Seferberlik İlanı Ne Anlama Geliyor?

Türkiye en son 2. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı “seferberlik” ile 2016 yılında yeniden karşı karşıya. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yaptığı konuşmada tüm terör örgütlerine karşı “milli seferberlik” ilan etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, Anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak, PKK'sıyla, DEAŞ'ıyla, FETÖ'süyle, DHKP-C’siyle ve tüm diğerleriyle, adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun, tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı, kendisini seferberlik ilanına iten süreci de şöyle izah etti:

“Üst akıl her gün yeni şeytanlıklarla karşımıza çıkıyor. Yaşadığımız dönem en az Kurtuluş Harbi kadar önemlidir kritiktir. İstiklal harbimizde zoru göstererek oyunu bozduk. Her ne kadar hedeflerimize tam olarak ulaşamasak da Sevr’i paçavraya çevirmeyi başardık. Bugün de adı konmamış bir Sevr tehdidiyle karşı karşıyayız.”

Cumhurbaşkanı’nın milli seferberlik ilamında atıfta bulunduğu 104. Madde cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini anlatıyor. Ancak bu görev ve yetkiler arasında seferberlik ilanı yok. Seferberlik Anayasa’da bir tek 122 maddede geçiyor. O madde de seferberlikten çok sıkıyönetimin hangi koşullarda tarif edileceğini anlatıyor. Seferberlikle ilgili ayrıntılı bir tarif verilmiyor.

İsmet Akça: ‘Toplumsal muhalefete hiçbir şekilde tolerans gösterilmeyecek bir dönemin işareti’

Tam da bu nedenle siyaset bilimci İsmet Akça, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milli seferberlik ilanının hukuki değil siyasi zeminde değerlendirilmesi gerektiği görüşünde.

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Doçent Akça, “Bana kalırsa bu ifadeler baskıcı politikaların süreceğinin ve toplumsal muhalefete hiçbir şekilde tolerans gösterilmeyeceğinin yüksek sesle ilan edilmesi anlamına geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurtuluş Savaşı ve Sevr örnekleri ile üst akıl vurgusu Türkiye’nin iç ve dış saldırı altında olduğunu vurgulayarak bu sözlerine meşruiyet kazandırmaya çalışıyor. Bunun nedeni başkanlık sistemi olmalı. Cumhurbaşkanı, başkanlık için sonuna kadar gideceği mesajını veriyor. Alt metinde de şu var: Kurtuluş Savaşı benzeri dönemlerde hukuk, demokrasi, özgürlükler gibi kavramların fazla bir kıymet-i harbiyesi olmaz. Anlaşılan askeri ve polisiye tedbirlerle daha atak bir dönem başlayacak” dedi.

Akça, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinin TAK’ın Beşiktaş’ta gerçekleştirdiği terör saldırısı sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Yarından tezi yok, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güvenlik güçlerinin birinci öncelikli işi bunu yapanlardan intikam almaktır. Maliyeti ne olursa olsun bu hesap görülecektir” şeklindeki cümleleriyle birlikte okunması gerektiğini söylüyor.

Cem Toker: ‘Terörle mücadele edilmeli ama bu ortamı kim hazırladı?’

Hükümetin terörle mücadelesini doğru bulan Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker de bugün terör örgütü olarak zikredilen tüm örgütlere AKP hükümetinde çeşitli şekilde destekler verildiği kanısında.

Amerika’nın Sesi’ne konuşan Toker, “Terörle mutlaka mücadele edilmeli. Ama Çözüm Süreci’nde ne yapıldı? O günlerde o kadar çok taviz verildi ki şimdi ekilenler biçiliyor. Cumhurbaşkanı’nın bugün terör örgütü arasında saydığı IŞİD’e zamanın başbakanı ‘bir grup öfkeli genç’ demedi mi? Fethullahçılara ‘ne istediniz de vermedik?’ diyen kim? Hendekler kazılırken devlet neredeydi? Kabahat oluyor da ortamı kim hazırladı?” dedi.

