Dünyanın değişik ülkelerindeki Polonya konsolosluklarının rüşvet karşılığı Schengen vizesi verdiğinin ortaya çıkması, Polonya hükümetini sarsarken konu başta Almanya olmak üzere tüm Schengen bölgesinde skandal olarak tanımlanıyor.
Alman Bild gazetesi olayı, "Hayal bile edilemeyecek boyutlardaki bir vize skandalı" şeklinde nitelerken, Polonya Parlamentosundaki muhalefet lideri Donald Tusk, "Polonya'nın 21. yüzyıldaki en büyük skandalına tanığız" dedi.
"En az 250 bin kişiye vize verildi"
Polonya ve Alman medyasında çıkan haberlere göre, Hong Kong, Tayvan, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Suudi Arabistan, Singapur, Filipinler ve Katar'daki Polonya konsoloslukları üzerinden, 2021'den bu yana ortalama 5 bin dolar karşılığında en az 250 bin kişiye vize verildi.
Schengen ülkelerini kapsayan vizeyi alan göçmenlerin Polonya üzerinden ya da doğrudan öncelikli olmak üzere Almanya’ya ya da diğer Schengen ülkelerine geçtiği, binlerce vize sahibinin ise Schengen ülkeleri üzerinden Meksika'ya seyahat ettiği ve ardından ABD'ye giriş yaptığı belirlendi.
Vize skandalı Polonya Dışişleri Bakan Yardımcısı Piotr Wawrzyk'in aniden görevden alınması ve milletvekili adaylığının düşürülmesiyle ortaya çıktı. Medyanın olayın üzerine gitmesi sonrasında, ülkede Adalet ve Dışişleri Bakanlıklarından yapılan açıklamada, rüşvet karşılığı vize satıldığı doğrulandı ve soruşturma açıldığı duyuruldu. Soruşturma kapsamında vize verilmesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla 7 kişi hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Soruşturma sonucunda 3 kişi gözaltına alındı. Polonya'nın vize süreçlerine aracılık eden şirketlerle yapılan sözleşmelerin iptal edildiği duyurulurken, söz konusu sekiz konsolosluğun dışında ülkenin dünyadaki tüm konsolosluklarının denetime tabi tutulacağı bildirildi.
Almanya bir süredir, Polonya üzerinden ülkeye geçiş yapan Schengen vizeli kişilerin sayısında olağının dışında ve kuşku yaratacak boyutta artış saptandığını bildiriyordu.
Soruşturmanın merkezinde Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau ve yardımcısı Piotr Wawrzyk’in bulunduğu, olayın ortaya çıkması sonrasında görevinden alınan Wawrzyk’in intihara teşebbüs ettiği ve şu anda bir klinikte tedavi gördüğü de öğrenildi.
Söz konusu bakan yardımcısının, Bakan Rau’nun direktifi ile rüşvetli vize uygulamasını yönlendirdiği, ülkenin konsoloslukları ile irtibat kurarak, vize karşılığında para alınması ve kolaylıkla vize verilmesi talimatını verdiği de saptandı. İktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) üst yönetimi ve Başbakan Mateusz Morawiecki’nin de bu uygulamadan haberi olduğu tahmin ediliyor.
Vize skandalı Polonya’da 15 Ekim'de yapılacak seçimler öncesinde ortaya çıktı. Olayın en çarpıcı boyutlarından biri, PiS partisi ve özellikle Başbakan Morawiecki’nin göçmen ve sığınmacılar konusunda Avrupa Birliği’nde en sert söylemlerle tanınmaları.
Polonya hükümeti, örneğin iltica anlaşması konusunda diğer AB ülkeleri ile işbirliği yapmayı reddediyor, Polonya toprakları üzerinden AB'ye giren ve AB kurallarına göre ilk güvenli oldukları ülkeye, yani Polonya’ya geri dönmeleri gereken göçmenleri geri almayı reddediyor.
Bundan bir süre önce göçmen akışını durdurmak için Belarus sınırına bir duvar inşa edileceğini duyuran Morawiecki daha önce yaptığı açıklamalarda, AB ülkelerine sığınanları "haşarat" ve "veba" şeklinde tanımlamıştı.