WASHINGTON —
Amerika’nın yakından izlediği Ukrayna krizi ve Kırım’ın durumu, Washington’un bir numaralı dış politika başlığı. Peki yaptırımlar işe yarayacak mı? Rusya, Kırım’dan çekilir mi? Dahası Kırım Tatarları’nın durumu ne olacak? İşte bu soruların yanıtını Washington’daki Alman Marshall Fonu uzmanı emekli büyükelçi Temuri Yakobaşvili verdi. Gürcistan eski büyükelçisi Yakobaşvili’yle Mehtap Çolak Yılmaz konuştu.
Amerika, Ukrayna’nın Kırım yarımadasında Rusya’nın askeri varlığına son verilerek barışçı bir çözümle istikrara kavuşması için çabalıyor. Rusya’ya tepkisi sert ancak şimdilik koyduğu yaptırımların etkisi tartışılıyor. Temuri Yakobaşvili başkent Washington’daki Alman Marshall Fonu uzmanlarından...
Yakobaşvili, “Burada önemli olan sadece Amerika’nın yaptırımlarıyla ilerleme sağlanamayacağı. Avrupa Birliği ve Kanada’yı da kapsayan Batı güçlerinden oluşan çok daha konsantre bir çaba lazım. Yaptırımlar ancak o zaman etkili olur. Gerçekçi olmamız gerekiyor. Koordinasyonlu bir yaptırım çabası olmalı. Sadece kim olduğu belirsiz bir kaç kişiye vize yasağı getirerek olmaz. Miami’ye gidemeseler ne olur? Onlar da Fransa’ya giderler,“ şeklinde konuşuyor.
Gürcistan eski dışişleri bakanı ve Washington Büyükelçisi olan Temuri Yakobaşvili, bölgedeki dinamiklere hakim bir uzman. Yaptırımların daha kapsamlı ve caydırıcı olması gerektiğine dikkat çekiyor: “Tabii askeri yaptırımları da içeren küresel ve kapsamlı bir adım derken, askeri bir saldırıyı kastetmiyorum. Böyle bir adım sadece Rus ekonomisini ve halkını etkiler. Putin’in umurunda bile olmaz. Ama Putin döneminde milyarder olan ve Putin’e yakın bazı kişiler ve ailelerinin mal varlıklarına el konularak, Putin ve çevresine “bu yaptıklarınıza göz yumulamaz” mesajı verilebilir. Yoksa, Rus köylerindeki yaşlı teyzeler cezalandırılırsa, bu, Putin’in Batı’dan düşman yaratarak elini güçlendirmenin ötesine gitmez.”
Kırım’daki gerginlikten nasibini alan en büyük etnik topluluk, kuşkusuz Kırım Türkleri… Yakobaşvili’ye göre Kırımlı Türkler korkmakta haklı: " Kırım Tatarları’nın bugüne dek Ruslarla ilgili tecrübeleri hiç iyi olmadı. Çünkü Rus İmparatorluğu tarafından tecrit edildiler. Rusya tarafından sürgün edildiler. Rus yönetimi tarafından ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüler. Şimdi de, Ruslar burunlarının dibine kadar geldi. Ve tedirgin olmaları için her türlü neden mevcut. Kırım Tatarları Rusya Federasyonu içinde yaşayan diğer azınlıkların gördüğü muameleden haberdar. Çeçenler’in, İnguşlar’ın ve Rusya’daki Müslüman azınlığın nasıl muamele gördüğünü biliyorlar."
Ukrayna’da Kırım yarımadası yüzünden Kiev ile Moskova arasında derin kriz devam ederken, Kırımlı Tatar liderlerden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Türkiye’nin kendilerine “Problem çıkarsa Türkiye hemen devreye girer” güvencesi verdiğini açıklamıştı. Emekli Büyükelçi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun verdiği bu garantiyi şu sözlerle yorumluyor: "Bu diplomatic bir yaklaşım. Burada hayati tehlikeden bahsetmiyoruz çünkü. İnsanların karşı karşıya kalabileceği yaşam kalitesinden bahsediyoruz. Elbette burada hayat olacak, ama nasıl bir hayat olacak, soru bu? En temel insan haklarını koruyabilecekler mi? Şu anda hali hazırdaki her tür suçlama ve karalama kampanyalarına karşı korunacaklar mı? Rusya’da medya demeye dilimin varmadığı propaganda makinelerinde, Tatar nüfusu arasında aşırı İslamcı, El Kaide üyelerinin yer aldığı yönünde haberler yayınlanıyor. Bunlar tabii ki uydurma. Türkiye’nin yapabileceği en iyi şey, Avrupa Birliği, Amerika ve NATO ile hareket ederek, NATO’ya ait savaş gemilerinin İstanbul Boğazı’ndan geçişi konusunda bazı esneklik göstermek olabilir. Ayrıca insani yardım konusunda da yapabileceği çok şey var. Çünkü Kırım’daki durum, çok yakında siyasi krizden insani krize dönüşebilir."
