Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Rusya’nın, Suriye’deki ateşkes kararına rağmen Türkiye’nin ateş açmaya devam ettiği ve sınırını tümüyle kapattığı yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi ve “Ruslar tarafından işlenen insanlık suçlarını örtmeye dönük bir çabaların ürünüdür” dedi.
Rusya cephesinden dün Türkiye’ye yönelik peş peşe suçlamalar yöneltildi. İlk önce Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Cenevre’de dün düzenlenen insan hakları toplantısında Türkiye’yi hedef alarak, “Teröristlerin dışarıdan beslenmesini önlemek gerekiyor. Bunun için Suriye'nin Türkiye'yle olan sınırının kapatılması gerek. Zira sınırdan militanlara silah gönderiliyor, bu bazen insani yardım konvoylarıyla yapılıyor” diye konuştu. Ardından Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tümgeneral İgor Konaşenkov da dünkü açıklamasında, Türk topraklarından Suriye’deki Kinsaba kasabasına sekiz top atışı yapıldığını iddia etti. Bu sırada ateşkes çerçevesinde kasabada 33 yabancı gazeteciden oluşan heyet tarafından inceleme yapıldığını kaydeden Rus sözcü Konaşenkov, Türk topraklarından açılan ateş nedeniyle Çinli, Bulgar, Rus ve Kanadalı olmak üzere 4 gazetecinin yaralandığını öne sürdü.
Rusya’nın suçlamalarına Türk Dışişleri Sözcüsü Bilgiç, bugün bakanlıktaki basın toplantısında yanıt verdi:
“Türkiye ateşkesin başlamasından itibaren DEAŞ hedefleri dışında hiçbir hedefe atışta bulunmamıştır. Bugün 6 hedefe 41 atış yapılmıştır” diyen Bilgiç, Türkiye’nin Suriye politikasında en kısa sürede ateşkes içerisinde siyasi geçiş sağlanması temel hedefinde değişiklik olmadığını belirtti. Suriye’de ateşkes ortamı sağlanmamasının gerçek bir kaos ve tehdit yarattığını vurgulayan Bilgiç, 27 Şubat günü ateşkes sürecinde çatışmaların durduğunu, ancak ikinci gün yani 28 Şubat’ta Rusya ve Beşar Esad rejimi tarafından ılımlı muhalefete ateş açıldığını dile getirdi. Rusya’nın misket bombası, Suriye rejimininse varil bombasıyla saldırılar yaptığını söyleyen Bilgiç, 29 Şubat’ta Cenevre’de yapılan toplantıyla bunun ele alındığını da aktardı. Suriye’nin geleceğine ilişkin 9 Mart’ta yeniden müzakerelere başlanmasının beklendiğini anımsatan Bilgiç, Rusya ve rejim eliyle bombalamaların devam etmesi halinde müzakerelerin önüne engeller çıkabileceğine işaret etti.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un ifadelerini de değerlendiren Bilgiç, “Suriye’ye sınırımızdan yardım konvoyu içerisinde silah gönderildiği iddiası oldu. Biz bunun maksatlı bir iddia olduğunu ve ciddiye alınmayacağını düşünüyoruz. Ruslar tarafından işlenen insanlık suçlarını örtmeye dönük bir çabaların ürünüdür. Ayrıca Rus Savunma Bakanlığı’nın da bir başka iddiası oldu. Ancak Türkiye’den gazetecilere yönelik herhangi bir top atışı vuku bulmamıştır. Bu iddiadaki yer Kinsiba kasabası olarak adlandırılıyor. Türkiye bu yeri hedef almamaktadır. Oysa Rusların ılımlı muhalefeti hedef aldığını biliyoruz. Okulları ve hastaneleri vuran maalesef Rusya’dır” dedi.
“DEAŞ dışındaki mevzilere bombalama yapılmadı”
Bu arada Bilgiç’e, Rusya’nın, Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’ya Türkiye’yi şikayet edeceği yönünde sorular da soruldu.
