Savunma Sanayii Erdoğan’a Bağlandı

Askeri her türlü malzeme satın alma ve teknoloji geliştirmekle sorumlu Savunma Sanayii Müsteşarlığı, olağanüstü hal (OHAL) uygulaması çerçevesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bağlı hale getirildi.

Değişiklik, 136 maddelik torba yasa şeklinde pek çok alanda yasal düzenlemeler getiren 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yürürlüğe girdi.

Yeni KHK’nın 57. Maddesi ile birlikte bugüne kadar Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB) bağlı olan Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) kurumu Cumhurbaşkanlığına bağlı hale getirildi. SSM, Türkiye’de asker veya polis tüm güvenlik güçleri için malzeme satın alma, üretimini sağlama, anlaşmalar imzalama gibi yetkilere sahip. SSM, aynı zamanda, askeri malzeme alımından sorumlu kurum olması nedeniyle de Türkiye’nin “savunma bütçesi” açısından en çok para harcaması olan ve aynı zamanda hangi ülkeden hangi askeri ihtiyaçların karşılanacağı konusunda teknik çalışmaları da yürüten kurum.

Bu arada Cumhurbaşkanlığı makamı sadece SSM’yi değil Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfı’nı da yönetimi altına aldı. KHK’nın 64. Maddesi ile askeri teçhizat, malzeme üretici şirketlerine ortak konumundaki vakfın Mütevelli Heyeti yapısı değiştirildi. Eski durumda Vakıf Başkanı olarak Milli Savunma Bakanı görev yaparken; şimdi Cumhurbaşkanı vakıf yönetimine başkanlık edecek. Böylece Cumhurbaşkanı, hem SSM hem de vakıf yöneticisi olarak savunma sanayiini kontrol edebilecek.

KHK’nın 29’ncu maddesiyle de MSB bünyesinde askeri fabrika ve tersanelerin faaliyetleri için 50 milyon Türk Lirası başlangıç sermayesiyle Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şirketi (ASFAT AŞ) kuruldu. ASFAT A.Ş., askeri fabrikalar ve askeri tersaneleri kullanmak suretiyle kamu kurumlarının yanı sıra yabancılar dahil gerçek ve tüzel kişilerden sipariş alabilecek. Askeri ihalelerde teklif verebilecek. Bu siparişler ve teklifler sebebiyle gerektiğinde müşterek imalat, tasarım, ürün geliştirme faaliyetlerinde bulunabilecek. ASFAT A.Ş.’de yabancı personel de çalıştırılabilecek.

Ayrıca KHK’nın 1. Maddesi ile terörle mücadele kapsamında hayatını kaybeden askeri personel, kamu görevlisi veya güvenlik korucularının aileleri açısından önemli bir düzenleme yapıldı. Buna göre, arzu etmiyorlarsa çocukları ve kardeşlerine zorunlu askerlikten bertaraf olma hakkı tanındı.

KHK ile Jandarma Genel Komutanlığı’nın yapısına ilişkin de çok sayıda değişiklik yapıldığı görüldü. Örneğin, 3466 sayılı “Uzman Jandarma Kanunu”ndaki değişiklikle uzman jandarmalar için 10 yıl olan mecburi hizmet süresi 15 yıl olarak yeniden düzenlendi.

Bu arada 696 sayılı KHK’nın, hüküm giymemiş tutuklulara da tek tip kıyafet zorunluluğu getirmesi, SSM’yi Cumhurbaşkanlığı’na bağlaması, taşeron işçiler gibi düzenlemelerinin yanı sıra en tartışmalı maddelerinden birisi ise, darbe girişimi gerekçesiyle sivillere suç affı getirilmesi oldu.

Yargıda yapılanma sürüyor, MİT mensubuna yazılı istifa hakkı

Söz konusu KHK kapsamında ayrıca Danıştay’a 16, Yargıtay’a ise 100 yeni üye kadrosu verilmesi de göze çarptı. Darbe girişiminden bugüne yargıdaki yapılanmaya devam edildiği gözlendi. Keza Danıştay ve Yargıtay üyeleriyle ilgili tüm aile fertlerine ait sağlık giderlerinin, milletvekilleri gibi karşılanması devlet bütçesinden karşılanması kararı da dikkat çekti.

Yine bu KHK’nın 51. Maddesi ile 2937 sayılı “Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kanunu”nun 14. Maddesi değiştirilerek, MİT mensubuna yazılı istifa sunma hakkı verildi. Yazılı istifa başvurusu halinde söz konusu personel hakkında bir rapor hazırlanacak ve hakkında öyle karar verilecek.

Varlık Fonu’na dış borçlanma yetkisi ve ekonomiyle ilgili düzenlemeler

Bu KHK ile Türkiye Varlık Fonu’na savunma ve güvenlik hizmetleri açısından dış borçlanma hakkı tanındığı da görüldü. Bu konuya Cumhuriyet Gazetesi’nin ekonomi alanında uzman isimlerinden Çiğdem Toker’in dikkat çektiği gözlendi.

KHK ile Türkiye Vakıflar Bankası’nın hisse yapısında değişikliğe gidildiği de görüldü. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün hak sahibi olduğu banka hisseleriyle ilgili Hazine’ye devir kararı verildi.

Ekonomi Bakanlığı tarafından az gelişmiş bölgelerde yatırım ortamını canlandırarak istihdamı, üretimi ve ihracatı artırmak ve bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla “Cazibe Merkezleri Programı” uygulaması düzenlendi.

Bu KHK çerçevesinde, Şeker Kurumu ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu da (TAPDK) kapatıldı. Her iki kuruma ait yetkiler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Böylece tütün ve alkol piyasası doğrudan bakanlıklar tarafından denetlenecek ve kontrol edilecek.