Trump Sonrası ABD’li Müslümanlar Ne Yaşıyor?

Your browser doesn’t support HTML5

Amerika’da Cumhuriyetçi Parti’nin yarışı önde götüren aday adaylarından Donald Trump’ın, “Müslümanların Amerika’ya girişi yasaklansın” açıklamasının üzerinden iki haftadan fazla zaman geçti. Ne Trump bu sözlerinden geri adım attı, ne de Amerikan toplumunun hemen her kesiminden gelen tepkide azalma oldu. Peki, Trump’ın bu tartışmalı sözleri Amerika’da yaşayan Müslüman toplumunda nasıl yankı buldu? Amerikalı Müslümanlar, bu tepkiyle nasıl başa çıkıyor? Bu soruları Müslüman toplumunun önde isimlerinden Prof. Abdullah Antepli yanıtladı.

Amerikan Kongresi’nin açılışında dua eden, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın davetlisi olarak yurt dışı gezilerine katılan ve konuşmalar yapan Duke Üniversitesi İslam Araştırmaları Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Abdullah Antepli, Trump’ın açıklamaları sonrası döndüğü yurt dışı gezisi dönüşü havaalanında yaşadıklarını Amerika’nın Sesi’yle paylaştı.

“Amerikan polisi ‘Ülkenize hoş geldiniz’ dedi”

Hem ABD, hem Türkiye vatandaşı olduğunun, iki ülkesiyle de gurur duyduğunun altını çizen Antepli, ülkeye girişi sırasında, pasaport polisine “Baştan söyleyeyim, Müslüman’ım” dediğini, bu sözler üzerine polisin, oturduğu yerden çıkarak kollarını açıp, “Ülkenize hoş geldiniz” deyip sarıldığını söyledi.

Dolayısıyla, ‘deli saçması’ olarak nitelediği Trump’ın bu açıklamalarının Amerika’nın tamamının görüşünü yansıtmadığını savundu. Prof. Antepli’ye göre aslında sorun Trump değil, onun korkutmaya çalıştığı kesim. Bu kesimin İslam hakkındaki yanlış algısını değiştirmek için, Müslümanlık hakkında aydınlatılması gerekiyor.

“Eşim başörtülü diye hastalardan tepki gördü”

California saldırısının Müslüman bir çift tarafından düzenlenmesi, Amerika’da İslam karşıtı söylem ve eylemleri de arttırdı. Antepli bu tepkinin kendilerine uzanan kısmını eşinin yaşadıklarıyla aktardı. Duke Üniversitesi Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan ve başörtülü olan eşinin, zaman zaman bazı hastaların saygısızca tavırlarına maruz kaldığını, hatta bazı hastaların da kendisinden korkan tavırlar sergilediğini söylüyor. Ancak bu tecrübelerin bile, kendisinin Amerika’nın duyarlılığı ve saygısına olan sonsuz güveninden bir şey azaltmadığını sözlerine ekliyor.