Sığınmacılara “Zorla İade” Krizi Kapıda

Brüksel’de 18 Mart’ta Türkiye-Avrupa Birliği arasında uzlaşmaya varılan 9 maddelik “mutabakat metni” çerçevesinde yürütülecek sürece ilişkin detaylar, Türkiye tarafınca basın mensuplarına aktarıldı.Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, Yunanistan’dan konuya ilişkin bir heyet ile yarından itibaren Ankara’da ikili anlaşma için görüşmeler yapılacağını açıkladı. Yetkili, AB ile Türkiye arasında herhangi bir anlaşma imza edilmediğine dikkat çekti. Bununla birlikte AB ile mutabakatı uygulayıcı ülkeler olarak Türkiye ve Yunanistan arasında da ikili mutabakat oluşturulacağını söyledi. Bunun, “antlaşma” niteliğinde uluslararası hukuk bakımından yasal bir metin olmayacağı gözlendi.

Dolayısıyla “yasal iltica etme hakkı” sıkıntısı gündemdeki yerini koruyor. İkili veya çok uluslu herhangi yasal bir antlaşma olmaksızın Yunanistan’a ulaşmış sığınmacılar açısından AB üyesi olmayan Türkiye’ye iade edilmeleri halinde hukuken itiraz hakkı söz konusu olabilecek görünüyor.

Türkiye’ye göre “zorla iade” olmayacak ama…

Türk Dışişleri’nden üst düzey yetkili,Yunanistan ile birlikte yürütecekleri süreçte Birleşmiş Milletler ilkelerine uygun hareket edileceği görüşünü dile getirdi. Yetkili, “BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği yapılacak. Göçmen haklarına saygı gösterilecek. BM’nin ‘zorla geri göndermeme ilkesi’ne riayet edilecek” mesajlarını verdi. Ancak BM’nin ilkesini uygulama ve dolayısıyla da yasal sığınma hakkını ihlal etmemek için neler yapılacağına dair sorusu akla geldi. Bu soruya yetkili, “İltica etme hakkı hukuken Yunanistan’da değerlendirilecek. Eğer kişi, ekonomik değil siyasi göçmen niteliğine sahipse BMMYK görevlileri de hazır bulunacak. Türkiye de buna (iltica etme hakkı) saygı gösterecek” dedi.

Yunanistan’da yapılacak iltica etme hakkıyla ilgili hukuki değerlendirmede, açıkça savaştan kaçmış durumdaki Suriyeliler konusunda “siyasi göçmen değil” kararının nasıl verileceği ise muğlak kalıyor. Türk Dışişleri’nden üst düzey yetkili ise, Suriyeliler açısından “Suriye’ye (kendi ülkesine) iade söz konusu olmayacağı için” hukuken sıkıntı yaşanmayacağı görüşünü dile getirdi. Ancak Cenevre Sözleşmesi uyarınca Türkiye, kendi ülke sınırlarına doğudan giriş yapmış Suriyelilere “yasal iltica hakkı” tanımıyor. AB ülkeleri ise, Suriyeliler için de Cenevre Sözleşmesi uyarınca bu hakkı tanımak durumunda görünüyor. Şimdi “Yunanistan ile ikili mutabakat gerekçesiyle Suriyeliler, Türkiye’ye geri gönderildiğinde bu hakkın kullanımı engellenmiş olmayacak mı?” sorusu gündeme geliyor.

Suriyeliler, Türkiye’de “geçici koruma altındaki yabancılar statüsü”nde ve böylece Cenevre Sözleşmesi açısından “istisnai” konumda bulunuyor.

Türkiye, Suriyeliler hariç herkesi ülkesine gönderecek

Türk Dışişleri’nden üst düzey yetkili Brüksel’de mutabakata varıldığı üzere nasıl bir süreç izleneceğini şöyle özetledi:

“Yunanistan, 20 Mart’tan itibaren topraklarına ulaşmış Suriyelileri 4 Nisan’dan itibaren adalardan feribotlar aracılığıyla Türkiye’ye taşıyacak. Suriyeliler dışındaki diğer ülkelerden sığınmacılar da eğer Yunanistan’daki mülakat değerlendirmesinde “siyasi göçmen” statüsü kazanamazlarsa Türkiye’ye geri gönderilecek. Kaçak göçmenler, Türkiye’deki mevcut merkezlere otobüslerle taşınacak ve burada Suriyeliler haricinde doğu ülkeleri vatandaşı diğer tüm göçmenler ile ilgili Cenevre Sözleşmesi uygulanacak. Dolayısıyla Türkiye, Suriyeliler haricinde diğer ülke vatandaşı kaçak göçmenleri kendi ülkelerine iade prosedürü uygulayacak. Göç İdaresi’nin hem Suriyeliler hem de diğerleriyle ilgili yapacağı harcamalar ise, AB’nin tahsis edeceği ayrı bir fondan karşılanacak.”

