uluslararası barış ve güvenlik açısından tehdit olarak gördüğü de Rasmussen’in vurguları arasında yer aldı. Durumu yakından izlemeye devam edip değerlendirmelerini sürdürecek olan NATO, Suriye’nin komşusu konumundaki üyesi Türkiye’ye yönelik desteğinin devam edeceğinin de altını net şekilde çizdi.
Sıcak konulardaki geleneksel NATO söylemi ve caydırıcılık çabası bu açıklamada da net şekilde hissedilirken diplomatik kaynaklar İttifak büyükelçilerinin olası bir askeri operasyon halinde alınabilecek olası roller konusuna değinmediklerinin altını net şekilde çiziyorlar.
Birleşmiş Milletler görevlendirmesiyle Libya’da bayrak gösteren NATO’da Suriye konusunda ciddi bir isteksizlik hakim. Üye ülkeler arasında henüz bu konuda bir konsensüsten bahsetmek için oldukça erken. Bazı ülkelerin kimyasal silah kullanımıyla ilgili tüm detaylara hakim olmak istediği ve kanıtları görmeden askeri opsiyona aktif yeşil ışık yakmayacakları bir sır değil.
Suriye’deki olayların başından bu yana, “Öyle ya da böyle rol almaya niyetimiz yok” tezini işleyen NATO için işler kimyasal silah kullanılmasıyla daha karmaşık bir hal aldı.
Üye ülkelerin konuya yönelik farklı yaklaşımları nedeniyle gelinen aşamada NATO’nun rolünün siyasi açıklamalarla yetinmenin ötesine geçmesinin oldukça zor olduğu görülüyor. Üye ülkeler arasındaki görüşlerin farklılaşmasının önemli nedenleri arasında ise sınırlı başlayan bir operasyonun çapı genişlemiş bir askeri müdahaleye dönüşme ve çevre ülkeleri de etkileyecek ciddi olumsuzluklar yaratma riski bulunması yer alıyor.
Önümüzdeki günlerde mevcut havanın bir şekilde değişmesi ve özellikle ABD, Türkiye, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin bastırarak mutlaka NATO rolü talep edip müttefiklerini ikna etmeleri durumunda ise aktif/pasif destek denkleminin devreye sokulması olasılıklar arasında yer alıyor.
Brüksel’de bir araya gelen NATO üyesi ülkelerin daimi temsilcileri özellikle Suriye’deki kimyasal saldırı konusunu ele alırken ülke genelindeki gelişmelerin genel bir değerlendirmesini yaptılar. Toplantı sonrasında NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen tarafından yapılan açıklamada bir yandan kimyasal saldırı mümkün olan en güçlü dille kınanırken diğer yandan da Birleşmiş Milletler tarafından bu konuda yürütülen soruşturmaya tam destek verildi.
Açıklamadaki önemli unsurlardan birini de kimyasal silahların Suriye rejimi tarafından kullanıldığına yönelik bilgilere yapılan atıf oluşturdu. Kimyasal silah kullanımının uluslararası hukukun açık ihlali olduğunun altını çizen Rasmussen, bu gelişmeyi, “kabul edilemez ve cevapsız kalamaz” sözleriyle değerlendirdi.
NATO’nun kimyasal silah kullanımını uluslararası barış ve güvenlik açısından tehdit olarak gördüğü de Rasmussen’in vurguları arasında yer aldı. Durumu yakından izlemeye devam edip değerlendirmelerini sürdürecek olan NATO, Suriye’nin komşusu konumundaki üyesi Türkiye’ye yönelik desteğinin devam edeceğinin de altını net şekilde çizdi.
Sıcak konulardaki geleneksel NATO söylemi ve caydırıcılık çabası bu açıklamada da net şekilde hissedilirken diplomatik kaynaklar İttifak büyükelçilerinin olası bir askeri operasyon halinde alınabilecek olası roller konusuna değinmediklerinin altını net şekilde çiziyorlar.
Birleşmiş Milletler görevlendirmesiyle Libya’da bayrak gösteren NATO’da Suriye konusunda ciddi bir isteksizlik hakim. Üye ülkeler arasında henüz bu konuda bir konsensüsten bahsetmek için oldukça erken. Bazı ülkelerin kimyasal silah kullanımıyla ilgili tüm detaylara hakim olmak istediği ve kanıtları görmeden askeri opsiyona aktif yeşil ışık yakmayacakları bir sır değil.
Suriye’deki olayların başından bu yana, “Öyle ya da böyle rol almaya niyetimiz yok” tezini işleyen NATO için işler kimyasal silah kullanılmasıyla daha karmaşık bir hal aldı.
Üye ülkelerin konuya yönelik farklı yaklaşımları nedeniyle gelinen aşamada NATO’nun rolünün siyasi açıklamalarla yetinmenin ötesine geçmesinin oldukça zor olduğu görülüyor. Üye ülkeler arasındaki görüşlerin farklılaşmasının önemli nedenleri arasında ise sınırlı başlayan bir operasyonun çapı genişlemiş bir askeri müdahaleye dönüşme ve çevre ülkeleri de etkileyecek ciddi olumsuzluklar yaratma riski bulunması yer alıyor.
Önümüzdeki günlerde mevcut havanın bir şekilde değişmesi ve özellikle ABD, Türkiye, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin bastırarak mutlaka NATO rolü talep edip müttefiklerini ikna etmeleri durumunda ise aktif/pasif destek denkleminin devreye sokulması olasılıklar arasında yer alıyor.