Amerika’nın 40‘ıncı başkanı Ronald Reagan’ın yüzüncü doğum yıldönümü geçtiğimiz hafta kutlandı. “Büyük İletişimci” olarak tanınan Ronald Reagan, eski Sovyetler Birliği’yle Batı arasındaki gerginliği sona erdiren en önemli liderlerden biri. Reagan’ın siyasi kariyerinin başladığı California’da, eski başkanın yüzüncü doğum yıldönümü onuruna toplantılar düzenlendi.
Ronald Reagan California Valisi seçilmeden önce tanınmış bir Hollywood aktörüydü. 1980’de başkan seçilen Reagan uluslararası siyaset sahnesinin de önemli aktörlerinden biri oldu. California’daki Simi Vadisi’nda bulunan Reagan Başkanlık Kütüphanesi’nde akademisyen ve yazarlar eski başkanın önemini değerlendirirken halk da Reagan’ın geride bıraktığı mirası hatırlıyor.
Başkanların biyografilerini yazan Richard Reeves, Ronald Reagan’ın Sovyetler Birliği’ni iyi tanıdığını söylüyor. Reeves, ”Komünizmin ayakta kalamayacağı, korumacı politikaları bir kenara bırakma zamanının geldiği inancı Reagan başkan olmadan önce de Amerikan politikasının bir parçasıydı. Reagan komünizmle yüzleşti ve bu adım, hayal bile edemeyeceği kadar etkili oldu,” diye konuşuyor.
Ancak Reagan Yönetimi, silah ambargosu altındaki İran’a gizli silah satışı ve satıştan elde edilen gelirin Nikaragua’daki komünizm karşıtı gerillalara aktarılmasının ortaya çıkmasıyla patlak veren İran-Contra skandalıyla da büyük tartışma yarattı. Başkanlık uzmanı Michael Genovese, İran-Contra skandalının Reagan Yönetimi’nin kara lekesi olduğunu söylüyor. Genovese, ”Her başkanın iyi ve kötü politikaları olmuştur. Reagan Sovyetler Birliği’nin çöküşüne katkıda bulundu. Ekonomiyi ayağa kaldırdı. Amerika’da güneşi yeniden doğdurdu. Ancak Reagan döneminde büyük borç içine girdik. Reagan başkan olmadan önce dünyanın en çok kredi veren ülkesiydik. Reagan gittiğindeyse dünyanın en borçlu ülkesi haline gelmiştik ve o zamandan beri borçtan kurtulamadık,” diyor.
Kansas Üniversitesi’nden Profesör Robert Rowland, güçlü inançlara sahip olan Reagan’ın ilkeleri doğrultusunda hareket ettiğini söylüyor. Rowland’a göre Reagan aynı zamanda pragmatik bir başkandı. Taviz vermeye hazırdı. Koparabildiğini koparıp karşı tarafla işbirliği yapardı. Rowland, muhafazakar bir koalisyon oluşturan Reagan’ın günümüz muhafazakarlarıyla aynı fikirde olmayabileceği görüşünde. Uzman, ”Günümüz muhafazakarları Reagan’ı hükümet karşıtı olarak hatırlıyor. Bu doğru değil. Reagan hükümetin büyümesini engellese de hükümeti bertaraf etmedi, hükümette reform yapmak istedi,” diye konuşuyor.
Akademisyenler Reagan’ın en güçlü yanının liderlik görevini anlamak ve vizyonunu halka nasıl aktaracağını bilmek olduğunu söylüyor.