Ayrıca “Afganistan gibi diğer ülkelerden Yunan tarafına kaçak geçiş yapanlar için AB’ye göçmen gönderilmesi ise söz konusu olmayacak” diyen yetkili, belirli bir süre sonra Türkiye’ye iade edildiklerini gördükleri için Suriyeliler ve diğer ülke vatandaşlarınca Ege’den geçiş yapılmayacağı düşünüldüğü için böylesi mutabakata varıldığını vurguladı. Yetkili, “Türkiye, adalara düzensiz göç olmasını istemiyor. Yüzlerce Suriyeli, Afgan botlarla geçişler yaparken hayatlarını kaybetti. Biz de AB de düzensiz göç olmasını istemiyor yoksa göçmenler olmamalı düşüncesi değil. AB ülkelerine düzenli göç olsun diye talep ediliyor. Türkiye ve AB, adalara geçişte azalma olmasını ve durmasını bekliyor” ifadelerini kullandı.

İlk planda 25 bin Suriyeli AB yolcusu olmaya hazırlandı

Türk Dışişleri’nden üst düzey yetkili, Yunanistan ile birlikte sığınmacılara ilişkin geri iade sürecinin İçişleri Bakanlığı bünyesindeki Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün kontrolünde gerçekleşeceği bilgisini de verdi. Bu bilgiler çerçevesinde; Türk Göç İdaresi’nden 25 personel Yunan adalarına gönderilirken; Yunan tarafı, Midilli, Sakız, Sisam, İleryoz ve İstanköy adalarındaki sığınmacıları ana kıtaya taşıdı. Yetkili, “20 Mart’tan itibaren göçmenleri alacağız. Adalar boşaltıldı. Yunan makamlarınca 20 Mart’tan önce geçiş yapanlar Yunan kıtasına götürüldü. Midilli, Sakız, Sisam, İleryoz, İstanköy adaları kapsam dahilinde olacak. Adalardan 4 Nisan’dan itibaren alımlar başlayacak.Yunanistan’da mülakat uygulaması yapılacak. Yunan Göç İdaresi ile Türk Göç İdaresi yetkilileri ortak çalışacak. Yunanistan ve AB’den ekipler burada da görev yapacak” diye konuştu.

Suriyeliler için “bire bir formülü” uygulanacağını anımsatan yetkili, “Türkiye sahillerinden Yunan adalarına giden ve iade edilen her bir Suriyeli için Türkiye’de uluslararası koruma altındaki düzenli Suriyeli göçmen AB ülkesine gönderilecek. AB’nin alım kotası olarak açıkladığı 72 bin Suriyeli alımı yapılacak. Eğer adalardan Türkiye’ye gönderilecek Suriyeli sayısı 72 bini geçerse Türkiye alımı durduracak veya AB kotasını arttıracak” bilgisini paylaştı. Yetkili, “bire bir formülü” kapsamında Göç İdaresi tarafından AB’ye ilk planda düzenli-yasal göçmen olarak gönderilebilecek 25 bin kişilik Suriyeli listesi hazırladığı bilgisini de teyit etti.

Avrupa’nın Türkiye’deki sığınmacılar arasında seçim yapacağı yönündeki iddialara da tepki gösteren yetkili, “BM kırılganlık kriterleri kapsamında engelliler, bakıma muhtaç gibi durumdaki Suriyeliler öncelikle AB’ye gönderilecek. Yüksekokul mezunu, erkek, Müslüman değil Hristiyan olsun gibi AB’nin buradan seçme yapması söz konusu değil” dedi.

Yine AB ile “yük paylaşımı” ilkesi çerçevesinde daha önce mutabakata varılmış 3 milyar Euro’luk maddi desteğin yanı sıra ilaveten 3 milyar Euro daha gönderileceğini kaydeden yetkili, 2018 yılına kadar bu ilave destek için süre verildiğini de anımsattı. Ege’deki yasa dışı göçü Türkiye ve AB’nin yasal göçe dönüştürmeyi amaçlandığının altını çizen yetkili, “Suriyelilere yönelik maddi yardımın hangi kanallardan geleceği konusunda önümüzdeki günlerde mutabakata varılacak” bilgisini de aktardı.

Yetkili, ayrıca söz konusu 5 Yunan adasına 20 Mart’a kadar 790 bin 730 kaçak sığınmacının yasa dışı olarak geçiş yaptığını da bildirdi.

Türkler için “vizesiz Avrupa” nasıl olacak?

Türkiye Cumhuriyeti pasaportlarında AB’ye uyum bakımından sadece biyometrik veriler eksikliği olduğunu da kaydeden yetkili, Haziran başı itibariyle pasaportlardaki sorunu Türkiye’nin gidermiş olacağını da savundu. AB Komisyonu’nun, 4 Mayıs’ta Türkiye’nin vize serbestliğine ilişkin 72 maddelik kriterler konusunda neler yaptığına ilişkin raporunu AB Konseyi’ne sunacağını belirten yetkili, “4 Mayıs’ta vize muafiyeti kararı almaları bekleniyor. Ardından Temmuz ayı başında vize muafiyeti uygulamasının yürürlüğe girmesi planlanıyor” dedi. Yetkili, Türkiye’nin şu anda 72 kriterden 35’ini sağladığını da açıkladı.