Dünya Meteoroloji Örgütü 2013 yılının şimdiye kadar kaydedilen en sıcak altıncı yıl olduğunu açıkladı. Örgütün raporuna göre, bütün hava değişiklikleri küresel ısınmanın gerçekliğine işaret ediyor
Merkezi Cenevre’de bulunan Dünya Meteoroloji Örgütü, iklimlerin durumunu incelediği yıllık raporunu yayınladı. 2013’ün kaydedilen en sıcak altıncı yıl olduğunu açıklayan örgüt, küresel ısınmanın devam ettiğini bildirdi.
Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre, şimdiye kadar görülen en sıcak 14 yılın 13’ü 21. yüzyılda yaşandı. Örgüt, son 30 yıla bakıldığında, her on yılın bir önceki on yıldan daha sıcak olduğunu belirtirken, 2001-2010 yıllları arasındaki dönemin kayıtlardaki en sıcak on yıl olduğuna dikkati çekiyor.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Dünya Meteoroloji Örgütü Genel Sekreteri Michel Jarraud, küresel ısınma trendini değerlendirmek için yılları birer birer incelemenin yeterli olmayacağını söyledi.
Küresel ısınma trendinin yıllar içinde değişiklik gösterdiğini belirten Jarraud, 2013 yılınınsa bu trendin kesinlikle devam ettiğini doğrulayan bir yıl olduğunu kaydetti.
Jarraud, “21’nci yüzyılın ilk yılı olan 2001’den beri yaşanan en soğuk yılın, 1998’den önceki bütün yıllardan daha sıcak olduğunu gördük ki bu da küresel ısınmanın durmadığını gösteriyor” dedi.
Jarraud, Amerika ve Kanada’da bazı bölgelerin çok soğuk bir kış geçirmesinin, küresel ısınma teorisini çürütmediğini, çünkü dünyadaki birçok başka bölgede normalin üzerinde hava sıcaklıkları kaydedildiğini, bunun da iklim değişikliğine işaret ettiğini söyledi.
Dünya Meteoroloji Örgütü’nün raporu, buzulların erimesine, okyanusların ısınmasına, deniz seviyesinin yükselmesine ve sera gazlarının yoğunlaşmasına dikkati çekiyor. Rapor, bütün bu olayların birbiriyle ilişkili olduğunu ve iklimlerin değiştiğini gösterdiğini belirtiyor.
Rapor, Asya kıtasının bazı bölümlerinin geçen yıl normalin üzerinde yağış aldığını ve İngiltere’nin de son 250 yılın en yağmurlu kışını geçirdiğini belirtiyor. Rapor ayrıca, Filipinler’i vuran Haiyan Tayfunu’nun da şimdiye kadar karada görülen en güçlü fırtına olduğunu vurguluyor.
Rapor, Amerika’nın California eyaletinin batısının ve Afrika’nın güneyindeki Namibia, Botswana ve Angola’nın kuraklıktan etkilendiğini kaydediyor. Rapora göre, kuraklık Avustralya’da meydana gelen rekor düzeydeki bir sıcak hava dalgasıyla bağlantılı. Meteoroloji uzmanları, bu sıcak hava dalgasının insan faaliyetlerinden kaynaklandığını savunuyor.
Genel Sekreter Jarraud, artan yağışın, yükselen sıcaklığın, fırtınalarla sellerin yolaçtığı zararın, insanların yol açtığı iklim değişikliğinin bir sonucu olduğunu söylüyor.
