Solana: 'Rumların AB Üyeliği En Akıllıca Adım Değildi'

Javier Solana

Eski Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Javier Solana Amerika'nın Sesi'nin sorularını yanıtladı

Eski Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Kıbrıs Rum Kesiminin adada çözüm sağlanmadan Avrupa Birliği’ne tam üye olmasının “en akıllıca adım olmadığını” söyledi. Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Solana, üyelikten önce “referandum yapılması daha iyi olurdu” dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği önündeki engellerden biri Kıbrıs’taki çözümsüzlük... AB dış politikasının en etkili isimlerinden biri olan Solana, Türkiye’nin çözüm konusunda azami çabayı gösterdiğini, ancak güçlü taraf olarak ufak bir adım daha atmasının zorlukları kolaylaştıracağını belirtti.

1999 – 2009 yılları arasında AB Dışpolitika Sorumlusu olarak görev yapan Javier Solana, Türkiye’de reform sürecinin aynı hızda devam etmesini dilediğini, sonunda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olacağına inandığını söyledi.

Solana, Amerika’nın Sesi’ne verdiği mülakatta Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü konularında oluşan kaygıları paylaştığını vurguladı.

Solana, dün Washington’daki Brookings Enstitüsü’nde düzenlenen yedinci Sakıp Sabancı konferansında da konuştu.

Eski AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana’yla Söyleşi:

Barış Ornarlı: “Sayın Solana, son zamanlarda Türkiye’nin dış politikasının Euro-Atlantik odaklı bir eğilimden çıktığı yorumunda bulunanlar var. Siz bu değerlendirmeye katılıyor musunuz?”

Javier Solana: “Türkiye’nin bulunduğu bölgeyle daha doğrudan bir ilişki kurmaya çalıştığını düşünüyorum. Stratejik derinlik ve komşularla sıfır problem politikalarının makul olduğunu düşünüyorum. Bunun Türkiye’nin yıllardır müttefiki olduğu ülkelerden ayrıldığı anlamına geldiğini düşünmüyorum. Avrupa Birliği bakış açısından şunu söylemek isterim: Türkiye’nin dahil olduğu bölge aynı zamanda bizim de bölgemizdir. Dolayısıyla onların Türkiye’yle işbirliği yapması, Türkiye’nin de bizimle işbirliği yapması o bölgenin sorunlarının çözümü açısından faydalı olacaktır. Son zamanlarda umut ve iyimserliğini de arttığını da görüyoruz.”

BO: “Sayın Solana, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği önündeki engellerin başında Kıbrıs sorunu geliyor. [Brookings Enstitüsü’ndeki] konuşmanızda Türkiye’nin Kıbrıs sorununa çözüm arayışlarında azami çabayı gösterdiğini söylediniz. Taraflar bundan sonra ne yapabilir?”

JS: “Türk tarafının BM Genel Sekreteri’nin planını kabul ederek çok iyi bir karar aldığını düşünüyorum. Ancak ne yazık ki diğer taraf bunu kabul etmedi. Ama bunun yanında, Kıbrıs artık Avrupa Birliği’nin bir üyesi ve bu sorunun çözülmesi son derece önemli. Açıkçası bu çok kötü bir sorun değil. Ölen yok, çatışan yok. Tam tersine insanlar konuşuyor, birlikte yaşamaya çalışıyor. Yine de çözümü zor bir sorun ve tüm tarafların çaba göstermesi gerekiyor. Türkiye en güçlü taraf… O yönde küçük bir adım atsalar sorunun çözümü önündeki zorlukları kolaylaştırırlar.”

BO: “Peki, o dönem, 30 – 40 yıldır toprak ihtilafı yaşayan, siyasi bir ihtilaf yaşayan bir ülkenin Avrupa Birliği’ne alınmasının sorun yaratacağını, en çok da Türkiye için de sorun yaratabileceğini düşünmediniz mi?”

JS: “Artık ona bakmak için çok geç. Ama herhalde, yapılmış olan en akıllıca şey o değildi. Herhalde, daha önce referandumu yapmak daha iyi olurdu… Doğru bir sonuç alınması için daha fazla zaman tanınabilirdi… Ve bu tuhaf durum olmazdı… Avrupa Birliği’nde bölünmüş bir ada ve bunun getirdiği zorluklar olmazdı.”

BO: “Bir diğer eleştiri noktası da Türkiye’deki reform süreci. Türkiye’deki reform süreci için gerekli siyasi kararlılığın azaldığı veya sürecin durduğu yönünde eleştiriler var. Buna katılıyor musunuz?”

JS: “Bunun tamamen durduğunu düşünmüyorum. Aynı tempo ve hızla devam etmesini istiyorum. Bu herkes için faydalı olur. Ben Türkiye’yi Avrupa Birliği üyesi olarak görmek istiyorum. Biliyorum, Türkiye’de toplum arasında da bazı çekinceler var. Ama ben Türkiye’nin üyeliği için mücadele etmeye devam edeceğim. Çünkü bence bu hem Türkiye hem Avrupa Birliği için faydalı olacaktır.”