Ancak Toker’e göre, Türkiye’nin bunlardan daha büyük problemi var:

“Bu tip sözler, hak hukuk özgürlük eksikliği en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyi sermayeyi ülkeden kaçırıyor. Türkiye’yi teröre mahkum ülke gibi gösteriyor. Son dönemde izlenen politikalarla Avrupa Birliği’ni, müttefiklerimizi, komşularımızı karşımıza aldık. Yangına körükle gidiyoruz.”

CHP: 'Seferberlik ilanı PKK’ya meşruiyet kazandırır'

Erdoğan’ın sözleri Cumhuriyet Halk Partisi’nde de destek bulmadı. CHP Grup Başkan Vekili Engin Aktay, seferberlik ilan edilmesinin Türkiye’nin savaş halinde olduğu anlamına geleceğini söyledi.

CHP’li siyasetçi, “Biz böyle düşünmüyoruz. Devletler devletlerle savaşır, terör örgütleriyle savaşmaz. Onların tepesine çöker ve onu itibarsızlaştırır. Böyle bir seferberlik ilanı uluslararası kamuoyunda PKK’ya meşruiyet kazandırmasına neden olur. Türkiye Cumhuriyetini adi bir terör örgütüne muhatap etmiş olursunuz, yanlışlık buradadır. Orta yerde bir anayasa var. TBMM’ye sorumlu olan başbakan var. Meclis’e hesap verecek olan başbakandır” dedi.

CHP Grup Başkan Vekili, partisinin seferberlik mevzusuna karşı çıkmakla birlikte terörle mücadele için her türlü siyasi desteği vermeye hazır olduğunu açıkladı.

Arslan Bulut: ‘Seferberlik dış politika ve terörle mücadelede olmalı ama rejimi değiştirmek için kullanılmamalı’

Seferberlik ilanı koşullu bir destek ise Yeniçağ gazetesinden geldi. Milliyetçi eğilimde olan gazetenin yazarlarından Arslan Bulut bugünkü yazısında terörle mücadele ve dış politikada seferberlik ilanını doğru bulmasına rağmen bunun bir rejim değişikliğine yol açmaması gerektiğini söyledi.

“Türkiye'ye yönelik terör saldırıları, seferberlik ilanını gerektirecek kadar vahimdir. Terör eylemleri, belki de Türkiye'yi böyle bir karara zorlamak için mi yoğunlaştırılmıştır. Türk polisine yönelik Beşiktaş'taki bombalı saldırıyı yapan TAK'ın bir istihbarat organizasyonu olduğunu unutmamak gerekir! Bu itibarla, seferberliğin sadece terörle mücadele veya Türkiye'ye yönelik dış tehditler kapsamında sürdürülmesi gerekir! Seferberlik halinin ‘rejimi değiştirmek’ için kullanılması hâlinde mili birlik tamamen kaybolur! Bunun kimseye bir faydası olmaz!”

Mehmet Uçum: Cumhurbaşkanı'nın çağrısı hukuken bir çağrı değil milli davranış olarak görmek lazım

Cumhurbaşkanı'nın sözleri kamuoyunda hararetli bir şekilde tartışılınca Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Habertürk televizyonunda yayınlanan Karşıt Görüş programına telefonla bağlanarak "milli seferberlik ilanına" açıklık getirdi.

Uçum, "Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı milli seferberlik çağrısı hukuken bir çağrı değil. Anayasada bir seferberlik kanunumuz var. Bu kanuna göre Cumhurbaşkanı başkanlığında bakanlar kurulu toplanır, eğer koşulları varsa ülkenin tamamında ya da bir kısmında seferberlik ilan edilir. Tartışmayı bu bağlamda görmek doğru değil. Milli bir davranış olarak değerlendirmek lazım. Yanlış bir algı oluşturuluyor" dedi.