Türkiye tarafından hakkında kırmızı bülten çıkarılmasının ardından Prag’da gözaltına alınan PYD lideri Salih Müslim, Çek mahkemesi tarafından serbest bırakıldı.
“Salih Müslim’in serbest bırakılması Türkiye’nin iade talebini etkiler mi?” sorusunu Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren eski Yargıtay Cumhuriyet savcısı Avukat Dr. Mehmet Ruşen Gültekin, “Müslim serbest bırakılmış olsa da Türkiye’nin iade için girişimlerini sürdüreceğini” söyledi.
Your browser doesn’t support HTML5
Salih Müslim’in Türkiye’ye iadesiyle ilgili sürecin hukuki ve siyasi olmak üzere iki boyutlu olduğuna vurgu yapan Gültekin, “Müslim’le ilgili (Çek Cumhuriyeti’nde) gözaltı kararı vardı, tutuklama kararı yoktu. Çıkarıldığı mahkeme Türkiye Adalet Bakanlığı’nın şimdiye kadar gönderdiği belgeleri yeterli görmedi ve serbest bırakılmasına karar verdi. Bu bir iade yargılaması ve serbest bırakma kararıyla bitmiyor. Hukuki açıdan Salih Müslim koşulsuz olarak serbest bırakıldı ve oradan ayrılabilir ancak Adalet Bakanlığı iadesi için davaya devam edecek ve iadesi hakkında Çek mahkemesine yeni belgeler sunacaktır” dedi.
Suriye’de hala devam eden ‘vekalet’ savaşında PYD ve YPG bazı ülkelere göre terör örgütü sayılmadığı gibi, IŞİD’e karşı savaşta yerel müttefikler arasında yer alıyor. Bununla birlikte, “Türkiye’de yargının bağımsız olmadığı yönündeki iddialar Salih Müslim’in iadesine ilişkin talebi etkiler mi?” sorusuna karşılık, yargı bağımsızlığının önemine vurgu yapan Gültekin şunları söyledi:
“Türkiye yargı bağımsızlığı konusunda inandırıcılığını yitiriyor. Bu durum, bu tip iade taleplerinde Türkiye’nin tezlerini zayıflatıyor. Bir ülkenin yargısının bağımsız olması gerek ancak bu da yetmez. Yargının bağımsız olarak da görünmesi gerek. 16 Nisan referandumunun ardından yargı bağımsızlığı en azından görünüşte tamamen ortadan kalkmıştır. Yargı, bağımsızlığını yitirdiğinde hem ulusal hem de uluslararası anlamda sıkıntılar yaşanır.”
“Türkiye’nin Müslim hakkında hazırladığı iddianamenin tamamen hukuki ve delillere dayandığını” söyleyen Gültekin, “sürecin hukuki boyutunun yanı sıra siyasi boyutunun da önemli olduğuna” dikkat çekti.
Gültekin, “Türkiye Afrin’de bir sınır ötesi operasyon yapıyor ve diyor ki, ‘PYD, PKK’nın Suriye uzantısı. Bunlar benim için terörist. Türkiye’de terör eylemi yapıyorlar, terörü destekliyorlar. Türkiye’nin birliğini tehdit ediyorlar. Bununla ilgili pek çok delil var.’ Gerek Adalet Bakanlığı gerekse Dışişleri Bakanlığı bu delilleri muhataplarına sunuyor” dedi.
Bazı ülkelerle Türkiye arasındaki fikir ayrılığı, PYD ve YPG’ye bakış açılarıyla sınırlı değil. Türkiye’nin tezlerinin aksine çeşitli Avrupa ülkelerinde siyasi figür olarak değerlendirilen Müslim lobi faaliyetleri de yürütüyor.
Bu durumda, “Salih Müslim’in Çek mahkemeleri tarafından siyasi bir figür olarak tanımlanması ve bu nedenle serbest bırakma kararı verilmesi mümkün mü?” sorusu ortaya çıkıyor.
Gültekin, “Serbest bırakma kararı bize Salih Müslim’in siyasi bir figür olarak değerlendirildiğini gösteriyor. Tamamen terör suçlamasıyla hakkında yakalama kararı olan birinin serbest bırakılması böyle yorumlanabilir” dedi.
Türkiye’nin iade talebi çerçevesinde “teröre ilişkin uluslararası sözleşmelere de atıf yapıldığını” hatırlatan Gültekin, “Serbest bırakma kararı Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini gerginleştirecektir. BM’nin Terörün Önlenmesine dair Sözleşmesi şiddete başvuranların, şiddete başvurarak hak aramaya çalışanların siyasi bir figür olarak kabul edilmemelerini açıkça söylüyor. Türkiye de bunun altını çizerek ‘Salih Müslim şiddet yaratıyor ve şiddete başvuran bir örgütün elebaşısı’ vurgusu yapıyor. Yine İnterpol tüzüğünün 3. maddesine göre siyasi suçlular iade edilemez. Türkiye, Müslim’in siyasi figür ve siyasi bir suçlu olmadığını söylüyor” diye konuştu.
Türkiye tarafından hazırlanan iddianameye rağmen sürecin siyasi boyutunun da olduğuna dikkat çeken Gültekin şunları kaydetti:
“Ancak iş yargı kararıyla bitmiyor. İade yargılamasında eğer iade kararı verilirse ardından Çek hükümetinin kararına kalıyor. Çek mahkemesi iade talebini reddederse Çek Cumhuriyeti için yargılama süreci orada biter. Başka bir ülkede yeniden Müslim’in yakalanma ihtimali mevcut ancak Çek mahkemelerinin verdiği karar Müslim’in yakalandığı ülkelere emsal teşkil edecektir. Diğer taraftan, Türkiye’nin sınır ötesi bir operasyon yaptığı ve ulusal hassasiyetin en üst noktada olduğu böyle bir dönemde Salih Müslim’in iade talebinin reddedilmesi Türkiye açısından ‘Avrupa terörü destekliyor’ tezini güçlendirecektir. Avrupa açısından da Türkiye’nin başkentinin göbeğinde bomba patlattığı iddia edilen kişinin serbest bırakılması uluslararası arenada teröre destek verdiği tezinin güçlenmesine sebep olacaktır.”
Gültekin, Müslim hakkındaki yakalama kararı ve kırmızı bültenin 13 Mart 2016’da Ankara-Güvenpark’ta düzenlenen terör saldırısı nedeniyle çıkarıldığını hatırlatarak, “Terör örgütü PKK-KCK’nın Suriye uzantısı silahlı terör elebaşı, KCK yürütme kurulu üyesi Salih Müslim hakkında Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından devletin birliğini bozmak, nitelikli kasten adam öldürmek, mala ve kamu malına zarar verme, tehlikeli maddeleri nakletmek suçlarından dava açıldı ve yakalama emir çıkarıldı. İnterpol aracılığıyla kırmızı bülten yayınlanmasının ardından da Prag’da ele geçirildi” dedi.