ABD’nin evsahipliğindeki NATO (Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü) Liderler Zirvesi sonucunda 2026 yılında Türkiye’de toplantı yapılması kararıyla birlikte Ankara’nın müttefiklik ilişkisini nasıl yürüttüğü tartışılıyor.
Geçtiğimiz hafta NATO’nun 75’inci yılındaki en üst düzey toplantısının ardından Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyelik talebini dile getirmesi dikkat çekti. Erdoğan, ABD’ye eleştirileriyle birlikte Ukrayna ile Rusya arasında Türkiye’nin dengeli tutumunu sürdüreceği mesajını verdi.
Bu arada NATO Zirvesi’nde 32 ülke lideri onayıyla açıklanan sonuç bildirgesinde, Ukrayna’ya askeri yardım sözüyle birlikte Karadeniz’deki savaş nedeniyle Türkiye’deki boğazlarla ilgili 1936 yılında imzalanan Montrö Sözleşmesi’ne atıf yapıldı.
Your browser doesn’t support HTML5
VOA Türkçe’nin görüş aldığı uzmanlar, Erdoğan’ın Şanghay Beşlisi’yle ilgili açıklamalarının NATO içinde Türkiye’nin konumuna zarar verdiğine işaret ederek, NATO ile Türkiye’nin ilişkisini her iki taraf için de halen “ihtiyaç” olarak yorumladı. Uzmanlar, Erdoğan’ın sözlerinin Türkiye’nin müttefiklik ilişkisine dair soru işaretleri yaratabileceğini belirterek Ankara’nın tarihsel ve stratejik olarak da NATO’yla ittifak ilişkisi içinde olması gerektiğini söyledi.
Emekli Tuğgeneral Ali Er, Türkiye’nin NATO’yla ittifak ilişkisine ait açıklamaları ve hamleleri not ediliyor olsa da Ankara’dan vazgeçilemeyeceği görüşünde.
İYİ Parti Uluslararası İlişkiler Başkanı (Genel Başkan Yardımcısı), Emekli Büyükelçi Ahmet Kamil Erozan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO’ya alternatif ittifaklara üyelikten söz etmesini “Gerçekçi değil, Türkiye’ye katkısı yok” sözleriyle değerlendirdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, Emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu ise, NATO Bildirgesi’nde Montrö Sözleşmesi’nin uygulanmasıyla ilgili titizlik talebi olduğunu söyledi. Bağcıoğlu, Türkiye’nin halen terörle mücadeleyle ilgili NATO’dan beklentisine tam anlamıyla yanıt alamadığını da kaydetti.
“NATO hedefini Rusya ve Çin olarak açıklarken, Erdoğan'ın Şanghay ısrarı not edilmekte”
Geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde Brüksel’deki NATO karargahında görev alan Emekli Tuğgeneral Ali Er, Washington’daki sonuç bildirgesiyle Erdoğan’ın açıklamasında ciddi görüş ayrılığı bulunduğu tespitini yaptı.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Er, Şanghay Beşlisi’yle ilgili açıklamaları bakımından Türkiye’nin NATO üyeliğindeki tarihsel ve stratejik duruşuyla Cumhurbaşkanı’nın kişisel hedefleri arasında uyuşmazlık olduğunu savundu.
İlgili Haberler Erdoğan: “İsrail’in NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir”Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alımıyla birlikte uygulanan savunma sanayi yaptırımlarıyla F-35 askeri uçak programı dışında bırakılmasını anımsatan Er, NATO üyeleri ve ABD gözüyle Türkiye’nin adeta dersini almamış gibi görülebileceğini söyledi.
NATO’nun Ukrayna’daki savaş gerekçesiyle sadece Rusya’yı değil açıkça Çin’i hedef aldığını kaydeden Er, “Cumhurbaşkanı’nın Washington’a gitmeden Şanghay Beşlisi toplantısına katılması başlı başına NATO üyesi bir ülkeyle ilgili, NATO üyesi diğer ülkeler açısından kabul edilebilir ya da rahatça olumlu karşılanabilecek bir davranış değil. Cumhurbaşkanı’nın katıldığı Washington Zirvesi’nde çok net şekilde Çin hedef alınırken ve bu bildirge altında imzası varken, orada halen Şanghay Beşlisi’nde kendine yer arayışı ise Saray ve Dışişleri Bakanlığı’nın dünyayı algılama konusunda diğer Avrupa ülkelerinden ve Batı’dan çok daha farklı bir düzlemde konuya baktıklarını gösteriyor. Çünkü Şanghay Beşlisi’nde görünüşte sosyo-ekonomik işbirliği de var ama aynı zamanda asıl hedefi savunma örgütlenmesi. Sonuç olarak siz aynı anda iki ayrı savunma örgütünde üye olamazsınız. Böyle bir lüks yok” dedi.
