Türkiye Büyük Millet Meclisi AKP Hükümeti'ne, Irak ve Suriye'ye yönelik sınır ötesi operasyon yapılması, yabancı ülkelere asker gönderilmesi ile yabancı askerlere ev sahipliği konusunda bir yıllık geniş kapsamlı yetki aldı.
TBMM'de MHP Grubu'nun 'evet' oyu vereceğini açıkladığı tezkere, CHP ve HDP'nin 'hayır' tavrıyla açık usul ile oylandı. TBMM Genel Kurulu'nda 396 milletvekilinin katıldığı oylamada, tezkere için 298 'evet' ve 98 'hayır' oyu çıktı. Bugüne değin Irak için 7'nci kez ve Suriye içinse 3'ncü kez hükümete ayrı ayrı tezkere verilmişti. Ancak bugün hem Irak hem de Suriye için ilk kez tek bir metin olarak düzenlemiş tezkere ile hükümet, Türkiye'nin güney ve güneydoğu sınırları için çok geniş kapsamlı bir yetki almış oldu.
Tezkerede Suriye'de Beşar Esad rejimi ile Irak'ta ise PKK'nın gerekçe olarak gösterilmesi nedeniyle muhalefet partileri iktidarı sert ifadelerle eleştirdi.
TBMM'de bugünkü tezkere görüşmelerinde, en dikkat çekici nokta HDP adına konuşması sırasında Ertuğrul Kürkçü'nün, PKK kurucusu Abdullah Öcalan'ın mesajını okuması oldu. Kürt Sorunu'nun çözümü çerçevesinde İmralı Adası'ndaki görüşmelere ilişkin Öcalan'ın açıklaması ilk kez tümüyle TBMM tutanaklarına da geçti.
MSB Yılmaz: ‘Hemen bir adım beklemeyin’
Tezkere oylamasının ardından hükümet cephesinden ilk açıklama Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'dan geldi. Kuliste, "Tezkereden sonra hükümetin atacağı ilk adım ne olacak?" sorusu üzerine Yılmaz, "Tezkereden sonra hemen bir adım beklemeyin" yanıtını verdi.
MSB Yılmaz, görüşmeler sırasındaki konuşmasında ise, tezkereyi neden talep ettiklerini şöyle açıkladı:
"Irak'taki gelişmeler, bölgedeki çatışma ve insani trajediye daha bütüncül ve kapsamlı bir strateji geliştirme ihtiyacını ortaya koymuştur. Uluslararası toplum, kararlı bir adım atmadığı sürece bölge daha geniş bir çatışmanın içine sürüklenecektir. Terör tüm milletimizin ortak sorunudur. Hedefimiz, tezkereye ihtiyaç duyulmayacak bir huzur ortamı. Irak’ta yaşanan olaylar, Suriye’de olduğu gibi sığınmacı hareketlerine neden oldu. Uluslararası toplum kararlı adım atmadığı süreci bölge çatışmanın içine sürüklenecektir. Bu tezkerenin amacı mümkün mertebe sınırlarımızda yaşanmakta olan çatışmaların ülkemize olan olumsuz etkilerini azaltmaktır. Savaş yüzünden herşeyini kaybetme noktasına gelen, canını bile zor kurtaran insanlara kapılarımızı açtık. Ancak sadece kapılarımızı açıp canını kurtarmak için gelenlere kucak açmakla bu meselenin çözülemeyeceği de görülmektedir."
HDP en sert muhalefeti sergiledi
Görüşmelerde en sert eleştiriler ise HDP Grubu adına Ertuğrul Kürkçü'den geldi. Kürkçü, AKP Hükümeti'nin İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütünü desteklemekle suçlayarak, şunları dile getirdi:
"Siz IŞİD ile düne kadar beraberdiniz. Sınırlardan geçip Suriye'de Kürtler’e, Türkmenler’e karşı giriştikleri katliamlara, Türkiye'den militan toplamalarına seyirci kalıyordunuz. IŞİD'e destek verdiniz ve bu tezkere ile destek vermeye devam ediyorsunuz. Siz, IŞİD ile beraber hareket ettiniz, bunu saklayamazsınız. Suruç'tan Kobani'ye geçen IŞİD militanları, bir televizyon kamerası tarafından tespit edildi. Başbakan araştıracakmış. Siz IŞİD mührü ile evrak damgalayan memurlarınız arasında arayın IŞİD'i."
Kürkçü, özellikle Suriye’nin Türkiye sınırı yakınındaki Kürt bölgesi Kobani'nin IŞİD'in eline geçmesi durumunda bundan hükümetin sorumlu olacağını ve Kürt Sorunu'nun da çözümünü etkileyeceğini söyledi. Bu noktada, Kürkçü, PKK Kurucu Lideri Abdullah Öcalan'ın Kobani ile ilgili dünkü açıklamasını okuyarak, TBMM tutanaklarına da geçirdi.
