Suriyeliler 50 yılı aşkın süren Esat rejiminin çöküşünü kutlarken, tutuklandıktan veya gözaltına alındıktan sonra ortadan kaybolan onbinlerce Suriyeliyi arama çalışmaları devam ediyor.
İnsan hakları uzmanları, ülkedeki hapishanelerin kapıları nihayet açılırken, siyasi mahkumların işkence ve ölümlerine ilişkin kanıtların muhafaza edilmesi çağrısında bulunuyor.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Perşembe günü yaptığı açıklamada, “Kayıpların hesabının sorulmasına öncelik vermeli, ailelerin umutsuzca ihtiyaç duydukları açıklığa ve tanınmaya kavuşmalarını sağlamalıyız” dedi.
Pedersen, “Uluslararası insancıl hukuk kapsamında hesap verebilirliğin sağlanması için zulüm kanıtları korunmalı ve kapsamlı bir şekilde belgelenmelidir. Kurbanlar ve aileleri için adalet sadece bir hak değil, aynı zamanda iyileşme ve başka ihlallerin önlenmesi için de elzemdir” ifadesini kullandı.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), barışçıl hükümet karşıtı protestolara yönelik rejim baskısının bir iç savaşa dönüştüğü 2011 yılından bu yana binlerce kişinin Esat yönetimi altında keyfi olarak gözaltına alınmasını, zorla kaybedilmesi ve işkence edilerek öldürülmesini belgeliyor.
SNHR'nin rakamlarına göre savaşta en az 231 bin sivil öldürüldü. Ölümlerin 202 bini rejime, geri kalanı ise çeşitli silahlı gruplara atfediliyor. SNHR, rejim tarafından öldürülenler arasında 23 bin çocuk ve 22 bin kadının yanı sıra işkenceyle öldürülen 15 bin kişinin bulunduğunu belirtiyor. Grup ayrıca 96 binden fazla kişinin zorla kaybedildiğini ve yaklaşık 40 bin kişinin tutuklu olduğunu belgeledi.
İlgili Haberler Suriyeliler, gizli kısımları olduğu söylenen Sednaya Hapishanesi'nde yakınlarını aramayı sürdürüyor
SNHR’ye göre 105 bin kişiden haber yok
SNHR Direktörü Fadel Abdul Gani, VOA'ya yaptığı açıklamada, grubunun Esat rejiminin Pazar günü çökmesinden bu yana kimlerin gözaltından serbest bırakıldığını sürekli olarak izlediğini söyledi.
Toplam 136 bin kişiden yaklaşık 31 bininin keyfi tutuklamalar ya da zorla kaybetmeler sonucu serbest bırakıldığını aktaran Abdul Gani, yaklaşık 105 bin kişiden haber alınamadığını belirtti.
Abdul Gani, kuruluşunun binlerce ölüm belgesinin incelenmesi de dahil olmak üzere son 14 yılda yaptığı araştırmaların, “geriye kalan 105 bin kişinin büyük çoğunluğunun öldürüldüğünü duyurmalarını sağladığını” söyledi.
Rejimin acımasızlığının simgesi Sednaya
Bu, birçoğu on yıldan uzun bir süredir kayıp olan sevdiklerini tekrar görebilecekleri umudunu taşıyan aileler için yıkıcı bir haber.
Bu hafta çok sayıda aile başkent Şam'ın dış mahallelerinde bulunan ve Sednaya olarak bilinen kötü şöhretli askeri hapishaneye akın etti. Uluslararası Af Örgütü, 2017 yılında bu cezaevini, yetkililerin binlerce insanı sessizce ve metodik bir şekilde öldürdüğü bir “insan mezbahası” olarak tanımlamıştı.
Bu hafta yayınlanan uluslararası haberlerde, çoğu yalınayak, bazıları yarı çıplak, birçoğu bir deri bir kemik kalmış, bazıları isimlerini bile hatırlayamayan erkeklerin hapishaneden çıktıkları görülüyordu.
Bazı mahkumlar savaş öncesinden beri, Esat'ın babası Hafız Esat döneminden beri bu tesiste tutuluyordu. Sednaya'nın içinden çekilen videolarda işkence odaları ve hücreler, yıllarca kan, küf, pislik ve kalın örümcek ağlarıyla kaplanmış duvarlar ve zeminler görülüyor.
Brezilyalı siyaset bilimi profesörü Paulo Pinheiro, 2011 yılından bu yana BM tarafından görevlendirilen Suriye Arap Cumhuriyeti Bağımsız Uluslararası Araştırma Komisyonu'na başkanlık ediyor. Esat rejimi, komisyonun Suriye'ye girişine izin vermese de komisyon çalışmalarını sürdürdü ve iç savaşta yaşanan ihlal ve zulümlerden sağ kurtulan 11 binden fazla kişi ve tanığın ifadelerini metodik bir şekilde kayıt altına aldı.
