Suriyeli Zahide’nin İstanbul’daki Dramı

Your browser doesn’t support HTML5

Suriye'de iç savaş tüm şiddetiyle sürerken komşu ülkelere sığınan savaş mağduru mültecilerin dramı da devam ediyor.

Zahide Beşir. 1951 Halep doğumlu. Suriye’de başlayan iç savaştan sonra ülkesini terk ederek Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmış. Savaş başladıktan sonra etrafında çok fazla insanın ölümüne, yaralanmasına, evlerin yıkılmasına ve ailelerin dağılmasına tanıklık etmiş.

Doğup büyüdüğü topraklardan ayrılmak zorunda kalan Zahide Beşir, 1 kız, 1 erkek çocuğunun hala Suriye’de olduğunu, evinin bombalandığını, Suriye’de kendilerine ait hiçbir şey kalmadığını söylüyor. 4 yıl önce geldiği Türkiye’de oğlu, 2 torunu ve geliniyle yaşayan Zahide Nine, ülkesinde çok sıkıntı çekmesine rağmen gözleri yaşlı bir şekilde memleketini ne kadar çok özlediğini anlatıyor. Zahide Nine, “Ben artık yaşlandım ama çocuklarım, torunlarım ve akrabalarım rahat etsinler istiyorum. Savaş bitsin, sıkıntılarımız geride kalsın diye her gün dua ediyorum” diyor ve ekliyor:

“Suriye’yi çok özledim. Evimiz yıkıldı. 1 kızım, 1 oğlum hala Suriye’de. Onlar orada aç ve susuz, durumları çok kötü. Orada iş kalmadı, çalışamıyorlar. Evimizi uçaklarla bombaladılar, evimiz yerle bir oldu. Sonra Türkiye’ye geldik. Burada da tek oğlum çalışıyor. Ben hastayım, çocuklar hasta, durumumuz çok kötü. Kardeşlerim, teyzelerim ve akrabalarımın hepsi Suriye’de. Savaşın bitmesini istiyorum. Savaş bitsin ve herkes memleketine dönsün istiyorum.”

Zahide Nine’nin gelini Fikret Mohammed de, Suriye’deki savaştan kaçarak, kucağında 4 aylık bebeğiyle Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldığını anlatıyor. Suriye’de yaşadıkları zorlukları, çektikleri acıları anlatırken adeta o kötü günlere geri dönüyor. Suriye’den nasıl kaçtığını, Türkiye’ye gelebilmek için ne tehlikeler atlattığını, savaşın 7’den 70’e herkesi ne kadar etkilediğini anlatırken Suriyeli kadının sesi titriyor.

Savaştan önce Suriye’nin Halep kentinde gayet güzel bir yaşam sürdüklerini söyleyerek hikayesini anlatmaya başlayan Fikret Mohammed, savaşın başlamasıyla hayatlarının kabusa döndüğünü, evlerin bombalandığını, birçok kişinin öldüğünü gördüklerini, iş yerlerini kapatmak zorunda kaldıklarını, hastalandıklarında doktor bile bulamadıklarını söyledi.

Hamileliğinde doktora gidemediğini, hatta çocuğunu dünyaya getirmek için bile çok zor şartlarda doktor bulabildiklerini anlatan Mohammed, yaşadıkları yerde ne elektrik ne de su olduğunu, çalışacak iş kalmadığını ve yiyecek bulamadıklarını anlattı.

Eşinin kendisini çocuğuyla birlikte Suriye’de bırakarak Türkiye’ye gitmek zorunda kaldığını anlatan Fikret Mohammed, kucağında 4 aylık bebeğiyle Türkiye sınırına geldiğini ve polislerin kendisini yakalayarak Türkiye’ye sokmak istemediğini anlattı. Ölümü bile göze alarak sınırda beklediğini ve zor şartlarda Türkiye’ye giriş yapabildiğini söyleyen Mohammed, Kilis’ten Gaziantep’e, oradan da İstanbul’a geldiğini söyledi.

Eşinin bir arkadaşının yanında kaldığını ve kendisiyle çocuğunun da İstanbul’da bir süre bu evde yaşadığını anlatan Suriyeli Fikret Mohammed, evde yatacak yatak, yorgan hiçbir şey olmadığını söyledi. Çocuğuna bez alamadığını, süt bile alacak paraları olmadığını, karınlarını doyuramadıklarını anlatan Mohammed, daha sonra eşinin bir tekstil firmasında çalışmaya başladığını belirtti.

Eşinin çalışarak tek başına kirayı, faturaları, yiyecek masraflarını karşılayamadığını anlatan Mohammed, kendisinin de evde, tanesi 4 liradan gelinliklere boncuk diktiğini ve eve az da olsa katkıda bulunmaya çalıştığını söyledi.

Türkiye’de geçinmenin çok zor olduğunu, istedikleri hiçbir şeyi alamadıklarını, çocuklarının üzerindeki elbiseleri bile komşuların verdiğini söyleyen Fikret Mohammed, kayınvalidesinin Türkiye’ye geldikten sonra verem olduğunu, çocuklarının da soğuktan ve yetersiz beslenme yüzünden sürekli hastalandıklarını, ilaç bile alamadıklarını anlattı.

Ailesiyle birlikte 2 göz odada hayat mücadelesi veren Mohammed, Suriye’de savaş bitirse doğup büyüdükleri topraklara dönmek istediklerini, ama Suriye’de başlarını sokacak bir evleri bile kalmadığını, orada yaşayanların işkenceye maruz kaldığını, sokak ortasında öldürüldüğünü söyleyerek Suriye’den umudunu kestiğini de söyledi.