Yılbaşından bu yana Ortadoğu demokrasi yanlısı hareketlerle kaynıyor. İki ülkede – Tunus’ta ve Mısır’da rejimler devrildi. Ancak benzer olaylar İran’a sıçramadı. İki yıl önceki ayaklanma bastırılmış gibi görünüyor. Washington’da uzmanlar demokrasi hareketinin neden İran’a yayılmadığını tartıştı.
Aylardır gözler, Tunus, Kahire, Manama, Sana ve Şam’da sokaklara dökülen protestocularda…
Ancak Tahran’da böyle sahneler görülmüyor. İki yıl önce hile karıştırıldığı iddia edilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından İranlılar sokaklara dökülmüştü. Geçtiğimiz aylarda da kısa süreli gösteriler yapılmıştı, ancak bunlar son buldu.
Geçenlerde Washington’da yapılan bir toplantıda bunun nedenleri sorgulandı. Woodrow Wilson merkezi uzmanı, İtalya’nın eski Tahran Büyükelçisi Roberto Toscano İran’da muhalefetin etki göstermesinin niye bu kadar zor olduğunu şöyle izah etti: “Kötü haber şu: birliğini koruyan bölünmemiş bir askeri güce karşı demokratik bir hareket hiçbir zaman başarıya ulaşamamıştır.”
İran ordusu, Devrim muhafızları, güvenlik birimleri ve Basıcı milisler tümüyle devletin kontrolünde.
George Mason Üniversitesi öğretim üyesi Shaul Bakhash, İran’ın iki tanınmış muhalefet lideri olan Mir Hüseyin Musavi ve Mehdi Kerrubi’nin ev hapsinde olduğunu hatırlattı. Bu liderler muhalefetle etkili bir şekilde temas kuramıyor. Buna ek olarak Bakhash’a göre hapis tehdidi birçok muhalefet yanlısı eylemciyi yıldırıyor: “Hapiste insanlara kötü muamele olayları - tecavüz dahil olmak üzere – çok ciddi bir tehdit oluşturuyor. ‘Muhalefet ederseniz başınıza bunlar gelir’ deniyor.”
İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana çok sayıda muhalefet üyesi tutuklandı, yargılandı ve hapsedildi. Ancak Büyükelçi Toscano, bu adımların korku yarattığı kadar rejimin zayıflığının bir işareti olarak da yorumluyor: “İyi haber şu: Sadece baskıyla bir rejimin devamlılığını sağlayamazsınız. Eğer rejim tüm desteğini kaybetmiş ve baskı yaparak varlığını sürdürüyorsa, geleceği karanlık demektir.”
Ancak RAND araştırma şirketi uzmanı Ali Rıza Nadir, baskının sonsuza kadar süremeyeceğini vurguluyor: “Bir kere, sistem konusunda yaygın bir hoşnutsuzluk var. İkinci olarak sistem kendi içinde bölünmüş durumda. Bu her gün artıyor. İslam Cumhuriyetinin sadece halk arasında değil, elitler arasında da meşruluğunu kaybettiğini düşünüyorum.”
Ancak Büyükelçi Toscano, çatlaklara rağmen Velayeti Fakih adlı Şii siyaset sisteminde yetkinin tümüyle dini liderde toplanması nedeniyle değişimin zor olduğunu belirtiyor: “Bu sistem hiçbir demokratik anlayışla bağdaşmıyor tabii… Tek umut, eğer dini lider bir şekilde gücünü kaybederse İran anayasasına göre dini liderin yerine bir konseyin atanması…”
Bugün İran hükümeti tamamıyla kontrol altında olduğunun görüntüsünü veriyor. Tahran’da sokakların sessiz olması da bunun kanıtı. Ancak, Nadir, yüzeyin altını da görmek gerekir diyor: “Bence gerçek tamamıyla farklı. Bence İran’da bugün tanıklık ettiğimiz, fırtınadan önceki sessizliktir.”