Mistura’ya şikayet iddiasını duymadığını kaydeden Bilgiç, “Türkiye’nin angajman kuralları bellidir. Türkiye çatışmaların durdurulması çerçevesinde DEAŞ mevzileri dışında herhangi bir bombalama yapmamıştır. Ama bunu Dışişleri Bakanımız da söylemiştir, Türkiye gerekli gördüğü takdirde her türlü tedbiri alabilir” diye konuştu.
Türkiye’nin gelecekte Cenevre’deki müzakereler çerçevesinde Esad rejimiyle masaya oturup oturmayacağı yönündeki soru üzerine ise, Bilgiç’in, “400 bin kişinin katili rejim ile bir araya gelmek ne kadar doğru olur? Suriye rejimi eli kanlı bir rejimdir. Sadece ölenler değil evini kaybetmiş insanlar var, eğitimden yoksun çocuklar var, anne ve babalarını kaybetmiş çocuklar var. Suriye’de esas olan Esad’ın iktidarı bırakmasıdır” sözleriyle dikkat çekti.
“Ege’de 24 bin göçmeni engelledi”
Dışişleri Sözcüsü Bilgiç, Avrupa ve özellikle Yunanistan medyasında, Türkiye’nin NATO güçlerince Ege’de görev yapılmasını kabul etmediği ve karasuları için izin vermediği yönündeki iddiaları ise reddetti.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında 8 Şubat’ta bir görüşme gerçekleştiğini anımsatan Bilgiç, o görüşmede düzensiz göç ile ilgili 10 maddelik kararlardan birisinin NATO’ya gözlemleme ve keşif izni verilmesi olduğunu söyledi. Bunun ardından 10 - 11 Şubat tarihlerindeki NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda karar alındığını kaydeden Bilgiç, “Türkiye’nin kendi önerisine karşı çıktığını söylemek ne tutarlı ne mantıklıdır. Türkiye’nin bunu engellediğine yönelik iddialardır, saçma, hayal ürünüdür” dedi.
Avrupa Birliği ile ilişkilerde düzensiz göçün önemli bir konu olduğunu kaydeden Bilgiç, 7 Mart’ta Brüksel’de gerçekleşecek Türkiye – AB Zirvesi’nde bunun ele alınacağını da belirtti.
Türkiye’nin düzensiz göç konusunda gerekli tüm tedbirleri aldığını söyleyen Bilgiç, Türkiye’nin düzensiz göçe kaynak olan 14 ülke ile geri kabul anlaşması imzalanması önerdiğini de açıkladı, ancak bu ülke isimlerini basınla şu aşamada paylaşamayacağını dile getirdi. Bilgiç, “Ocak ve 15 Şubat’ı kapsayan bir buçuk aylık dönemde 24 bin göçmenin ülkemizden ayrılması engellendi. 93 göçmen kaçakçısı yakalandı. Sadece 15 Şubat günü Sahil Güvenlik Kuvvetleri, Türkiye’den ayrılmak isteyen 983 göçmeni durdurmuştur” açıklaması yaptı.
Your browser doesn’t support HTML5
Kırım’da insan hakları ihlalleri endişesi
Bu arada Sözcü Bilgiç, Rusya’nın işgali altındaki Ukrayna’nın Kırım Yarımadası’nda son haftalara özellikle Kırım Tatarları’nı hedef alan insan hakları ihlallerinden endişe duyduklarını vurguladı. Türkiye’nin Kırım’ın yasa dışı ilhakını kabul etmediğini ve geçtiğimiz hafta itibariyle iki yılın geride bırakıldığını anımsatan Bilgiç, “Kırım’ın yerli ve asli unsuru Kırım Tatarları’nın uluslararası alanda kabul gören Kırım Tatarları Milli Meclisi’ni kapatma faaliyeti başladı, itibarsızlaştırmaya yönelik adımlar atılıyor. Yarımadada azınlıklara yönelik baskılar ve uygulamalar ciddi ölçüde artmıştır. Yine geçtiğimiz günlerde Kırım Tatarları’na ait bir çocuk merkezine yüzleri maskeli kişilerce baskın yapıldı. Kırım ATV kanalında, Akmescid’te ve Mustafa Kırımoğlu’nun kızının evinde aramalar yapıldı. Ayrıca kaybolan kişi sayısında da artış bulunuyor” diye konuştu.