Türkiye’de, COVID-19 salgınının etkilerinin görüldüğü 1,5 yılı aşkın sürede bir çok sektör olumsuz yönde etkilendi. Bunların başında da uzun zamandır etkinlik yapılamayan kültür-sanat geliyor. Pandemi sürecinde sinema salonları kapatıldı, konser ve tiyatro oyunu gibi gösteriler de yapılamadı.
Aşılamanın başlaması ve normalleşme adımlarının atılmasıyla, etkinlikler yeniden ziyaretçilere açıldı.
Your browser doesn’t support HTML5
İçişleri Bakanlığı, aşıyla ilgili bir genelge yayımlayarak, 6 Eylül tarihinden itibaren sinema, tiyatro ve konser gibi etkinliklere girişte negatif PCR testi ya da aşı kartı zorunluluğu getirildiğini açıkladı.
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre (TÜİK) sinema seyirci sayısı 2019 yılında 56 milyon 479 bin kişiydi. 2020 yılında bu sayı yüzde 69,5 azalarak 17 milyon 226 bin 952 kişi oldu.
VOA Türkçe, bu uygulamanın etkilerini ve sinema salonlarının geldiği noktayı, Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) Genel Sekreteri Fevzi Genç ve sinemaseverlerle konuştu.
“Bu çarpıklığı bir türlü anlamlandıramadık”
AVM, restoran ya da kafelerde aşı kartı sorulmazken sinema salonlarına girişte beyan zorunluluğunun, halkın üzerinde ‘Buralar tehlikeli yerler ki aşı soruluyor’ algısı oluşturduğuna dikkat çeken Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği Genel Sekreteri Fevzi Genç, “Sinema tiyatro gibi yerlere girişte aşı istenmesi, bizleri umduğumuzdan çok daha fazla etkiledi. Aşının özendirilmesi adına yapılan bir işlem olduğunun farkındayız, bunu takdir de ediyoruz. Ancak bu karar, çok farklı tepkilere yol açtı. Birincisi, maalesef seyirci gözünde bir tek sinemalar ve tiyatrolarda isteniyorsa demek ki en riskli yerler burası algısı yarattı. Halbuki AVM’lerde, restoranlarda, kafelerde, çocuk oyun alanlarında böyle bir zorunluluk yok ama sinema ve tiyatro gibi yerlerde aşı zorunluluğu geldi. Halbuki sinema bütün bu saydığım yerlerden daha az riskli. Nihayetinde mesafeli bir şekilde oturup iki saat boyunca filminizi izliyorsunuz. Bu çarpıklığı bir türlü anlamlandıramadık” diye konuştu.
“İzleyici sayısında yüzde 40’lık bir düşüş var”
2019 yılında yapımcılarla yaşanan sorunların ardından sektörün toparlanamadığını söyleyen Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği Genel Sekreteri Fevzi Genç, “Sahada yaptığımız araştırmada, yüzde 30 oranında gişelerden geri dönüş var. Seyircimiz bir takım tartışmalar eşliğinde gişelerden geri dönmek zorunda kalıyor. Bir de sinemalarda aşı isteniyormuş, demek ki oralar güvenli değilmiş veya benim aşım yok diyerek evinden sinemaya gelmeyenleri de kattığımız zaman bu düşüş yüzde 40’ı buluyor” dedi.
“3 yıldır krizle uğraşıyoruz”
Krizin yeni bir durum olmadığını kaydeden Genç, “2019’da da yapımcılarla, filmlerin vizyonlarını ertelemesine yol açan bir kriz yaşanmıştı. Dolayısıyla üç yıl üst üste kötü geçen dönem var. Böyle bir sektör hayal edin. Özellikle sinemalarımız zor durumda. Büyük zincirlerimiz artık lokasyon kapatmaya başladılar. Zaten bir kısmı yaz aylarında hiç açmamıştı. Küçük sinemacılarımız iflas aşamasında. Bunların şu ana kadar batmamasının tek nedeni, 2021 yılının Mart ayında Kültür Bakanlığı tarafından 100 bin TL hibe desteği verildi. Bu destek bağımsız sinemacılar için açıkçası bir can suyu oldu. Ancak işler düzelmedikten sonra hazıra dağlar dayanmaz. Şu anda arkadaşlarımız yine iflasın eşiğine geldi” şeklinde konuştu.
“Önlem alınmazsa iki hafta içinde kapanma ve iflaslar başlar”
Bütün toplu alanlarda geçerli kuralların kendilerine de uygulanmasını istediklerini belirten Genç, “Şahıs PCR pozitif değilse sinemaya girebilsin ya da aşıya böyle bir yönlendirme varsa her yere aşı zorunluluğu getirilsin. Yani sinema daha tehlikeli bir yer, daha riskli bir yer algısını yaratmaya meydan verecek bir işlem yapılmasın. Eğer olmazsa zaten bizim çok da bir şey yapmamıza gerek kalmıyor. Bir iki hafta içinde tekrar kapanmaları ve iflasları duyacağız. İşin doğal akışı zaten oraya doğru gidiyor” ifadelerini kullandı.
Sinema Seyircisi Ne Diyor?
Sinemalara girişlerde aşının ya da PCR testinin zorunlu tutulmaması gerektiğini düşünen Mehtap Güzey Özcan, “Eğer böyleyse metrobüslerde de aynı şekilde olmalı. Çünkü onlara sadece HES koduyla girilebiliyor. Herkes orada dip dibe, üst üste saatlerce yolculuk yapıyor. O yüzden bana göre mantıklı değil” diye konuştu.
Cuma Yoldaş’sa toplum sağlığı için herkesin aşı yaptırması gerektiğini söyledi ve “Türkiye’de eğer herkes aşı yaptırıyorsa sinemaya giden kişiler de aşısını yaptırmak zorunda. Sonuçta sağlığımız için eşimize, dostumuza zarar vermemesi açısından gerekiyorsa uygulanmalı” dedi.
Müzisyenlik yapan Ali Yılmaz, uygulamayı mantıksız bulanlardan. Yılmaz, “Bu uygulama mantıksız. Sanmasınlar ki 20 ve 30 yaş arasındaki jenerasyon bir şeyin farkında değil, biz her şeyin farkındayız. Bizler toplu taşıma kullanıyoruz, AVM’lere giriyoruz. Yapılan algoritma tamamen toplumların ve bireylerin haklarına tecavüzdür” diye konuştu.
Özel sektörde çalışan Mehmet Alkan, “Normalde aşı şart olunmalı. PCR testi de yapılsa iyi olur ama her seferinde de nasıl yapılacak, ne zaman çıkacak, o biraz sıkıntılı bir durum bence” dedi.
Aşı zorunluluğu sebebiyle arkadaşlarıyla sinemaya gidemediğini ifade eden Berk Özkan, “PCR testi ve aşı zorunlu olduğu için ve benim de aşım olmadığı için giremedik sinemaya. Bence bu sanatçılara karşı yapılan bir savaş gibi bir şey! AVM’lerin içinde sinema var. Buralara girişte PCR yada aşı zorunluluğu yok, sinemaya girerken var” diye konuştu.