OECD, Türkiye için büyüme beklentisini düşürdü: Yüzde 3,2

OECD, Türkiye ekonomisinin bu yılki büyüme tahminini yüzde 0,2 oranında aşağı yönlü revize ederek, yüzde 3,2 olarak belirledi.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,2 oranında büyüyeceğini tahmin etti.

OECD, Türkiye ekonomisinin bu yılki büyüme tahminini yüzde 0,2 oranında aşağı yönlü revize ederek, yüzde 3,2 olarak belirledi.

Uluslararası örgüt, Türkiye’nin 2025 büyüme rakamını da yüzde 0,1 aşağı yönlü revize ederek, yüzde 3,1 olarak öngördü.

Küresel büyüme ile Türk ekonomisinin büyümesini aynı oranda belirleyen OECD, küresel ekonomide bu yıla ilişkin büyüme tahminini yüzde 0,1 yukarı yönlü revize ederek yüzde 3,2'ye yükseltti. Örgüt, küresel ekonominin 2025 yılında da 3,2 seviyesinde büyüyeceğini tahmin etti.

OECD, Eylül 2024 Geçici Ekonomik Görünüm ara raporunu, “Küresel ekonomi dönüm noktasında” başlığıyla yayınladı.

OECD’ye göre, küresel ekonomide Temmuz ve Ağustos ayları arasındaki yüksek frekanslı faaliyet göstergeleri, genel büyüme dinamiğinin devam ettiğine işaret ediyor.

OECD, İş dünyası anketlerinin, “hizmet sektörünün imalat sektörlerine göre daha canlı bir faaliyet gösterdiğini” ortaya koyduğunun altını çiziyor.

Tüketici güveni uzun vadeli eğilim seviyesine göre düşük kalsa da anket göstergeleri, Avrupa'da ve gelişmekte olan piyasa ekonomilerinde güvenin arttığını gösteriyor. Yirmiler Grubu (G20) ekonomilerinin çoğunda genel enflasyon rakamları ise bu yıl düşmeye devam etti. Ancak OECD’ye göre, önemli riskler ve belirsizlikler de devam ediyor.

Bu gelişmeler ışığında küresel ekonominin ve OECD ülkelerinin büyüme öngörülerini analiz eden OECD, küresel ekonomide bu yıla ilişkin büyüme tahminini yüzde 0,1 yukarıya çekerek yüzde 3,2'ye yükseltti.

İlgili Haberler Turizm sektörü 2024’te döviz kuruna takıldı: “Turist sayısında artış karlılığa yansımadı”

Enflasyon rakamları

Gelişmiş ülkelerde enflasyon rakamlarının COVID salgını öncesi seviyelere yaklaştığı belirtilen raporda, “Türkiye dahil gelişmekte olan ekonomilerde, gelişmiş ekonomilere göre enflasyon rakamlarının daha yüksek oranda seyredeceği” öngörüldü.

OECD'ye göre, Türkiye'de enflasyon bu yıl sonu ve 2025 boyunca gerilese de “çift haneli rakamlarda” kalmayı sürdürecek.

Bu kapsamda OECD, Türkiye'de enflasyonun net bir şekilde gerilemesini sağlamak için “sıkı parasal duruşun 2025'in belli bir dönemine kadar sürdürülmesi gerektiği” tavsiyesinde bulundu.

Enflasyon tarafında mal fiyatları gerilemesine rağmen birçok ülkede hizmet sektöründe maliyet ve fiyat baskıları, enflasyon üzerindeki etkisini sürdürüyor. Çoğu G20 ülkesinde 2025 sonuna kadar, enflasyonun merkez bankası hedeflerine dönmesi bekleniyor.

G20 ekonomilerinde enflasyonun, 2023'te yüzde 6,1'e ulaştıktan sonra 2024'te yüzde 5,4'e, ardından 2025'te yüzde 3,3'e gerilemesi bekleniyor. Bu grubun gelişmiş ekonomilerinde temel enflasyonun 2024'te yüzde 2,7'ye, 2025'te ise yüzde 2,1'e gerilemesi bekleniyor.

