Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Ankara'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile beklenen görüşmesini gerçekleştirdi. Görüşme sonrasında iki bakan ortak bir basın toplantısıyla görüşmenin içeriğine dair soruları yanıtladı. Türkiye’nin terör tehdidi gerekçesiyle Suriye’nin kuzeyine yönelik yeni sınır bir ötesi operasyon hazırlığına karşı “İdlib’teki terör tehdidi” konusunda yapılan mutabakatı gündeme getirdi ve Ankara’nın hassasiyetini anlamakla yetindiğini söyledi.
Lavrov, Suriye konusunda sadece Çavuşoğlu’na soru yöneltilmesine karşı, Çavuşoğlu'nun açıklamasının ardından “Kime sormuştunuz, yanılmıyorsam ben de bu vesileyle soruyu yanıtlamalıyım” diyerek yorumunu paylaştı.
Lavrov, “Anayasa Komisyonu’nun sekizinci tur görüşmeleri oldu. Nur-Sultan’da da gelecek hafta görüşmeler olacak. Son dönemde Suriye’nin kuzeyinden ülkemize yönelik terör saldırılarında sistematik artış da mevcut. Bu son gelişmeler ve Türkiye’nin meşru güvenlik önlemlerine ilişkin değerlendirmelerinizi alabilir miyiz? Barış Pınarı Harekatı sonrasında bir mutabakat metni (Rusya ile) imzalanmıştı, ikili görüşmenizde bu konu gündeme geldi mi?” şeklindeki soruyu iki boyutlu yanıtladı.
Türkiye'nin askeri operasyon hazırlığına karşılık, İdlib mutabakatına dikkat çeken Lavrov, sınır bölgesinde ABD’nin PYD-YPG ile yürüttüğü ilişkisiyi de eleştirdi, Rusya’nın Ukrayna’ya aynı gerekçeyle askeri harekat yaptığı görüşünü dile getirdi. Lavrov, “Liderlerimizin görüşmelerinde defaten Suriye meselesi görüşüldü. Evet, 2019’da ayrıca İdlib silahsızlanma bölgesinde mutabakat zaptı imzaladık, terör örgütleri kaynaklı terör tehdidini ortadan kaldırmak için de bir belge imzaladık. Bu belgelerde (her iki mutabakat zaptını kast ediyor) yazan tüm hedefleri, tüm maddeleri paylaşıyoruz. Türk dostlarımızın sınırlarında oluşan tehditler ile ilgili hassasiyetlerini dikkate alıyoruz. ABD gayri meşru olmak üzere oradaki bir takım örgütleri besliyor. Biz buradaki hassasiyetlerinizi anlıyoruz. Rusya ile de aynı aktörler, aynı faaliyetlerde bulunuyorlardı, çok iyi biliyorsunuz, bu tehditler bizim sınırlarımıza da dayanmıştı” dedi.
Sergey Lavrov, Suriye’de kalıcı barışı sağlamak amacıyla Cenevre’deki görüşmelere ilişkin Çavuşoğlu’nun eleştirisine karşılık ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararlarını gündeme getirdi. Lavrov, “Anayasa Komisyonu çalışmaları yavaş gitse de hükümet ve muhalefet temsilcisi heyetler daha yapıcı olabilirdi. Ama ABD ve Batılı partnerlerimiz, ‘Esat rejimi Suriye’yi yönetirken biz herhangi bir şekilde uyguladığımız kısıtlamaları kaldırmayacağız’ ifadesini kullandı. Suriye’de sosyo-ekonomik sorunlar artıyor, uluslararası toplum bu sorunları çözmek yerine tam tersine oradaki şartları daha da zorlaştırıyor. Halbuki Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, toprak bütünlüğünü sağlamaları gerekiyor, BM'nin bu konuda kararları var. Bir yıl önce orada sosyal yapı ve altyapı oluşturulmalıydı ama bu konuda adım atılmıyor. Uluslararası toplum bu konuda etkin olmalı ve BM’de bunun sponsorluğunu yürüten kuruluşlar da daha faal olmalı. Amerikalılar ‘Sezar kanunu’ diye bir şey kabul etti Suriye’de. Ülkeyi bu kısıtlamalarla boğuyorlar. İnsani yardım konusunda bile doğru düzgün yardım yapamıyoruz Suriye’ye” diye konuştu.
Çavuşoğlu: “Hem ABD hem de Rusya’nın bize taahhütleri var”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’ın katıldığı Cenevre’deki görüşmelere ilişkin “Anayasa Komisyonu’nun sekinci turunda sonuç çıkmadı, rejimden kaynaklı. Astana sürecine katılmaya devam edeceğiz. Bu siyasi süreçten bahsettiğimizde aslında bunları Astana süreci sayesinde konuşuyoruz, BM’ye destek vermiş oluyoruz. Siyasi çözüm istemeyen bir rejim var. Rusya ve İran’ın rejim üzerindeki etkisini kullanmasında fayda var, diye düşünüyoruz. Bunu Rusya Federasyonu’nun yapmadığı için söylemiyorum ama arttırılması bağlamında söylüyorum. Tek yol siyasi çözümdür. Yani muhalefetle, ılımlı muhalefetle; teröristlerden bahsetmiyoruz, rejimin oturup ülkenin geleceğiyle ilgili bir mutabakata varması tek çözüm yoludur. Bu süreci destekleyeceğimizi, Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğünü destekleyeceğimizi söylüyoruz. Hem Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden hem de bize yönelik saldırılarını arttıran terör örgütlerinin de bu ülkeden temizlenmesi gerekiyor” dedi.
Çavuşoğlu, ABD ve Batılı ülkeleri işaret ederek, devamında “Suriyeli Kürtlerle PKK/YPG’yi bir tutmamak lazım. Bu terör örgütleri ABD Başkanı başta olmak üzere bazı ülkelerce açıkça destekleniyor. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıkmamızın arkasında başka neden yok. Bunlardan dolayı karşı çıkıyoruz, bunları da kendilerine yazılı şekilde ilettik. Bizim endişelerimiz var. ABD’yle Ekim ayında (2019) ortak açıklamamız var, hemen beş gün sonrasında Soçi’de mutabakat zaptı imzaladık, Sergey Lavrov ile birlikte bunu kamuoyuyla paylaştık. Teröristleri bu bölgeden temizlemek konusunda hem Rusya ve hem de ABD’nin de bize yönelik taahhütleri var. Bu taahhütlerin yerine gelmesini beklemek bizim en doğal hakkımızdır. Bu terör örgütlerinin bize yönelik saldırılarına müsamaha göstermemiz de mümkün değil” diye konuştu.
Türkiye ile ABD arasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeyinde PYD-YPG’yi hedef aldığı Barış Pınarı Herakatı sürdüğü sırada 17 Ekim 2019’da Ankara Mutabakatı imzalamıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile o dönemki ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in görüşmesinin ardından Çavuşoğlu ile o dönemki ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun katılımıyla 13 maddelik mutabakat metni ortaya çıkmıştı.
Sonrasında 22 Ekim 2019’da Erdoğan, Soçi’de Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile biraraya geldi. Burada 10 maddelik Soçi Mutakabatı imzalandı. Bu mutabakata göre, Barış Pınarı Harekat sahasından Rusya’ya bağlı güçler ile Şam rejimi askeri unsurlarının uzaklaşması kararlaştırıldı.