8 Kasım, Donald Trump'ın Amerika'nın 45. başkanı olmak üzere 2016 başkanlık yarışını kazanmasının üçüncü yıldönümü. Trump, Amerikan siyasetini en çok etkileyen isimlerden biri olmayı sürdürüyor. Ancak seçimlerin üçüncü yıldönümü aynı zamanda Trump'ın başkanlığının karşı karşıya olduğu en büyük tehdit olan azil soruşturmasıyla aynı dönemde yaşanıyor.
Donald Trump'ın Amerikan başkanı seçilerek tüm dünyayı şoka uğrattığı 8 Kasım gecesinin üzerinden üç yıl geçti:
"Ülke çapındaki tüm Cumhuriyetçiler'e, Demokratlar'a ve bağımsızlara sesleniyorum, birlik içinde tek bir halk olarak kaynaşmamızın zamanı geldi." Trump'ın bu birlik çağrısının unutulup gitmesinin üzerinden uzun zaman geçti.
Trump şimdi azil soruşturmasına karşı koyabilmek ve 2020 seçimlerini kazanmak için sadık destekçilerine güveniyor.
Başkan Trump, ”Burada tehlikede olan mesele, Amerikan demokrasisinin hayatta kalmasıdır. Kendinizi kandırmayın. Bu ülkeye zarar veriyorlar ama buna asla izin vermeyeceğiz. Yanına bile yaklaşamayacaklar,” diyor.
Temsilciler Meclisi'nde devam eden azil süreci, Trump'ın siyasi rakibi Joe Biden'ı soruşturması için Ukrayna'ya baskı yaptığı iddialarına odaklanıyor.
Demokrat Parti başkan adaylığı için mücadele eden Biden ise Trump'ı kampanyasının odağı haline getirdi.
Joe Biden, ”Trump iç savaş çıkacağından bahsediyor. Bu adamın kontrolu yok. Tam bir deli. Yapacakları beni endişelendiriyor. Kendim ya da ailem için değil başkanlığının gelecek yılında ne yapacak diye kaygılanıyorum,” şeklinde konuşuyor.
Uzman John Fortier, Trump'ın başkanlığının birçok alanında olduğu gibi azil soruşturmasının da partizan çizgiler çerçevesinde yürüdüğünü söylüyor: ”Demokratlar, Başkan'ın yasaları çiğnediğine inanıyor ve daha fazla kanıt ortaya çıkararak kamuoyu görüşünü başkan aleyhine çevirmeyi ve belki de başkanın görevden uzaklaştırılmasını umuyor. Cumhuriyetçiler ise geçmiş örneklere bakıyor ve azil soruşturmasının Demokratlar aleyhine geri tepebilecek bir hamle olduğunu ya da en azından büyük zarara yol açmayacağını düşünüyor.”
Kamuoyu yoklamalarına göre Trump'a gösterilen destek oranı, yüzde 40'ın biraz üzerinde. Uzmanlara göre bu oran, azil soruşturmasıyla mücadele ederken bir yandan da yeniden seçilmeye çalışan bir başkan için son derece düşük.
Ancak Cumhuriyetçi Parti stratejisti John Feehery'ye göre Trump'ın siyasi tabanındaki etkisini küçümsemek tehlikeli: ”Washington'daki uzmanların gözden kaçırdığı şeyler var mı? Kesinlikle var. Trump’ın duygulara hitap eden gerçek cazibesi hakkında en ufak fikirleri yok. Desteklemelerinin nedenlerinden biri Trump'ın verdiği sözleri tutması ve ekonominin ilerlemesini sağlaması.”
Uzman William Galston, Demokrat Parti’nin çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi'nden görevden azledilme kararı çıksa da Trump'ın Cumhuriyetçiler'in kontrolundaki Senato'da büyük olasılıkla aklanacağını söylüyor: ”Azil sözünün geçmeye başladığı günden beri, ki bunun üzerinden bir yıldan fazla süre geçti, Demokratlar'ın Trump'ı görevden uzaklaştırmasının tek yolunun 2020'de seçim süreciyle mümkün olacağına inanıyorum. Şimdiye kadar gördüklerimin hiç biri, bu görüşümü değiştirmedi.”
Amerikan kamuoyu, Donald Trump'ın çalkantılı başkanlığının üzerinden geçen üç yıldan sonra bir yandan azil süreci üzerine verilen partizan mücadelelere, diğer yandan da yakın tarihin en çekişmeli başkanlık seçimlerinden birine hazırlanıyor.