İlgili Haberler ABD Merkez Bankası faiz oranlarını 50 baz puan indirdi

Küresel ekonomide büyüme

OECD tahminlerine göre, ABD’de, gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) büyümesinin son zamanlarda gözlemlenen hızlı tempoya kıyasla daha da yavaşlaması, ancak para politikasının gevşetilmesinden faydalanmaya devam etmesi bekleniyor. ABD ekonomisinin 2024'te yüzde 2,6, 2025'te yüzde 1,6’ya gerileyeceği öngörülüyor.

Euro bölgesinde büyümenin 0,7 seviyesinde kalması bekleniyor. Reel gelirlerdeki toparlanma ve artan kredi kullanılabilirliği ile desteklenen faaliyetle birlikte, Euro bölgesi ortalamasının 2024'te yüzde 0,7, 2025'te ise yüzde 1,3'e yükseleceği tahmin ediliyor.

Çin'de zayıf tüketici talebini ve emlak sektöründe sürmekte olan büyük düzeltmeleri dengelemek için teşvik önlemlerinin yeterli olmaması nedeniyle, büyümenin 2024'te yüzde 4,9'a, 2025'te ise yüzde 4,5'e düşmesi bekleniyor.

OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann rapor analizinde, “Küresel ekonomi, düşen enflasyon ve güçlü ticaret büyümesi ortamında kritik bir dönemeçten dönmeye hazırlanıyor. Yüzde 3,2 düzeyindeki küresel büyümenin 2024'te ve 2025'te dirençli kalması bekleniyor. Enflasyondaki düşüş, faiz oranlarını gevşetmek için manevra alanı sağlıyor, ancak enflasyon merkez bankası hedefleri seviyesine dönene kadar ihtiyatlı bir para politikasının sürdürülmesi gerekiyor. Kamu harcamalarının verimliliğini arttırarak, finansmanı fırsatları ve büyüme beklentilerini daha iyi teşvik eden alanlara yönlendirerek ve vergi gelirlerini optimize ederek mali alanı yeniden tesis etmek için kararlı önlemlere ihtiyaç var. Orta vadeli büyüme beklentilerini iyileştirmek için, örneğin hizmet sektörleri ve ağ endüstrilerindeki düzenleyici engellerin azaltılması yoluyla rekabeti artırabilecek önlemler de dahil olmak üzere yapısal reformların hızının artırılması gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

İlgili Haberler Biden’dan FED faiz kararına destek: "Enflasyonun düştüğüne dair önemli bir işaret"

Ekonomileri bekleyen jeopolitik riskler

Olumlu gelişmelerin yanı sıra, küresel ekonomiyi bekleyen risklere de yer verilen raporda, “Sıkı para politikasının talep üzerindeki etkisi beklenenden daha büyük olabilir ve beklenen istikrarlı dezenflasyon yolundan sapmalar, finansal piyasalarda bozulmalara neden olabilir” uyarısı yapıldı.

Özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş ve Ortadoğu'daki çatışmaların gelişmesiyle bağlantılı jeopolitik ve ticari gerilimlerin sürmesinin; enflasyonun bir kez daha yukarı yönlü hareketlenmesi ve küresel aktivite üzerinde baskı oluşturma riski taşıdığı vurgulandı.

Tersine gelişme olursa, “reel ücretlerdeki artışın, tüketici güvenini ve harcamaları beklenenden daha fazla arttırabileceği ve küresel petrol fiyatlarındaki daha fazla düşüşün enflasyondaki düşüşü hızlandırabileceği” tahminleri de sıralandı.

Raporda, enflasyon hafifledikçe ve işgücü piyasalarındaki gerilimler azalmaya devam ettikçe temel faiz oranlarındaki düşüşlerin devam edebileceği, ancak “bu kesintilerin zamanlaması ve kapsamının mevcut verilere göre uyarlanması ve enflasyonist baskıların sürdürülebilir bir şekilde kontrol altına alınmasını sağlamak için dikkatle değerlendirilmesi gerekeceği” uyarısı da yer aldı.

Kamu borç oranlarının yüksek seviyesi göz önüne alındığında, gelecekteki şoklara tepki vermek ve özellikle demografik yaşlanma ve dijital ve iklim dönüşümüne yatırım yapma ihtiyacıyla bağlantılı harcamalar üzerindeki gelecekteki gerilimlerle başa çıkmak için “bütçe manevra alanını yeniden oluşturmanın” da önemine işaret edildi.

İlgili Haberler Yıllık enflasyonda düşüş fiyatlara yansıyor mu?