Suriye’nin kuzeyindeki siviller için savaştan kaçmak zor çünkü hangi yönü seçseler yine karşılarına savaş ve çatışma çıkıyor.
Ülkenin kuzeyinde Rus hava saldırılarından ya da Devlet Başkanı Beşar Esat’ın kara birliklerinin ateşinden kaçmak, IŞİD militanlarının artan tehdidi “Mad Max Fury Road” filmini andırıyor. Tek farkı Suriye’de savaş uçakları kadar misket ve vakum bombaları da kullanılması.
Yolculuğunuza şans yardım etse bile, can güvenliğiniz birkaç yüz metre ilerinizde bile olsa hala kaderiniz Türk sınır muhafızlarının elinde.
46 yaşındaki Ebu Ahmed “En azından koalisyon saldırılarının IŞİD’i ve binalarını hedef aldığını biliyorsunuz, onlardan uzak duruyorsunuz,” diyor.
Siviller için tehlikeli anlar
Halep’in 46 kilometre kuzeydoğusundaki El Bab kasabasından olan Ebu Ahmed’in 9 çocuğu ve 3 torunu var. Suriye’nin kuzeyinde siviller için yaşamın şans oyununa dönüştüğünü belirtiyor.
El Bab, IŞİD militanları tarafından kontrol ediliyor ve hem Amerika öncülüğündeki savaş uçakları hem de Rus jetleri tarafından vuruluyor.
Üç gün önce Türkiye’ye giriş yapan Ebu Ahmed, şimdi Kilis’te El Bab’dan Türkiye’ye gelişini, yollarda ne gördüğünü anlatıyor.
Ahmed, Rus jetlerinin düzenlediğine inandığı hava saldırısında evinin oldukça fazla zarar görmesinin ardından ailesini Suriye dışına çıkarmaya karar vermiş. Ahmed, haftalarca süren füze, roket, bomba saldırılarının neden olduğu El Bab’daki yıkımın şok edici olduğunu vurguluyor.
“Rusya hava saldırıları farklı”
Ebu Ahmed, Rus hava saldırılarının ayrım yapmadığını söylüyor, IŞİD’i hedef almıyorlar, herkesi, her şeyi vuruyorlar diyor. Savaştan önce El Bab’da 65 bin kişinin yaşadığını son aylarda bu sayının hızla düştüğünü belirtiyor. Şimdilerde ise kasabada 10 bin kişinin yaşayıp yaşamadığından emin değil.
Ebu Ahmed ve ailesi farklı yollardan kaçmışlar. 7 ailesi üyesi insan kaçakçılarının yardımıyla IŞİD bölgesinden çıkmak için çamurlu uzun dolambaçlı bir rotayı kullanmış, o ise araçtan faydalanmış. Ebu Ahmed, araç tamirini bilmesi nedeniyle IŞİD militanlarının elinden rahatça kurulabileceği için bu yolu seçmiş, ailesiyle birlikte bu şanslarının olmayacağını düşünmüş.
Suriye’nin dışına tehlikeli yolculuk
“Yollarda çok kötü karışıklık var, çoğu kadın ve çocuk yüzlerce insan küçük çantalarla yürüyor, yağmur yağıyor ve bir süre sonra ayakları çamura batıyor,” diyor Ebu Ahmed.
Halep’in kuzeyindeki yollar Esat’ın son saldırısından önce de zaten tehlikeliydi şimdi ise
araçları yoldan çıkmaya zorlayan büyük çukurlar ve çamura saplanma riskiyle daha tehlikeli. Ebu Ahmed şanslıydı, giderken ihtiyatlıydı. Üzerinden uçan savaş uçaklarının hedefi olmamak için sürekli durdu, sınır geçişini de Bab El Salameh’den yaptı. Bir tüccar arkadaşı da içeri girmesi için Türk muhafızları ikna etti. Ailesi ise daha zor zamanlar yaşadı.
Ahmed, insan kaçakçılarına yedi aile üyesini IŞİD bölgesinin dışına çıkmalarına rehberlik etmeleri için 1050 dolar verdi. Aile üyeleri, El Bab’dan yakın bir kasabaya önce arabayla gidip, ardından 3-4 saatlik zorlu yürüyüşle çoğunlukla Tunus ve Türk cihatçılarının bulunduğu kontrol noktalarından geçti.