Alman Marhall Fonu Avrasya uzmanı Temuri Yakobaşvili, bugün yaşanan krizin, Batılılar’ın Putin’i yeterince ciddiye almamasından kaynaklandığını savunuyor: “Şimdi Rusya’ya baktığınızda çok ilginç bir ülke. Çünkü lideri, Rusya Federasyonu’na inanmıyor. Putin, Rusya aşığı değil. Çok daha büyük bir ülkeye inanıyor. Buna ister yeni Sovyetler Birliği deyin, ister Liberal Avrasya İmparatorluğu, ya da başka isim kullanın. Ama burada sorun, Putin asla niyetini gizlemiyor. Hatta yüksek sesle dile getirip yapacağını önceden söylediği halde, kimse ciddiye almıyor. İşte bu yüzden Batı’da bir şaşkınlık görüyoruz. Çünkü eğer ciddiye alıyorsanız bu kişiyi, yapacakları karşısında önlem paketinizin elinizin altında olması gerekir.”
Amerika, Kırım’da Rusya’nın askeri varlığına son vermek için diplomatik baskıyı sürdüyor. Ancak şimdilik bir ilerleme sağlanamadı. Bölge uzmanı Yakobaşvili’nin “Peki bundan sonra ne olacak?” sorusunun yanıtı ise hayli umutsuz: "Rusların bir A bir de B planı vardır. A planı, Ukrayna’nın tamamını ele geçirmek, B planı da eğer ülkeyi ele geçiremezse, tıpkı Moldovya ve Gürcistan’da olduğu gibiş en azından yüzde 20’sini almak. Bundan sonra ne mi olur? Kazakistan’ın Rus nüfusun yoğun olduğu Kuzey bölgesi girer sıraya herhalde. Peki ya Rusya konuşulan diğer Baltık ülkeleri? Yani bu sonu olmayan bir hikaye. Dolayısıyla, Gürcistan macerasında olduğu gibi, eğer bir suçun cezası yeterince ve doğru dürüst verilmezse, Rusya’nın çok daha fazlasını yapma arzusu hep olacaktır.”
Amerika, Ukrayna’nın Kırım yarımadasında Rusya’nın askeri varlığına son verilerek barışçı bir çözümle istikrara kavuşması için çabalıyor. Rusya’ya tepkisi sert ancak şimdilik koyduğu yaptırımların etkisi tartışılıyor. Temuri Yakobaşvili başkent Washington’daki Alman Marshall Fonu uzmanlarından...
Yakobaşvili, “Burada önemli olan sadece Amerika’nın yaptırımlarıyla ilerleme sağlanamayacağı. Avrupa Birliği ve Kanada’yı da kapsayan Batı güçlerinden oluşan çok daha konsantre bir çaba lazım. Yaptırımlar ancak o zaman etkili olur. Gerçekçi olmamız gerekiyor. Koordinasyonlu bir yaptırım çabası olmalı. Sadece kim olduğu belirsiz bir kaç kişiye vize yasağı getirerek olmaz. Miami’ye gidemeseler ne olur? Onlar da Fransa’ya giderler,“ şeklinde konuşuyor.
Gürcistan eski dışişleri bakanı ve Washington Büyükelçisi olan Temuri Yakobaşvili, bölgedeki dinamiklere hakim bir uzman. Yaptırımların daha kapsamlı ve caydırıcı olması gerektiğine dikkat çekiyor: “Tabii askeri yaptırımları da içeren küresel ve kapsamlı bir adım derken, askeri bir saldırıyı kastetmiyorum. Böyle bir adım sadece Rus ekonomisini ve halkını etkiler. Putin’in umurunda bile olmaz. Ama Putin döneminde milyarder olan ve Putin’e yakın bazı kişiler ve ailelerinin mal varlıklarına el konularak, Putin ve çevresine “bu yaptıklarınıza göz yumulamaz” mesajı verilebilir. Yoksa, Rus köylerindeki yaşlı teyzeler cezalandırılırsa, bu, Putin’in Batı’dan düşman yaratarak elini güçlendirmenin ötesine gitmez.”
