Ya yollarda geçirdikleri trafik kazalarıyla ya gittikleri yerlerde yaşadıkları ayrımcılıklarla gündeme gelen mevsimlik tarım işçilerinin en fazla bulunduğu yer Güneydoğu illeri. Havaların ısınmasıyla birlikte başlayan işçi göçü sonbahara kadar sürüyor.
Your browser doesn’t support HTML5
İşçi göçünü yaşandığı yerlerden biri de Diyarbakır’ın Bismil İlçesi, İlçenin yoksul mahallelerinden Kooperatif...Mahallede hummalı bir çalışma var. Evlere yanaşan minibüslere önce eşyalar yükleniyor. Yataklar, yorganlar, mutfak eşyaları derken yiyecekler.Karadeniz bölgesine fındık toplama gidecek aileler hazırlıklara böyle başlıyor. İlk evin gidenleri kalanlarıyla vedalaşıyor.
Minibüs ikinci durağına doğru hareket ediyor.Yine manzara aynı, bütün eşyalar yükleniyor. Daha sonra genç, yaşlı, kadın, erkek işçiler, eşyalardan kalan yerlere sıkışıp yola koyuluyor.Gidenler de kalanlar da hüzünlü.
Yola çıkmadan duygularını VOA Türkçe ile paylaşıyorlar. Üç yıldır fındık toplamaya giden Şaban Aras, hem şoför hem işçi. Çalışmaya gitmek isteyenleri toplayıp götürüyor.Şartların zor olmasına rağmen gitmek zorunda olduklarını belirten Aras, “Zor ama ne yapalım? Mecburuz, gidiyoruz. Burayla oranın arasında 2 saat çalışma farkı var. Orada 2 saat fazla çalışıyoruz. 7’de işbaşı yapıyoruz, akşam altıda işi bırakıyoruz. Burada çapa işi var, sebze toplama işi var. Bazen gidip geliyoruz. Burada 7'de başlıyoruz 5'te bitiriyoruz, arada 2 saat mola var, orada bir buçuk saat.Orada şartlar zordur ama çalışmamız gerekiyor, çalışıyoruz. Sadece oraya bağlı olsak aç kalırız. Burada da az çok çalışıyoruz. Orada bir işçinin en fazla getirebileceği 2 ya da 2500 liradır” dedi.
Kadriye Avcı da çalışmaya gidenlerde. O fındık toplamıyor, toplayanlara yemek yapıyor. Şartların zorluğundan şikâyet eden Avcı, “Orada çok zorluk çekiyoruz, iyi evler vermiyorlar, bize insan gözüyle bakmıyorlar, kötü evler veriyorlar bize. Mesela iki grup gittik, aynı banyo tuvaleti kullandık. Çamaşır makinesi yok çamaşırları elde yatıyoruz. Ocak yok gece yarısı kalkıp ateş yakıp, yemek pişiriyoruz. Anca geçimimizi sağlıyoruz. Orası pahalıdır çok fazla, masraf yapıyoruz. Araçlarımızda çok fazla ağırlık oluyor hem bize zararı var hem arabaya zararı var” diye konuştu.
Lise öğrencisi Mekiye Gökalp ilk kez gidiyor. Gökalp gidiş nedenlerini “Mecburi olduğu için insanlar gidiyor. Mecbur olursa insan her şartlara katlanır” cümleleriyle özetliyor.
Besna Gökalp ise yola çıkmadan evde bıraktığı oğluyla vedalaşıyor. Anne oğul gözyaşlarını tutamıyor. Gökalp, şartların çok kötü olmasına rağmen gitmekten başka çarelerinin olmadığını ifade ederek, “Yoksulluktan dolayı gidiyoruz. Çocuklarımız küçüktür, mecburen gidiyoruz. 20 gündür burada çapa yapıyoruz ama şimdi boştayız. Burada ne yapabiliriz? Toprağımız yok, hayvanımız yok, kiracıyız. Oğlumu bıraktım, gidiyorum. Orada zorluk çok, ev yok, bazen ahırda barındırıyorlar. Oraların işi çok kötü ama mecburuz ne yapalım?” şeklinde konuştu.
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra işçiler yola çıkıyor. Kalanlar gidenleri, “Ölmeden dönün” diye tembihliyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre 2019 yılının ilk altı ayında en az 840 işçi, iş kazalarında yaşamlarını yitirdi. Bu 840 kişinin 205’i tarım işçisi. Bu yıl içinde 22 tarım işçisi ezilme, 18'i trafik kazası, 17'si boğulmaya da zehirlenme, 11'i yıldırım düşmesi, 7'si kalp krizi, 7'si kene ısırması, 4'ü elektrik çarpması, 3'ü yüksekten düşme, 3'ü kesilme ve 12'si farklı nedenlerle hayatını kaybetti.