Yolculuk sırasında hayatları film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti, patlamalar duydular. Savaş uçaklarının yaklaşmaması için dua ettiler. Sonunda Özgür Suriye Ordusu’nun sınır kasabası Azez yakınlarında İhras’ın dışındaki kontrol noktasına ulaştılar. Özgür Suriye Ordusu üyeleri çocuklara süt verdi, az miktardaki gıdalarını onlarla paylaştılar ve savaş uçaklarının her an gelebileceğini söyleyerek acele etmelerini istediler.
Birkaç kilometre uzaklıktaki sınıra ulaşmak için hava saldırı riskini göze alarak araç kullandılar, İdlib’e ardından da Cisr el Şuğur kasabasına gittiler. İnsan kaçakçıları yolculuğun bu bölümü için ekstra 700 dolar daha aldı ve bir başka korkutucu uzun yürüyüşte Bab El-Hava sınır kapısı boyunca onlara eşlik etti.
Vızıldayan bombalar ile yolculuk
Halep’in 90 kilometre kuzeydoğusunda IŞİD’in kontrolündeki kasaba Manbij’de bir öğrenci olan Muhammed için Türkiye yolculuğu birkaç sefer neredeyse felaketle sonuçlanıyordu.
Muhammed, Manbij’i 250 kişiyle birlikte bir gecede 4 grup halinde terk etti. Her bir, cihatçıların bölgesinden kaçabilmek için insan kaçakçılarına 200’er dolar ödedi. Önce araçlarla yakın bir kasabaya yürüdüler ardından da zeytin bahçeleri ve alanlarından 7 saatlik bir yürüyüş yaptılar.
4 gün önce ulaştığı Türkiye’de sınır kenti Gaziantep’te paylaştığı bir dairede konuşan Muhammed “Soğuktu, çok soğuktu” diyor. Ve devam ediyor: “Kasabaları ve boş evleri geçtik, insan kaçakçıları keşif yapıyorlardı. Küçük çocukları sessiz tutmak zordu. Yavaşça ve dikkatlice ilerliyorduk. Üzerimizden uçakların geçtiğini duyabiliyorduk. İki füzeyle vurulan bir çiftlik evinden 30 metre uzaklıktaydık, grubumuzdan iki kişi hayatını kaybetti. Çocuklar alındı ve koşmaya başlandı. 3 saat boyunca saklandık. Çünkü insan kaçakçıları Özgür Suriye Ordusu’nun onları cihatçı ya da rejim güçlerinden olduklarını sanmalarından korktular”.
Daha sonra bir zamanlar Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolündeki bölgede düzensiz bir şekilde Suriye’nin kuzeyinde savaş bölgelerinden geçtiler. Çarpışmalardan ve ilerleyen rejim güçlerinden kaçtılar. İlerledikçe kasabalarda enkaz yığınlarıyla karşılaştılar. Çoğunluğu kadın ve çocuk silahlardan kaçan yüzlerce kişi gördüler.
Sonra Halep’in kırsal bölgesinde İdlib yakınlarında savaş uçakları geldi, Muhammed’in içinde bulunduğu minivanın arkasında duran bir aracı vurdu, içindekileri öldürdü. Bu hava saldırıları ile son karşılaşmaları değildi. O gece sığınak olarak kullandıkları evlerden birine düzenlenen saldırıda 4 kişi daha öldü.
“Ertesi gün birden sessizliğe bürünen İdlib’e ulaştık” diyor 19 yaşındaki Muhammed.
Orada İdlib’e gelmek için 10 günlük zorlu bir yolculuk yapan Musul kentinden bir aileyle tanışmış. Sınır yakınında, insan kaçakçılarının Türkiye’ye yasadışı geçmek için güvenli anı beklemek adına 10 saat beklemek zorunda kalmışlar. Daha sonra 7 saatlik zorlu bir yürüyüş daha.
“Teller insan kaçakçıları tarafından önceden kesilmişti,” diyor Muhammed. Sırtında yeni yürümeye başlayan bir çocuğu taşımış. Çok yavaş ilerlemişler. Her yürüyüşte 20 adım, insan kaçakçıları Türk muhafızlar görmesin diye onları durdurup, çömeltiyorlarmış.
Türkiye’ye vardıklarında tükenmişlerdi. “Güvende olmak nasıl bir duygu anlatamam diyor,” Muhammed ve ekliyor: “Esat’ın gitmesini istiyoruz ama görünen Suriyeliler gidiyor ya da gitmeye çalışıyor.”