Kırım’daki gerginlikten nasibini alan en büyük etnik topluluk, kuşkusuz Kırım Türkleri… Yakobaşvili’ye göre Kırımlı Türkler korkmakta haklı: " Kırım Tatarları’nın bugüne dek Ruslarla ilgili tecrübeleri hiç iyi olmadı. Çünkü Rus İmparatorluğu tarafından tecrit edildiler. Rusya tarafından sürgün edildiler. Rus yönetimi tarafından ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüler. Şimdi de, Ruslar burunlarının dibine kadar geldi. Ve tedirgin olmaları için her türlü neden mevcut. Kırım Tatarları Rusya Federasyonu içinde yaşayan diğer azınlıkların gördüğü muameleden haberdar. Çeçenler’in, İnguşlar’ın ve Rusya’daki Müslüman azınlığın nasıl muamele gördüğünü biliyorlar."
Ukrayna’da Kırım yarımadası yüzünden Kiev ile Moskova arasında derin kriz devam ederken, Kırımlı Tatar liderlerden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Türkiye’nin kendilerine “Problem çıkarsa Türkiye hemen devreye girer” güvencesi verdiğini açıklamıştı. Emekli Büyükelçi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun verdiği bu garantiyi şu sözlerle yorumluyor: "Bu diplomatic bir yaklaşım. Burada hayati tehlikeden bahsetmiyoruz çünkü. İnsanların karşı karşıya kalabileceği yaşam kalitesinden bahsediyoruz. Elbette burada hayat olacak, ama nasıl bir hayat olacak, soru bu? En temel insan haklarını koruyabilecekler mi? Şu anda hali hazırdaki her tür suçlama ve karalama kampanyalarına karşı korunacaklar mı? Rusya’da medya demeye dilimin varmadığı propaganda makinelerinde, Tatar nüfusu arasında aşırı İslamcı, El Kaide üyelerinin yer aldığı yönünde haberler yayınlanıyor. Bunlar tabii ki uydurma. Türkiye’nin yapabileceği en iyi şey, Avrupa Birliği, Amerika ve NATO ile hareket ederek, NATO’ya ait savaş gemilerinin İstanbul Boğazı’ndan geçişi konusunda bazı esneklik göstermek olabilir. Ayrıca insani yardım konusunda da yapabileceği çok şey var. Çünkü Kırım’daki durum, çok yakında siyasi krizden insani krize dönüşebilir."
Alman Marhall Fonu Avrasya uzmanı Temuri Yakobaşvili, bugün yaşanan krizin, Batılılar’ın Putin’i yeterince ciddiye almamasından kaynaklandığını savunuyor: “Şimdi Rusya’ya baktığınızda çok ilginç bir ülke. Çünkü lideri, Rusya Federasyonu’na inanmıyor. Putin, Rusya aşığı değil. Çok daha büyük bir ülkeye inanıyor. Buna ister yeni Sovyetler Birliği deyin, ister Liberal Avrasya İmparatorluğu, ya da başka isim kullanın. Ama burada sorun, Putin asla niyetini gizlemiyor. Hatta yüksek sesle dile getirip yapacağını önceden söylediği halde, kimse ciddiye almıyor. İşte bu yüzden Batı’da bir şaşkınlık görüyoruz. Çünkü eğer ciddiye alıyorsanız bu kişiyi, yapacakları karşısında önlem paketinizin elinizin altında olması gerekir.”
Amerika, Kırım’da Rusya’nın askeri varlığına son vermek için diplomatik baskıyı sürdüyor. Ancak şimdilik bir ilerleme sağlanamadı. Bölge uzmanı Yakobaşvili’nin “Peki bundan sonra ne olacak?” sorusunun yanıtı ise hayli umutsuz: "Rusların bir A bir de B planı vardır. A planı, Ukrayna’nın tamamını ele geçirmek, B planı da eğer ülkeyi ele geçiremezse, tıpkı Moldovya ve Gürcistan’da olduğu gibiş en azından yüzde 20’sini almak. Bundan sonra ne mi olur? Kazakistan’ın Rus nüfusun yoğun olduğu Kuzey bölgesi girer sıraya herhalde. Peki ya Rusya konuşulan diğer Baltık ülkeleri? Yani bu sonu olmayan bir hikaye. Dolayısıyla, Gürcistan macerasında olduğu gibi, eğer bir suçun cezası yeterince ve doğru dürüst verilmezse, Rusya’nın çok daha fazlasını yapma arzusu hep olacaktır.”