Antartika’nın durumunun da kaygı yarattığını belirten Jarraud, şunları söylüyor:
“Antartika’da yeni oluşan buzulların oranı artıyor. Ancak bunlar çok daha ince olduğu için iklim değişikliğinden daha çok etkileniyor. Buzul yüzeyi geçen yıla göre artmış olsa da bu gerçek küresel ısınma teziyle çelişmiyor çünkü buzulların hacmi azalmaya devam ediyor. Artartika buzullarındaki dönüşüm kaygı yaratıyor.“
Jarraud bu yılın sonuna doğru El Nino meydana gelme olasılığının çok yüksek olduğunu söylüyor. Atmosferle okyanus arasındaki karmaşık etkileşime El Nino ismi veriliyor. Jarraud, bu olasılığın doğrulanması durumunda, bu yılın sıcak geçeceğini tahmin ediyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre, şimdiye kadar görülen en sıcak 14 yılın 13’ü 21. yüzyılda yaşandı. Örgüt, son 30 yıla bakıldığında, her on yılın bir önceki on yıldan daha sıcak olduğunu belirtirken, 2001-2010 yıllları arasındaki dönemin kayıtlardaki en sıcak on yıl olduğuna dikkati çekiyor.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Dünya Meteoroloji Örgütü Genel Sekreteri Michel Jarraud, küresel ısınma trendini değerlendirmek için yılları birer birer incelemenin yeterli olmayacağını söyledi.
Küresel ısınma trendinin yıllar içinde değişiklik gösterdiğini belirten Jarraud, 2013 yılınınsa bu trendin kesinlikle devam ettiğini doğrulayan bir yıl olduğunu kaydetti.
Jarraud, “21’nci yüzyılın ilk yılı olan 2001’den beri yaşanan en soğuk yılın, 1998’den önceki bütün yıllardan daha sıcak olduğunu gördük ki bu da küresel ısınmanın durmadığını gösteriyor” dedi.
Jarraud, Amerika ve Kanada’da bazı bölgelerin çok soğuk bir kış geçirmesinin, küresel ısınma teorisini çürütmediğini, çünkü dünyadaki birçok başka bölgede normalin üzerinde hava sıcaklıkları kaydedildiğini, bunun da iklim değişikliğine işaret ettiğini söyledi.
Dünya Meteoroloji Örgütü’nün raporu, buzulların erimesine, okyanusların ısınmasına, deniz seviyesinin yükselmesine ve sera gazlarının yoğunlaşmasına dikkati çekiyor. Rapor, bütün bu olayların birbiriyle ilişkili olduğunu ve iklimlerin değiştiğini gösterdiğini belirtiyor.
Rapor, Asya kıtasının bazı bölümlerinin geçen yıl normalin üzerinde yağış aldığını ve İngiltere’nin de son 250 yılın en yağmurlu kışını geçirdiğini belirtiyor. Rapor ayrıca, Filipinler’i vuran Haiyan Tayfunu’nun da şimdiye kadar karada görülen en güçlü fırtına olduğunu vurguluyor.
Rapor, Amerika’nın California eyaletinin batısının ve Afrika’nın güneyindeki Namibia, Botswana ve Angola’nın kuraklıktan etkilendiğini kaydediyor. Rapora göre, kuraklık Avustralya’da meydana gelen rekor düzeydeki bir sıcak hava dalgasıyla bağlantılı. Meteoroloji uzmanları, bu sıcak hava dalgasının insan faaliyetlerinden kaynaklandığını savunuyor.
Genel Sekreter Jarraud, artan yağışın, yükselen sıcaklığın, fırtınalarla sellerin yolaçtığı zararın, insanların yol açtığı iklim değişikliğinin bir sonucu olduğunu söylüyor.
Antartika’nın durumunun da kaygı yarattığını belirten Jarraud, şunları söylüyor:
“Antartika’da yeni oluşan buzulların oranı artıyor. Ancak bunlar çok daha ince olduğu için iklim değişikliğinden daha çok etkileniyor. Buzul yüzeyi geçen yıla göre artmış olsa da bu gerçek küresel ısınma teziyle çelişmiyor çünkü buzulların hacmi azalmaya devam ediyor. Artartika buzullarındaki dönüşüm kaygı yaratıyor.“
Jarraud bu yılın sonuna doğru El Nino meydana gelme olasılığının çok yüksek olduğunu söylüyor. Atmosferle okyanus arasındaki karmaşık etkileşime El Nino ismi veriliyor. Jarraud, bu olasılığın doğrulanması durumunda, bu yılın sıcak geçeceğini tahmin ediyor.