Yüzlerce tiyatro oyuncusu ve destekçileri, devlet ve şehir tiyatrolarında artan siyasi denetimi protesto etmek amacıyla İstanbul’da gösteri düzenledi. İstanbul Şehir Tiyatrosu oyuncusu Mahperi Mertoğlu, tiyatro kökenli olmayan kişilerin kendi kaderlerini belirlemesinden dolayı öfkeli. Mertoğlu’na göre devletin tavrı, “Parayı biz veriyoruz, neyi sahneye koyacağına da biz karar veririz.”
Tartışmaları körükleyen İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun Şilili yazar Marco Antonio de la Parra’nın kaleme aldığı “Günlük Müstehcen Sırlar” adlı oyununun sahne almasıyla başladı. Muhafazakar medya, oyunu “devlet parasıyla bayağılık” diye tanımladı.
Kendisi de Adalet ve Kalkınma Partili olan İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, şehir tiyatrolarında yer alan oyunların denetimini doğrudan kendi yetkisine aldı. Başbakan Erdoğan da Topbaş’ın kararını desteklemede gecikmedi. Erdoğan “Mesele, kendilerine küçük iktidar alanları oluşturmuş, kendilerine küçük rant alanları oluşturmuş, köşeleri tutmuş ideolojilerin arkasına sığınarak kendi doğrularını 75 milyona dayatma gayreti içine girmiş seçkincilerin bir millete tepeden bakma meselesidir,” diye konuştu. Başbakan Erdoğan tiyatrocuları, barlarda ellerinde viski bardaklı, çokbilmiş, bir şey üretmeden insanları aşağılayan kişiler olarak tanımladı, eğer devlet desteği alacaksa tiyatroların sahneye koyacakları oyuna da devletin karar vermesi gerektiğini söyledi. Başbakan, 58 devlet tiyatrosunu özelleştirmeyi düşündüğünü sözlerine ekledi.
Türkiye’de devlet tiyatrosu geleneği cumhuriyetin kuruluşuna dayanıyor. Bu dönemde toplumun batılılaştırılmasını hedefleyen devlet kendisi tiyatrolar açtı ve yıllık ödeneklere bağladı. Devlet tiyatroları yılda 5 bin oyun sergiliyor. Ancak devletin bu desteği muhafazakar kesimlerin tiyatrolara kuşkuyla yaklaşmasına neden oldu. Liberal kesimin kaygısı da, Başbakan Erdoğan’ın da bu konuya yönelik sert tavrı ve AKP’nin İslamcı kökleri oldu.
Başbakan Erdoğan’ın tepkisinden “Behzat Ç” adlı TV dizisi de nasibini aldı. İçkici ve çapkın komiser, Türk seyirci tarafından ilgiyle izleniyor. Ama Başbakan Erdoğan, bu diziyi “yakın takibe aldığını” söyledi.
RTÜK son bir yıldır çok sayıda televizyon kanalına para ya da geçici kapatma cezası getirdi. AKP’nin iktidara geldiği son on yıldır, partinin laik yaşam tarzını tehdit edeceği yönünde kaygılar hakimdi. Köşe yazarı Cengiz Çandar, AKP’nin geçen yaz aldığı üçüncü seçim galibiyetinden sonra artık gerçekten kaygılanma zamanının geldiği görüşünde. “Kendinden ve partisinin sonsuz gücünden son derece emin Başbakan, şimdilerde toptan bir toplum mühendisliğinin işaretini veriyor,” diye konuşan Çandar, bunun din, dil, kültür ve sosyal anlamda Türk toplumunu yeniden şekillendirmeyi amaçladığını belirtiyor. “Türk toplumu heterojen bir toplumdur” diyen Çandar, Erdoğan’ın gözünde “çok homojen bir toplum yattığını” sözlerine ekliyor.
Kültür Bakanlığı, devlete yönelik suçlamalara karşı çıkıyor, Türkiye’de sanat ve kültür hayatının gerileyeceği iddialarını yalanlıyor. Ancak tartışmalar, Başbakan Erdoğan’ın liderlik tarzı ve ülkenin aldığı yol konusundaki kaygıları körüklemekten başka bir şey yapmıyor.