'Obama Esat Rejimine Tavrını Sertleştirebilir'

Your browser doesn’t support HTML5

Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Obama yönetiminin İran’la yürüttüğü nükleer görüşmeleri sonuçlandırır sonuçlandırmaz, Esat rejimine dönük sert politika izleme konusunda daha istekli davranabileceğini söyledi.

Suriye iç savaşında Türkiye’nin Esat rejimini hem kendi hem de Suriye halkının varlığına tehdit olarak gördüğüne, oysa Amerika’nın IŞİD’i tehdit olarak gördüğüne dikkati çeken James Jeffrey, iki tarafın da tutumlarında değişikliğe ihtiyaç olduğunu savundu.

Türk-Amerikan ilişkilerinin zaten birçok alanda geliştiğine dikkati çeken Jeffrey, verilmesi gereken bu ödünün sırf iki ülkenin ilişkilerini geliştirme amaçlı olmasına gerek olmadığının altını çizdi.

Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) tarafından düzenlenen Yıllık Türk-Amerikan Konferansı’nın 35’inci toplantılarına konuşmacı olarak katılan Jeffrey, “İran’la bir nükleer anlaşmaya varması durumunda Obama yönetimi Esat rejimine karşı sert tavır alma konusunda daha istekli davranabilir, yönetim içinde Suriye’ye daha sert tavır alma konularında sesini yükseltenlerin elleri güçlenebilir” diye konuştu.

Bununla birlikte Türkiye’nin de tehdit önceliklerini gözden geçirmesi gerektiğine işaret eden emekli Amerikalı büyükelçi, “Örneğin Türkiye bölgesinde İran’ın nüfuz kazanmasından kaygı duyuyorsa, bu durumda IŞİD’in de Irak içinde ve kısmen de Suriye’de İran’ın gücünü arttırmasına katkı yaptığını dikkate almalı” dedi.

“IŞİD kimse için iyi değil” diye konuşan James Jeffrey, Türkiye’nin bu örgütün rolünü dengelemede katkı yapabileceğini savundu.

Halen Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nde Ortadoğu uzmanı olarak görev yapan Jeffrey, Suriye politikasında ilerleme sağlanması için İran’la en azından bir ön anlaşmaya varılması umulan Mart ayı sonunun beklenmesi gerektiğini vurguladı.

Amerika’nın eski Ankara ve Bağdat büyükelçiliğini yapan James Jeffrey, bu arada Musul’a IŞİD’in kontrolundan kurtarmak için bu kente düzenlenmesi planlanan operasyona da değindi, bu işi tek başına Irak’ın yapamayacağının altını çizdi. Jeffrey aynı Tikrit’te İran’ın Irak kuvvetlerine destek verdiği gibi, Musul’da da Amerika’nın Irak kuvvetlerine yardımcı olacak lojistik desteği sağlaması gerektiğini söyledi, “Bizler olmazsak Irak kuvvetleri bunu tek başına yapmayacak” diye konuştu.

Musul’un Türkiye için de tarihi önemine ve hassas bir konu olduğuna dikkati çeken Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi, Atatürk’ün de zamanında Musul’u hassas bir bölge olarak gördüğünü hatırlattı.

Türkiye’nin de Musul’da çıkarları olduğunu söyleyen James Jeffrey, “Eğer bunu biz yapmazsak, İran yapar. Bu durumda da bölgedeki dehşet verici bir sorunu, başka bir dehşet verici sorunla değişmiş oluruz” dedi.

35’inci Türk Amerikan Konferansı toplantılarında konuşan Amerika’nın eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, Türk-Amerikan ilişkilerini “konuşması zor, karmaşık bir konu” olarak tanımladı. İki ülke arasındaki mevcut sorunların eskiye uzandığını kaydeden Jeffrey, bununla birlikte “Eğer bölgedeki sorunlara bakarsanız, Türkiye’nin Avrasya’daki en güçlü, en önemli ve siyasi olarak en istikrarlı ülkelerden biri olduğunu kabul edeceğiz. Türkiye kuzeyde Rusya’dan, güneyde Yemen’e uzanan bölge ülkelerinden daha güvenli bir yer” diye konuştu.

James Jeffrey’den sonra söz alan Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Merkezi Direktörü Gönül Tol, Türkiye’nin yakın bağlara sahip olduğu Iraklı Sünni aşiretlerle IŞİD’le mücadeleye katılmak için birlikte çalıştığını söyledi. Tol, İran’ın müdahalesinin artması durumunda Irak’ın yeni bir Lübnan olabileceği, ortaya çıkan durumun Hizbullah gibi yeni bir oluşum yaratabileceği uyarısında bulundu.

Aynı toplantıda konuşan Amerika Dışişleri Bakanı’nın, Avrupa, Avrasya, Güney Avrupa ve Doğu Akdeniz işlerinden sorumlu yardımcılarından Amanda Sloat da IŞİD’le mücadelenin yalnızca askeri yöntemlerle yürütülmemesi gerektiğini, bunun özellikle Irak’ta tüm mezhepleri kapsayan siyasi çözüm gerektirdiğini söyledi. Amanda Sloat, ayrıca IŞİD’le mücadelenin çok cepheden yürütüldüğünü, bir yandan yabancı savaşçıların örgüte katılmasının önüne geçilmesine çalışırken, IŞİD’in propaganda faaliyetlerinin gençleri etkilemesini önleme konularında Amerika’nın ortaklarıyla birlikte çalıştığını belirtti.