KUDÜS —
İsrail’in bu yıl da en büyük kaygısı İran’ın tartışmalı nükleer programıydı. Birçok İsrailli Tahran hükümetinin askeri amaçlı olduğunu düşündükleri nükleer programından vazgeçmeyeceğine inanıyor. Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Ensitüsü uzmanı Efraim Kam da bu görüşte: “İranlılar ekonomik kriz yaşasa da, herhalde bu kadar para ve çabayı projeye bir anda son vermek için yatırmamıştır. Manevra yapmaya çalışıyorlar, kaz gelecek yerden tavuk esirgemiyorlar. Fırsatını bulduklarında nükleer programa devam edecekler.”
İsrailli liderler Suriye’deki iç savaşı da yakından izliyor. Suriye hükümetin, müttefikleri İran ve Hizbullah’ın kaynaklarını bu iç savaşta tüketiyor olması, İsrail’i memnun ediyor. Ancak Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü’nden Eli Karmon’a göre İsrail, Suriye’deki durumu yakından izlemeye devam etmeli: “Bölge çok sayıda grup, cihatçı, selefi, savaş beyinin kontrolu altında. Ama yarın kimin eline geçeceğini bilemeyiz.”
Suriye’deki iç savaş, bölgede Sünni ve Şiiler arasındaki gerginliği de arttırdı. Efraim Kam, bunun İsrail’e yaradığını söylemekle birlikte, bölgede artan İslamcı savaşçıların kaygı yarattığı görüşünde: “Bizi kaygılandıran, çatışmalar azaldığında bu militanların dikkatlerini bize çevirmesi. Şimdi olmasa da bu ileride sorun oluşturabilir. Şimdilik küçük olaylar yaşanıyor, ama gelecekte sorunlar büyüyebilir.”
Mısır’daki askeri darbe de İsrail’in işine gelen bir unsur oldu. Mısır ordusu Sina yarımadasındaki terör faaliyetlerini zayıflattı, aynı şekilde Gazze’de yönetimdeki Hamas’ı da zayıflatmayı amaçlıyor.
Filistin yönetimiyle barış görüşmelerinin üç yıl aradan sonra canlandırılması tarafları umutlandırsa da gözlemciler fazla iyimser değil.
Eli Karmon, aşırı görüşlü kesimlerin iki tarafı da kısıtladığı görüşünde: “Filistinliler’e kısa vadede sembolik toprak kazanımları, daha fazla hareket özgürlüğü ve ekonomik teşvikler sağlayacak geçici bir anlaşmaya ihtiyacımız var. Bu sayede nihai bir anlaşmanın önü açılabilir.”
Filistin tarafı daha kötümser. Doğu Kudüs’te bulunan PASSIA araştırma enstitüsü uzmanlarından Hadi Abdülmehdi’ye göre Filistinliler, özellikle Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim inşaatlarının durdurulması gibi konularda İsrail’in ödün vereceğine inanmıyor: “Bizi her zaman özerkliğin daha altında bir statüde tutacaklar. Askeri olarak bizi İsrail yönetecek, Batılı güçler bizi kontrol edecek ve Filistinliler’e belediye işleri gibi daha küçük yetkiler verilecek.”
İsrailli liderler güvenlik garantisi karşılığında ödün vermeye hazır olduklarını söylüyor. Ancak son bir yıl içinde yaşanan olayların sıklığı göz önüne alınırsa, bu olasılığın gittikçe azaldığını söylemek yanlış olmaz.
İsrailli liderler Suriye’deki iç savaşı da yakından izliyor. Suriye hükümetin, müttefikleri İran ve Hizbullah’ın kaynaklarını bu iç savaşta tüketiyor olması, İsrail’i memnun ediyor. Ancak Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü’nden Eli Karmon’a göre İsrail, Suriye’deki durumu yakından izlemeye devam etmeli: “Bölge çok sayıda grup, cihatçı, selefi, savaş beyinin kontrolu altında. Ama yarın kimin eline geçeceğini bilemeyiz.”
Suriye’deki iç savaş, bölgede Sünni ve Şiiler arasındaki gerginliği de arttırdı. Efraim Kam, bunun İsrail’e yaradığını söylemekle birlikte, bölgede artan İslamcı savaşçıların kaygı yarattığı görüşünde: “Bizi kaygılandıran, çatışmalar azaldığında bu militanların dikkatlerini bize çevirmesi. Şimdi olmasa da bu ileride sorun oluşturabilir. Şimdilik küçük olaylar yaşanıyor, ama gelecekte sorunlar büyüyebilir.”
Mısır’daki askeri darbe de İsrail’in işine gelen bir unsur oldu. Mısır ordusu Sina yarımadasındaki terör faaliyetlerini zayıflattı, aynı şekilde Gazze’de yönetimdeki Hamas’ı da zayıflatmayı amaçlıyor.
Filistin yönetimiyle barış görüşmelerinin üç yıl aradan sonra canlandırılması tarafları umutlandırsa da gözlemciler fazla iyimser değil.
Eli Karmon, aşırı görüşlü kesimlerin iki tarafı da kısıtladığı görüşünde: “Filistinliler’e kısa vadede sembolik toprak kazanımları, daha fazla hareket özgürlüğü ve ekonomik teşvikler sağlayacak geçici bir anlaşmaya ihtiyacımız var. Bu sayede nihai bir anlaşmanın önü açılabilir.”
Filistin tarafı daha kötümser. Doğu Kudüs’te bulunan PASSIA araştırma enstitüsü uzmanlarından Hadi Abdülmehdi’ye göre Filistinliler, özellikle Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim inşaatlarının durdurulması gibi konularda İsrail’in ödün vereceğine inanmıyor: “Bizi her zaman özerkliğin daha altında bir statüde tutacaklar. Askeri olarak bizi İsrail yönetecek, Batılı güçler bizi kontrol edecek ve Filistinliler’e belediye işleri gibi daha küçük yetkiler verilecek.”
İsrailli liderler güvenlik garantisi karşılığında ödün vermeye hazır olduklarını söylüyor. Ancak son bir yıl içinde yaşanan olayların sıklığı göz önüne alınırsa, bu olasılığın gittikçe azaldığını söylemek yanlış olmaz.