BO: “Bunun yanında Avrupa Birliği’nde genişleme yorgunluğu olduğunu söyleyenler var. Haliyle Türkiye 70 milyonluk büyük bir ülke. Avrupa’daki ekonomik sıkıntılar da malum.”

JS: “Evet genişleme süreci son yıllarda hızlandı. Ancak şu anda esas sorun ekonomik kriz. Amerika’nın ve Avrupa Birliği’nin ekonomik krizden ne derece etkilendiği diğer bölgelerden farklı oldu. İlk başta herkes eşit olarak sorun yaşayacağı söylenmişti. Oysa gelişmiş ekonomiler, gelişmekte olan ekonomilere göre krizden daha çok etkilendi. Gelişmekte olan ekonomilerin ulaştığı büyüme oranına ulaşmak bizim için zor şu anda. Tabii bu hep böyle olmayacak. Amerika ve Avrupa Birliği ekonomilerinde toparlanma devem etmesiyle toplumun da tutumu değişecek ve kapılarını Türkiye’ye ve diğer ülkelere açacaklardır.

BO: “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine itiraz edenler arasında Türklerin kültürel farklılığına dikkat çekenler de var. Bu ne kadar ciddi bir sorun?”

JS: “Evet, bazıları için bu büyük bir mesele. Ama başkaları için de büyük bir mesele değil. Bence Avrupa Birliği çeşitliliğe saygı gösteren, en başından beri kabul eden bir yerdir. Çeşitlilik bizim kaderimizdir. Dolayısıyla bu konu Türkiye’ninğ Avrupa Birliği’ne alınmasında bir engel oluşturmayacaktır.”

BO: “Asker-sivil ilişkilerine bakalım Sayın Solana. Darbe iddialarının incelendiği Ergenekon soruşturması konusunda siz ne düşünüyorsunuz, sizin anladığınız nedir?”

JS: “Türkiye’de askerlerin sosyal alandaki rolü fazla olmuştur. Ben İspanyol’um, bunun anlamını iyi biliyorum. Silahlı Kuvvetlerin rolü doğru yere konmalıdır. Yani ülkenin güvenliğini sağlama noktasında, siyaset arenasında değil. Demokrasinin inşa edilmesinde doğru yönde atılmış bir adımdır bu. Aynı zamanda Türkiye’nin istediği gibi modern, demokratik bir toplum için laiklik esastır. Laik bir toplum son derece önemlidir.”

BO: “Demokratik ve özgür bir toplum açısından en önemli unsurlardan biri de özgür basındır. Türkiye’de bu konuda kaygılar var. Türkiye’de basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün gerilediği konusunda bazı kaygılar var. Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye’de 67 gazetecinin hapiste olduğunu açıkladı. Özellikle son dönemde Türkiye’de basın özgürlüğü konusundaki kaygıları paylaşıyor musunuz?”

JS: “Evet, gazetecilerin hapiste olmasından kaygılanıyorum; herkes kaygılanmalı. Tüm özgürlükler arasında hükümetlerin basın özgürlüğünü garanti etmesi daha zor. Ancak insanların özgür bir şekilde bütün bilgilere ulaşmaya hakkı olmalı. Basın özgürlüğü bir demokratik bir toplumun en temel hakkıdır.”

BO: “Türkiye daha sık gündeme gelmeye başlayan bir diğer konu da internet özgürlüğüyle ilgili… Türkiye’de internet adreslerinde bazen sıradan sözcükleri bile kullanan sitelerin kapatılması söz konusu… İnternete erişimin filtrelenmesi tartışılıyor… Bu da ifade özgürlüğünün bir diğer yanı öyle değil mi?”

JS: “Tabii esasen basın özgürlüğü derken ifade özgürlüğü demem gerekirdi. İnsanların iletişimi açısından yazılı basın bunun sadece bir unsurudur.”

BO: “Sayın Solana siz Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin en büyük destekçilerinden biri oldunuz. 1999 yılında attığım imzamın arkasındayım dediniz, bu yolda mücadele etmeye devam edeceğim dediniz. Acaba Türkiye’nin tam üyeliği konusunda umutlu musunuz?”

JS: “Evet umutluyum. Ama bu 24 saatte olacak değil. Bu bir süreçtir. Ancak tren doğru istasyona ulaşacaktır. Doğru istasyon da Brüksel’dir…”


http://www.youtube.com/embed/ggYSM-eWFIE
Javier Solana, Amerika'nın Sesi - TGRT Haber Ortak Yayını'na katıldı.
(4 Mayıs, 2011 TSİ 21:45 Canlı)

Solana, Amerika'nın Sesi yayınından önce Brookings Enstitüsü'ndeki Yedinci Sakıp Sabancı Konferansında bir konuşma yaptı. Konuşmasını dinlemek için tıklayın.