Rusya 15 Şubat'ta, katılımcıları arasından Suriyeli Kürtler ve PYD’nin de olacağı bir Kürt konferansına ev sahipliği yapıyor.
Suriye ile 900 kilometrelik sınır paylaşan Türkiye, PYD’yi PKK terör örgütünün uzantısı olarak görüyor ve PYD’nin kendi sınırlarından bağımsız bir Kürt devleti kurma peşinde olduğunu iddia ediyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye’de iç savaşın bitirilmesi için Kazakistan’da yapılan görüşmelerle ilgili bilgi vermek için, PYD heyetini geçen ayında Moskova’ya davet etmişti. Carnegie Enstitüsü’nün uzmanlarından Sinan Ülgen’e göre Ankara, Rusya’nın PYD’ye tamamen kanalize olduğunu düşünürse, Moskova ile ilişkiler olumsuz etkilenir.
Türkiye konu ile ilgili Rusya’yı henüz açıktan eleştirmiş değil. Bazı uzmanlar bunun nedeninin karşılıklılık ilkesi olabileceğini söylüyor. Zira Ankara Astana görüşmelerine PYD’nin katılmasını reddetmişti. Moskova, bunu kabul etmenin karşılığında PYD’nin Moskova’ya davet edilmesi şartını koşmuş olabilir.
Şubat başında da PYD, Moskova’da büro açtı. Bu da Ankara’nın endişelerini artıracak bir diğer hamle olarak değerlendiriyor. Kremlin ayrıca, Suriye’nin geleceğini adem-i merkeziyetçi bir yapıda görüyor ki Ankara buna da şiddetle karşı çıkıyor; böyle bir yapıda özerk bir Kürt devletinin kurulmasının, Türkiye’deki Kürtleri ayaklandırmasından endişe ediyor.
Kasım 2015’te Türkiye’nin bir Rus savaş uçağını düşürmesi sonrası kopma noktasına gelen ilişkiler, yakın zamanda yeniden toparlanmaya başlamıştı.
Ancak uzmanlar, bu çabaların altında yatan nedenleri gün geçtikçe daha fazla sorguluyor. Kadir Has Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel, karşılıklı yakınlaşmadan daha çok, Türkiye’nin girişimi ve Rusya’nın bunu kabul etmesinin yaşandığını, bunun da “eşitler arası” bir ilişki olmadığını savunuyor.
Türk siyasetçiler normal şartlarda, başka bir ülkenin PYD’ye destekler görünmesine bile tepki gösteriyor.
Rusya ve Türkiye, Suriye’de ateşkes için işbirliği yapıyor. Ankara bu sayede, bölgesel duruşunu güçlendirdiğini düşünüyor. Uzmanlar Ankara’nın Suriyeli muhalifler için hem destek hem de kaynak olmasına Moskova’nın değer verdiği görüşünde. Türkiye de Rusya ile derinleşen ilişkileri, Batı’ya karşı bir koz olarak görme eğiliminde.
Üstelik Moskova, Türkiye Büyükelçisi Andrey Karlov geçen Aralık’ta Ankara’da suikaste kurban gitmesine rağmen, bu yakınlaşmadan vazgeçmiş değil. Uzmanlar ise Moskova’nın doğru zamanı beklediğini düşünüyor.
Global Source Partners’ın Siyaset Danışmanı Atilla Yeşilada, Rusya’nın ne uçağının düşürülmesini ne de başkentin göbeğinde öldürülen büyükelçisini unutacağını söylüyor. Yeşilada’ya göre Moskova, Ortadoğu’daki ihtiraslarının panzehrinin Türkiye olduğunun farkına varıyor.
Moskova, Karlov suikastı ile ilgili kendi müfettişlerini Türkiye’ye gönderdi. Katilin Fethullah Gülen ile bağlantılı olduğu açıklamasına ise şüpheyle yaklaşılıyor.
Ankara merkezli 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Haldun Solmaztürk, Rusya’nın Türkiye’nin yaşadığı zorlukların farkında olduğunu söylüyor. Ankara’nın önceliği iç meseleler ve Moskova Türkiye’ye güvenmiyor.
Rusya’nın hava saldırısında üç Türk askerinin ölmesi sonrası, Ankara-Moskova hattında beklenen gerilim yaşanmadı. Ankara Suriye’nin El Bab kasabasında IŞİD’e karşı sürdürülen mücadelede, olayı dost ateşi olarak kabul etti.
Türkiye’de hükümet yanlısı basın kuruluşları da, eleştiriden uzak durarak olayı büyütmedi.
Ankara halen Moskova’ya jest yapmayı sürdürüyor.
Uzmanlar, Rusya’nın Suriyeli Kürtler’e yaklaşımının Ankara ile Moskova arasında eşit bir ilişki olmadığını gösterdiğini ve Türkiye’nin peş peşe yanlış adımlar atıyor olabileceğini belirtiyor.
Soli Özel, Ankara’nın Rusya ile ABD’yi birbirlerine karşı kullanmayı beceremediğini savunuyor ve soruyor: “Bunun nedeni yetersizliklerinden mi? Yoksa Türkiye’yi vazgeçilmez ve manevralarının sınırsız olduğu fikrine fazla mı alıştılar?”
İşte tüm soru işaretleri arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek ay Rusya’yı ziyaret etmesi planlanıyor. O tarihe kadar ikili ilişkilerde bir kriz yaşanır mı, onu zaman gösterecek.