Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Standard and Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notu görünümünü pozitiften durağana çevirdi. Kararda, azalan dış talep ve kötüleşen ticaret haddi gerekçe gösterildi. Derecelendirme kuruluşu, azalan dış talep ve ihracat fiyatlarıyla ithalat fiyatları arasındaki kötüleşen oran yüzünden ekonomik dengeyi yeniden yakalamanın zor olacağı görüşünü taşıdığını vurguladı. S&P, “Bu durum, yüksek dış borç ve dolaylı vergi gelirlerine dayanan devlet bütçesi dikkate alındığında, Türkiye’nin kredibilitesine yönelik riskleri yükseltti” değerlendirmesini yaptı.
S&P’nin kararı yabancı yatırımcıların Türkiye algısını etkiler mi? Amerika’nın Sesi’ne konuşan merkezi New York’taki Caravel Yatırım’ın küresel portföy yöneticisi ve ortaklarından Çağlar Somek, bu sorunun yanıtını uzun vadede hayır olarak cevaplıyor.
Somek, “Aslında Fitch derecelendirme kuruluşu da bir süre önce Türkiye’nin görünümünü durağana çevirmişti, bu yüzden S&P’nin kararı sürpriz olmadı. Bu kararlar yüzünden Türkiye yabancı yatırımcılar açısından cazibesini uzun vadede yitirmez. Çünkü Türkiye’nin cazibesi biraz da demografik yapısından kaynaklanıyor, yani nüfusunun genç olmasından. Bu nüfus, büyümenin devam edeceğinin bir göstergesi,” diyor.
Kısa vadede etki
Çağlar Somek, kısa vadede kararın etkisiyle yabancı yatırımcıların Türkiye’ye karşı “ne alıcı-ne de satıcı” konumunda kalacağını ve Türkiye’yi izlemeye devam edeceklerini söylüyor.
Kararın yabancı yatırımcılar açısından sürpriz olmamasında zaten bu yöndeki beklentinin hakim olması olgusu yatıyor. Avrupa Birliği ile yakın ticari ve ekonomik ilişkileri bulunan Türkiye’nin AB krizinden olumsuz etkilenmesi ihtimali de bu beklentinin arkasındaki faktör. Çağlar Somek, “Türkiye’nin ticaretinin %45’i hala Avrupa ile, ayrıca, Türk bankaları büyük ölçüde fonlarını Avrupa’dan yaratıyor. Bu kaynakların, negatif bir kriz senaryosunda azalması veya en azından fiyatının yükselmesi gibi bir tehlike var,” görüşünü savunuyor.
Merkez Bankası merkez noktasında
Yabancı yatırımcılar durağan görünümüne alınan Türkiye konusunda bundan sonrasında hükümet ve Merkez Bankası’nın politikalarını yakından izlemeye de devam edecek gibi görünüyor. Çağlar Somek, “Hükümetin uzun ve orta vadeli politikaları pozitif; cari açığı düşürmeyi ve tasarrufları artırmayı hedefliyorlar, ama ne yazık ki kısa vadede bunların etkisi az, bu yüzden de gözler Merkez Bankası’nın izleyeceği politikalarda olacak. Birçok dış yatırımcı aslında Merkez Bankası’nın izlediği politikaları anlamakta güçlük çekiyor, hatta bu politikaların günübirlik olması işi daha da zorlaştırıyor,” diyor.
Somek’e göre yabancı yatırımcılar arasında Merkez Bankası politikalarının başarısı konusunda iki farklı görüş var. İlk grup bankanın izlediği politikaları başarılı bulurken ikinci grup bu alışılmışın dışındaki politikalara kuşkuyla bakıyor.
Bu açılardan bakıldığında yabancı yatırımcılarda Türkiye algısı farklı unsurların kesişme noktasında kesinleşecek gibi görünüyor. Bu noktalar da “2012’de Türkiye’de büyümenin yavaşlayıp-yavaşlamayacağı; bu olurken cari açığın düşüp-düşmeyeceği; bu iki unsur yaşanırken YTL ve enflasyonun doğru yönde ilerleyip-ilerlemeyeceği” olarak sıralanıyor. Bu unsurlarda piyasaların beklentisi dışındaki hareketlenmeler Türkiye’ye dönük risk algısını yükseltebilecek gibi görünüyor.