Geçtiğimiz Nisan ayında, Bangladeş’te bir tekstil fabrikasının bulunduğu binanın çökmesiyle 1200’den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu trajik olay, tekstil sektöründe çalışanların güvenliğiyle ilgili kaygıları arttırdı
WASHINGTON —
Çok sayıda Avrupa moda firması işyeri güvenliğini gündeme taşıyan yeni bir sözleşme imzaladı. Ancak birçok Amerikan perakende firması sözleşmeye taraf olmadı.
Yıkılan fabrikaya olaydan sadece birkaç gün önce güvenli olmadığı raporu verilmiş, ancak çalışanlara yine de işe gelmeleri söylenmiş.
Tekstil çalışanları hakları savunucu Amerikalı Kongre Üyesi George Miller kısa süre önce çöken binayı ziyaret etti. Miller, perakende sektörünü suçladı ve giyim fiyatlarını aşağı çekmek için fabrikaları yarışa soktuğunu söyledi: “Fabrika sahipleri, sürekli olarak yeni iş alma stresi altındalar. Bu da fabrikalardaki çalışma koşullarının iyileştirilmesini ve binaların yenilenmesini engelliyor.”
Rana Plaza trajedisi yeni önlemler için bir çağrı oldu. Bunlardan biri, Bangladeş’te iş yapan perakendecilerin fabrikalardaki yapı ve yangın güvenliği konusunda bağımsız denetçilerle çalışmasını zorunlu kılan Yangın ve Güvenlik Sözleşmesi.
Miller, Amerikan perakende firmalarına sözleşmeyi imzalamaları çağrısında bulunsa da şu ana kadar sadece birkaçı imzalamış durumda. Oysa 40 civarında Avrupa firması sözleşmeye taraf oldu.
Miller, “Amerikalı firmaların çoğu aracı kullanıyor ve fabrikalarda ne zaman kötü bir şey yaşansa ‘biz yetki vermedik’ diyorlar. Oysa Avrupalılar fabrikalarda olup biteni takip etmek için kendi çalışanlarını gönderiyorlar” diyor.
Küresel ticaret uzmanı Kimberly Elliott Amerikalı firmaların yasal sorumluluktan çekindiğini söylüyor: “Mahkemeye verilme riski Amerikalı firmaları Avrupalılardan daha fazla endişelendiriyor. Sahip olmadıkları fabrikalarda sağlık ve güvenlik masraflarından sorumlu olmak istemiyorlar.”
Aralarında sektör devlerinin de bulunduğu Amerikalı moda perakendecileri, sorumluluğu fabrikalara bırakmayı istiyor. Ünlü bir Amerikalı giyim firmasıysa yaptığı yazılı açıklamada sözleşmenin amacını desteklemekle birlikte, Bangladeş hükümeti, yerel sektör ve çalışan temsilcilerinin de sözleşmeye dahil olması gerektiğini savundu.
Elliott’a göre, Bangladeş’teki facia, sorumluluğu fabrikalara bırakma politikasının işlemediğini gösteriyor: “Giyim sektöründeki hala ciddi sorunlar yaşıyoruz. İyileşmeler de oldu. Bazı uygulamalar işe yaradı ama sorunları çözmedi. Sanıyorum bu uygulamalarda amaç fabrika koşullarını düzeltmekten çok markayı korumaktı.”
Amerika Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Amerikalı perakende firmalarının sözleşmeye taraf olmakla ilgili kararı kendilerinin alması gerektiğini söylüyor.
Yıkılan fabrikaya olaydan sadece birkaç gün önce güvenli olmadığı raporu verilmiş, ancak çalışanlara yine de işe gelmeleri söylenmiş.
Tekstil çalışanları hakları savunucu Amerikalı Kongre Üyesi George Miller kısa süre önce çöken binayı ziyaret etti. Miller, perakende sektörünü suçladı ve giyim fiyatlarını aşağı çekmek için fabrikaları yarışa soktuğunu söyledi: “Fabrika sahipleri, sürekli olarak yeni iş alma stresi altındalar. Bu da fabrikalardaki çalışma koşullarının iyileştirilmesini ve binaların yenilenmesini engelliyor.”
Rana Plaza trajedisi yeni önlemler için bir çağrı oldu. Bunlardan biri, Bangladeş’te iş yapan perakendecilerin fabrikalardaki yapı ve yangın güvenliği konusunda bağımsız denetçilerle çalışmasını zorunlu kılan Yangın ve Güvenlik Sözleşmesi.
Miller, Amerikan perakende firmalarına sözleşmeyi imzalamaları çağrısında bulunsa da şu ana kadar sadece birkaçı imzalamış durumda. Oysa 40 civarında Avrupa firması sözleşmeye taraf oldu.
Miller, “Amerikalı firmaların çoğu aracı kullanıyor ve fabrikalarda ne zaman kötü bir şey yaşansa ‘biz yetki vermedik’ diyorlar. Oysa Avrupalılar fabrikalarda olup biteni takip etmek için kendi çalışanlarını gönderiyorlar” diyor.
Küresel ticaret uzmanı Kimberly Elliott Amerikalı firmaların yasal sorumluluktan çekindiğini söylüyor: “Mahkemeye verilme riski Amerikalı firmaları Avrupalılardan daha fazla endişelendiriyor. Sahip olmadıkları fabrikalarda sağlık ve güvenlik masraflarından sorumlu olmak istemiyorlar.”
Aralarında sektör devlerinin de bulunduğu Amerikalı moda perakendecileri, sorumluluğu fabrikalara bırakmayı istiyor. Ünlü bir Amerikalı giyim firmasıysa yaptığı yazılı açıklamada sözleşmenin amacını desteklemekle birlikte, Bangladeş hükümeti, yerel sektör ve çalışan temsilcilerinin de sözleşmeye dahil olması gerektiğini savundu.
Elliott’a göre, Bangladeş’teki facia, sorumluluğu fabrikalara bırakma politikasının işlemediğini gösteriyor: “Giyim sektöründeki hala ciddi sorunlar yaşıyoruz. İyileşmeler de oldu. Bazı uygulamalar işe yaradı ama sorunları çözmedi. Sanıyorum bu uygulamalarda amaç fabrika koşullarını düzeltmekten çok markayı korumaktı.”
Amerika Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Amerikalı perakende firmalarının sözleşmeye taraf olmakla ilgili kararı kendilerinin alması gerektiğini söylüyor.