MHP 'evet' ama 'vicdanınız rahat mı' dedi
MHP Grubu adına Mehmet Şandır, Türkiye'ye yönelik her türlü saldırı ihtimaline karşı bu tezkereyi vatan savunması için hükümetin elini güçlendirmek olarak gördükleri için 'evet' oyu vereceklerini açıkladı. Şandır, "Bu tezkere, 12 yılını tamamlayan hükümetin terör örgütü karşısındaki acziyetinin, İmralı ile yapılan müzakerelerin aldatmaca, çözüm sürecinin çözülme süreci olduğunun, Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin doğru okunamadığının hükümetçe itiraf edildiğinin belgesidir" dedi.
Tezkerede PKK kaynaklı terörizme işaret edilmesi nedeniyle hükümeti 12 yıllık iktidar sürecinde çözüm süreciyle hata etmekle suçlayan Şandır, AKP'li vekillere, "PKK'nın silah bırakmayacağını, terör örgütüyle müzakere değil, anladığı dilden mücadele edilmesi gerektiğini, bu yolla terörün bitirilemeyeceğini söyledik, bizi kandan beslenmekle suçladınız. 'Suriye'nin istikrarsızlaştırılması ülkemize ve bölgeye felaket getirir' dedik, bizleri politikanızı anlayamamakla suçladınız. Gelinen bu noktada vicdan sorgulaması yapıyor musunuz?" diye sordu.
CHP: ‘Türkiye yol geçen hanı olmasaydı’
CHP Grubu adına ise Faruk Loğoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Ortadoğu çukuruna göndermek üzere hazırlandığını söylediği tezkereyi içerisinde hem Suriye hem de Irak olması nedeniyle de 'torba' olarak niteledi. Hükümetin hangi amaçla bu tezkereyi kullanacağı konusunda şüpheleri olduğunu paylaşan Loğoğlu, CHP'nin 'hayır' oyu kullanacağını da belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemizi üs olarak kullanacak yabancı asker gönderecek unsurların nasıl hareket edecek, bizim mi onların mı kurallarına uyacağı beli değildir. Bu muratalı tezkerenin altına imza atmak gaflet, delalet ve ihanet olmayacak mıdır? Bu tezkere kabul edilirse Türkiye bölgenin korsan ülkesi olur. Gerekçe gösterilen hiçbir uluslararası karar buna izin vermiyor. Bu kararlarda hiçbirinde atıf yapılırken askeri müdahaleye izin vermediği görülecektir. Türkiye hiç şüphe yok ki bölgenin insan, tarih ve ekonomik kaynaklarını tüketen IŞİD’e karşı yer almalıdır. Ama Türkiye asla askeri tedbirlerde yer almamalıdır. Türkiye IŞİD ve tüm terör örgütlerine karşı ülke içinde mücadele etmelidir. 2001 yılında alınan [BM] Güvenlik Konseyi kararının üzerinden 13 yıl geçti. Türkiye bunu uygulasaydı, İŞİD ve El Nusra yol geçen hanı haline gelmezdi. Bu dönemde AKP iktidardadır ve hiçbir şey yapmamıştır. Eğer hükümet topraklarımız içinde mücadele etmek yerine askeri tedbirlerle yer alırsa işgalci durumuna düşecektir. Size ülkemizi ve bölgeyi tehdit altına sokmamaya çağırıyorum. Sizi savaştan yana değil barış ve istikrardan yana olmaya çağırıyorum.”
4 Ekim 2015'e dek savaş yetkisi hükümette
Grup konuşmaları öncesinde usul tartışmalarına da sahne olan tezkere görüşmeleri, beklentiler aksine 'açık' gerçekleşti ve sonuçta açık usul oylama kararıyla da AKP milletvekillerince 'hayır' oyu kullanma kapısı kapatıldı.
Hükümet, geçmiş yıllardaki gibi ayrı ayrı getirmediği Irak ve Suriye konusunda tek tezkere ile IŞİD'in hedef alındığı bugünlerde 'terör' ve 'örgütler' gibi ucu açık ifadelerle PKK, PYD gibi yapılanmaları da gerekirse karşısına alacağı işaretini verdi. Bunun yanı sıra Esat rejiminin halen hükümetin hedefinde yer alması dikkat çekti. Tezkeredeki tüm bu dikkat çekici noktalar nedeniyle CHP ve HDP'nin hayır oyu verdiği tezkere, MHP de ‘evet’ diyeceğini açıkladığı için AKP'den eksiklikler olduğu oylama sonucunda kabul edildi.
Ve tezkere...
Sonuçta, AKP hükümeti, 4 Ekim 2014 tarihi itibariyle 1 yıllık tezkere aldı. Tezkere metnine göre, hükümete şu yetkiler verildi:
"Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikâmetinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümûl, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde TSK'nın gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için, Anayasa'nın 92. Maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) bir yıl süreyle izin istenilmesi, Bakanlar Kurulu'nca 30.09.2014 tarihinde kararlaştırılmıştır."