Savaşın Ortasında Kalan Çocuklar Travma Yaşıyor

Your browser doesn’t support HTML5

Amerika’nın Sesi muhabiri Scott Bobb, bir süredir Suriye’deki iç savaşı, Türkiye-Suriye sınırından izleyip Washington’a haberler gönderiyor. Bobb’un kimi zaman Suriye içlerinden ve savaş bölgesinden, kimi zaman da Türkiye sınırı dışındaki mülteci kampından gönderdiği görüntü ve haberler oldukça iç burkucu. Türk hükümeti ve özel yardım kuruluşları, kendi sınırına sığınanlara elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyor. Ancak Suriye’de iki yıldır devam eden çatışmalar, özellikle kendilerini, gelişme çağlarında bu savaşın içinde bulan çocuklar açısından travmalarla dolu anılar bırakacağa benziyor. Amerika’nın Sesi muhabiri Scott Bobb, kendi izlenimlerini Türkçe Bölümü’nden Alparslan Esmer’e anlattı:

VOA: “Scott, bir süredir bölgede bulunuyorsun. Mültecileri, özellikle Türkiye sınırı dışında bekleyen mültecileri izleme imkanın oldu. Bu insanlar zorlu kış koşulları altında nasıl yaşıyorlar?”

SCOTT BOBB: “Çok zor yaşıyorlar, ama yardım alıyorlar. Türk yetkililer ve yardım kuruluşları çok iyi, büyük olasılıkla Türkiye sınırına yığılan mültecilerin durumu diğer ülkedekilere göre çok daha iyi. Kahvaltı ve günün ilerleyen saatlerinde yemek veriyorlar. Yemek yeterince besleyici olmasa da oradakiler herkesten çok alabiliyor. Özel kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, bazen bot, çorap ve battaniye dağıtıyor. Birleşmiş Milletler mülteci örgütü, Azaz kampıyla Bab-el Hava bölgesine iki konvoy çadır ve battaniye gönderdi. Yardım gönderiliyor ama yeterli değil. Sorun sınırda biriken sığınmacıların sayısındaki artış. Artan talep karşılanamıyor. Kilis yakınlarındaki Bab el Selama kampında nüfus üç ay içinde iki kat arttı. Şu anda orada 10 bin kişi var. Ekim ayında bu sayı 5-6 bindi. Özetlemek gerekirse, yapabileceklerinin en iyisini yapıyorlar fakat çok eziyet çekiyorlar, korku içindeler ve salgın hastalık tehlikesine maruz durumdalar.”

VOA: “Bu mültecilerin kaçı, ne kadar sıklıkta Türkiye’ye alınıyor?”

SCOTT BOBB: “Bu değişiyor. Türkiye onlar için yeni mülteci kampları kurduğunda – ki bunu da elinden geldiğince hızlı yapıyor – birkaç yüz kişiyi bir seferde sınırdan alabiliyor. Kampa ilk gelenler adlarını listeye yazıyor. İlk gelenlerden itibaren Türkiye’ye alınmaya başlıyorlar. Kampta konuştuğum bazıları yedi aydır orada olduklarını söylediler. Bazıları sınırı geçmek istemiyor, çünkü bazıları evlerine dönüp yoklamak istiyor. Ortalık sakinleştiğinde evlerine gidip sıcak banyo yapıp dönüyorlar. Doktorlar bana bazılarının yiyecek alacak, evlerini ısıtacak parası bile olmadığını, bu kişilerin geliş nedenlerinin tamamen maddi gerekçelerden kaynaklandığını söyledi. Ama çoğu sığınmacı, özellikle sivil yerleşim yerlerini hedef alan aralıksız bombardıman ve topçu ateşinden, savaşın yaşamları üzerindeki yıkımından etkilenmiş insanlar.”

VOA: “Scott, zaman zaman sınırı geçiyorsun. Savaşın yıktığı kentleri kasabaları gördün. Bize son izlenimlerini anlatabilir misin?”

SCOTT BOBB: “Bir süre önce Azaz ve çevresindeydim. Daha önce Azaz’a Ağustos ve Ekim aylarında gittim. Bundan dolayı şunu söyleyebilirim: Azaz neredeyse boşaldı. Yerel yetkililer bana nüfusun yüzde 90’nının, bu da 55 bin kişi demek, kentten ayrıldığını söyledi. Dört hafta önce iki bombardımana hedef olan kent pazarına uğradım. Dükkanların yalnızca onda biri açıktı. Diğerlerinde kepenkler kapalıydı. Dükkanlarını açık tutanlarsa bana başka geçim yolları, gidecek yerleri olmadığını söylediler. Kalanlar olmasına rağmen kenti çok boş hissettim. Hayalet kent haline gelmese de kalanların sayısı çok azdı.”

VOA: “Bu insanların evlerinden kaçması mı daha güvenli, yoksa evlerinden çıkmamaları mı?”

SCOTT BOBB: “Bu aldıkları kişisel bir karar. Bazen neden geride kalmayı tercih ettiklerini sorduğumda bana ‘Bu Allah’ın işi. Bir şey olacaksa olur’ diyorlar. Ama şunu söylemeliyim. Bombardıman çok korkunç. Türk hükümetinin son yürüttüğü araştırmaya göre Bab el Selam kampındaki çocukların yüzde 42’si travma geçiriyor. Geceleri kabus içinde bağıra bağıra uyanıyorlar, uykusuzluk çekiyorlar. Yetişkinler bile, ben geçen Salı günü Azaz’dayken, tepelerinden geçen uçağın gürültüsünü duyduklarında dışarı kaçtı. Bazıları açıkta daha güvende olacaklarına inanıyor. Diğerleriyse içerde kalmayı tercih ediyor. Herkes kendine göre bir yöntem geliştirmiş. Kaçanların çoğuysa, bombardımandan değil, korktukları için kaçıyor.”

VOA: “İsyancıların ilerlemesi konusunda duyduğun birşeyler var mı? Son olarak bir İran Devrim Muhafızı komutanının öldürüldüğü söylenmişti. Bu konuda neler duydun?”

SCOTT BOBB: “O olay güneyde Lübnan’a yakın yerde oldu. Benim görüştüğüm isyancılar kuzeydeydi. Radyo ya da internet dışında pek fazla bir şey duymadım. Antakya yakınlarında bulunan Bab el Hava civarındaki son saldırıdaysa isyancılar, Suriye Ulusal Konseyi başkan yardımcısının heyetinin hedef alındığını söylüyor. Ama belli ki onlara zarar gelmedi. Sınırı geçtiler. Türklerse bu konuda bir şey demiyor. Kimseyi suçlamadılar, kimse saldırıyı üstlenmedi. Ancak bu saldırı, bir sonraki gün Kilis’te korku yarattı. Sınırın Suriye tarafında, Türkiye’ye giriş yapan araçlar çok sıkı arandı. Köpeklerle arama yapıldı. Sürücülerden bagajlarını açmaları istendi. Daha önce araçlar Türkiye tarafına kolaylıkla geçerdi. Olayın ardından güvenlik önlemleri arttırıldı.”