Pinheiro, Sednaya'nın hükümetle yakın bağlantıları olduğunu söyledi. VOA'ya konuşan Pinheiro, “Keyfi gözaltılardan hangi birimlerin sorumlu olduğunu, her merkezde hangi personelin yer aldığını, merkezin komutasını, Suriye devletindeki merkezi kuruluşlarla bağlantıları biliyoruz” dedi.
Sednaya'daki videolarda ayrıca, kağıtlarda sevdiklerinin isimlerini bulma umuduyla belgeleri alan insanlar da görülüyordu. Diğer belgeler ise yanarak kül olmuş görünüyor.
İlgili Haberler Esat’ın devrilmesiyle serbest kalan eski mahkumlar hapishanelerde yaşadıklarını VOA’ya anlattı
“Kanıtlar muhafaza edilmeli”
Pinheiro, Suriye’nin yeni yetkilileri için kanıtların muhafaza edilmesi gerektiğini söyledi.
Bunun için ülkeyi yönetecek yeni yetkililerle temasa geçmeyi planladıklarını aktaran Pinheiro, “Kanıtların muhafaza edilmesinin yeni yetkililerin de yararına olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Bu yeni yetkililer, 2016 yılına kadar El Kaide'ye bağlı olan İslamcı grup Heyet Tahrir el-Şam'ın (HTŞ) üyeleri. HTŞ, Birleşmiş Milletler ve ABD tarafından terör örgütü olarak listelenmişti.
Grubun lideri Ebu Muhammed el-Colani, Esat rejimini bir hafta içinde deviren muhalif koalisyonuna liderlik etmiş, isyancılar başkente yaklaşırken Esat ve ailesi Rusya'ya kaçmıştı.
Colani, Salı günü yaptığı açıklamada, Suriye vatandaşlarına işkence yapmaktan aranan eski rejim yetkililerinin isimlerini vereceğini söyledi.
BM Suriye Soruşturma Komisyonu, Ağustos ayında açıklanan son raporunda, “Hükümetin, gözaltında ölüme neden olan uygulamaların yanı sıra keyfi hapsetme, tecavüz veya benzer ağırlıktaki diğer cinsel şiddet biçimleri ve zorla kaybetmeler de dahil olmak üzere devlet gözetimindeki kişilere yönelik işkence ve kötü muamele eylemlerini sürdürdüğüne inanmak için makul gerekçelere sahip olduğunu ve yine insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçlarının devam ettiğini doğruladığını” belirtti.
Faillerin isimleri gizli listede
Pinheiro, çatışmanın başladığı 2011 yılından bu yana komisyonun fail olduğu iddia edilen kişilerin gizli bir listesini derlediğini ve güncellediğini söyledi. Bu kişilerin isimleri Cenevre'de BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nde bir kasada tutuluyor.
Pinheiro “Hükümet kurulduğunda bu listeyi yargı sistemine sunmaktan büyük mutluluk duyacağız” dedi.
SNHR, bu hafta Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'e Esat'ın, rejiminin muhalif bölgelerde halka karşı kimyasal silah ve varil bombası kullanımı da dahil olmak üzere işlediği suçlar nedeniyle Suriye'de yargılanmak üzere iade edilmesi çağrısında bulundu.
VOA'ya konuşan Abdul Gani, yeni yetkililerin Esat'ın ya da herhangi bir güvenlik ya da askeri görevlinin işkenceye maruz kalmayacağına dair güvence vermesi gerektiğini söyledi.
Hiç kimsenin işkenceye maruz kalmayacağı şeklinde bir kural olması gerektiğini vurgulayan Abdul Gani, “Ayaklanmanın amacı devletimizi acımasız diktatörlükten, aile yönetiminden demokrasiye ve insan haklarına saygılı bir yönetime doğru taşımaktır” ifadesini kullandı.
İlgili Haberler Suriye'de 7 aydır gözaltında tutulduğunu söyleyen ABD vatandaşı Timmerman serbest kaldı
HTŞ’nin de ihlalleri var
Hem Abdul Gani hem de Pinheiro hesap verebilirliğin sadece Esat rejimi ile sınırlı kalmaması gerektiğini söylüyor. Suriye'deki iç savaşta HTŞ de dahil olmak üzere diğer silahlı gruplar da hak ihlallerinde bulundu ancak bu ihlaller rejime kıyasla daha az.
Soruşturma Komisyonu'nun Ağustos raporunda HTŞ de bazı infazların yanısıra aralarında 7 yaşında bir çocuğun da bulunduğu gözaltılar, dayak, zorla alınan itiraflar ve hapishanelerindeki işkence raporlarından sorumlu tutulmuştu.
SNHR, HTŞ'nin 27 Kasım'da Suriye’de rejimi deviren yıldırım taarruzunu başlatmasından bu yana, grubun 10'dan az sivilin ölümünden sorumlu olduğunu söylüyor.
Abdul Gani grubunun HTŞ'nin küçük ihlallerini kaydettiğini ve geçiş sürecinde bunları izlemeye devam edeceğini söyledi.