NATO’nun ve özellikle ABD’nin Pasifik Okyanusu bölgesinde ittifak işbirliğini geliştirmeye çalıştığını söyleyen Er, Şanghay Beşlisi’nin ise o bölgedeki karşı rakip olduğunu anlattı.
Er, “Cumhurbaşkanı’nın Şanghay Beşlisi’nde ne aradığını Türkiye’nin tartışması gerekiyor. Şanghay Beşlisi şimdilik Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakmıyor gibi. Ama ilerine Şanghay Beşlisi, Türkiye’nin üyeliğini NATO içerisindeki dayanışmayı sarsma aracı olarak görebilir ve NATO ülkeleri tarafından Türkiye’nin içlerindeki bir Truva atı görülmesini kolaylaştırmak isteyebilir. Ama Türkiye’ye üyelik teklifi yapılırsa bunun tek şartı vardır: Türkiye’nin NATO’dan ayrılması. Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugüne biz Avrupa’nın bir parçayız. Dolayısıyla böyle radikal bir sırt çevirmeye hazırlanıyorsa ve bunun taşları döşeniyorsa da Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendi dünyası ve kendi stratejik hedefleri doğrusunda çok da yanlış bir adım değil. Ancak Türkiye’nin bunu stratejik açıdan tartışması gerekiyor. Oysa bu şimdilik kenara atıldı” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanı’nın NATO ile Şanghay ikilemindeki söylemi gerçekçi değil”
NATO Zirvesi kapsamındaki gelişmeleri VOA Türkçe’ye yorumlayan Emekli Büyükelçi Ahmet Kamil Erozan, “Hiçbir ülke mevcut konjonktürde NATO dışına çıkmayı düşünemez bile” diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şanghay Beşlisi’ne üyelik açıklamasını Türkiye açısından gerçekçi bulmadığını söyledi.
Aynı zamanda İYİ Parti GİK üyesi olan Erozan, Avrupa Birliği’nin ordu girişimi hayata geçmediği sürece Avrupa’nın ABD’yle birlikte NATO ittifakını korumaya çalışacağını anlattı. Erozan, o zaman İngiltere’nin de tutumuna bakmak gerekeceğini ve belki Avrupa Ordusu oluşumu söz konusu olursa Türkiye’nin NATO dışında olmayı düşünebileceğini ancak aksini gerçekçi görmediğini kaydetti.
Erdoğan’ın Şanghay Beşlisi’yle ilgili açıklaması için “saçmalık” ifadesini kullanan Erozan, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in de NATO’yla eş zamanlı Türkiye’nin Şanghay Beşlisi’ne üye olamayacağı gerçeği itibariyle Erdoğan’ın açıklamasını ciddiye almadığını düşündüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “NATO içindeki çatlak ses” olarak görülmeye başlandığını kaydeden Erozan, “Türk kamuoyunda da Şanghay aşkı veyahut BRICS’in yüksek menfaatlerimize olacak katkısı konusunda en ufak bir hissiyat, algı veya bilgi olduğunu da düşünmüyorum” dedi.
Bağcıoğlu: “NATO Bildirgesinde Montrö’nün titizlikle uygulanması hatırlatıldı”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu ise, “Karadeniz ve Montrö Sözleşmesi ile ilgili olarak da ‘Karadeniz bölgesinde güvenlik, emniyet, istikrar ve seyrüsefer serbestisini korumayı amaçlayan müttefik bölgesel çabalara, uygun olduğu hallerde 1936 Montrö Sözleşmesi yoluyla da olmak üzere, devam eden desteğimizi bir kez daha teyit ederiz’ ifadesi yer aldı. Bu ifade; Montrö Sözleşmesi uygulamalarına titizlikle ve tavizsiz devam etmemiz gerekliliğini hatırlatıyor” tespitini paylaştı.
Emekli Tümamiral Bağcıoğlu, zirve sonuçlarıyla ilgili yazılı değerlendirmesinde, NATO’nun Afrika’ya ilgisini arttırdığını ve bunun Türkiye’yle işbirliğini gerekli kılabileceği görüşünü aktardı.
“NATO üyeleri içinde halen terörle mücadele zorunluluğu olan tek ülke Türkiye” diyen Bağcıoğlu, NATO’nun terörle mücadelede eylem planını kabul etmesini olumlu bulduğunu ancak özellikle ABD’yle yaşanan Suriye’nin kuzeyinde YPG varlığıyla ilgili anlaşmazlık açısından da NATO’nun YPG’yle ilgili karar vermesi gerektiğini ifade etti.