Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre Haziran ayında ana enflasyon verisi olarak kabul edilen Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 1,64 oranında artış gösterirken, yıllık enflasyon yüzde 71,60’a geriledi.
Enflasyonun Mayıs ayında yıllık bazda yüzde 75,45'e çıkarak zirveye ulaşmasının ardından Haziran ayında enflasyon beklenenden çok düşük geldi. Beklentiler, enflasyonun aylık olarak yüzde 2’nin üzerinde artması yönündeydi.
Bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) ve İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) yaptığı enflasyon hesaplamaları da TÜİK verilerinin çok üzerinde.
Your browser doesn’t support HTML5
ENAG aylık enflasyonun yüzde 4,27 yıllık enflasyonun ise yüzde 113,08 seviyesinde olduğunu duyururken, İTO ise İstanbul kent genelinde yıllık bazda enflasyonun yüzde 82,14 oranında olduğunu hesaplamıştı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, enflasyon eğiliminin hükümetin yılsonu hedefiyle uyumlu olduğunu ve dezenflasyon (fiyat artış hızının yavaşlaması) sürecinin başladığını söyledi.
Ekonomi yönetiminin hedefi enflasyonu 2026’ya kadar tek haneye düşürmek.
“Ben son üç dört sene gibi kötü bir dönem hiç görmedim”
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı İzmirliler ise TÜİK’in açıkladığı enflasyonun, sokakta hissedilen enflasyonla aynı olmadığı görüşünde.
İzmir’in merkez ilçesi Konak’ta gevrekçilik yapan Cengiz Duru, enflasyondaki yavaşlamaya rağmen sokaktaki fiyatların düşmediğini söyleyerek, “Dün itibariyle 10 liraya sattığımız gevrek 12,5 oldu. 25 liraya sattığımız kumru 40 lira oldu” dedi.
Geçim şartlarının çok zor olduğunu söyleyen Duru, ev kiralarının yüksekliğinden yakındı. Duru, “Geçen sene, bilemedin 1,5 sene önce 3 bin lira olan kira şimdi 15 bin lira. Ben 3 bin 500 liraya oturuyordum geçen sene kirada. Evsahibi ‘işine gelirse’ şeklinde 10 bin lira diyor bana. Ev arıyorum, en kötü başını sokabileceğin ev 12 bin 500 liradan başlıyor. Hepsi döküntü içinde” ifadelerini kullandı.
Enflasyonun gerilemesinin işçi kesimine yansımadığını belirten Duru, “Bugün bir rahatlığa kavuşman için asgari ücretin 40 bin lira seviyesinin altına düşmemesi lazım” diye konuştu.
Ekonomi yönetiminin hayat pahalılığını bitirebileceğine inanmadığını da kaydeden Duru, “Ben son üç dört sene gibi kötü bir dönem hiç görmedim. Bunlar daha iyi halimiz, bundan iyisini beklemiyorum” dedi.
“Kiralar aldı başını gidiyor”
Konut kiralarına yüzde 25 oranında zam sınırlamasının Temmuz itibariyle kaldırılması, kirada olup geçim sıkıntısı çekenleri en çok endişelendiren gelişme. Enflasyon hesaplamasına göre, Haziran ayında konut ve işyeri kiralarında uygulanabilecek tavan zam oranı yüzde 65,07.
Evhanımı Sevgi Özkurt da kiralar yüzünden enflasyondaki yavaşlamayı hissetmediklerini söyleyerek, “Evhanımıyım, eşimin eline bakıyorum. Eşim emekli devlet memuru. Maalesef geçinemiyoruz. Kiralar aldı başını gidiyor. Lütfen birileri dur desin, yeter artık. Bıçak kemiğe dayandı. Şu an doluyum, ağlıyorum inan ki, geçinemiyoruz. Evsahibim iki sefer zam yaptı bana” dedi.
Yaz mevsimi olmasına rağmen sebze ve meyve fiyatlarının da ucuzlamadığını söyleyen Özkurt, “Mutfağa ne alabiliyorsun? Bakıp geçiyorsun hep. Hiçbir şey alamıyorsun. Bugün bir (kilo) domates 25 lira. Şu an yazın ortasındayız, salatalık (kilosu) 30 lira” diyerek gıda fiyatlarının pahalılığından yakındı.
Gıda ve alkolsüz içecekler, TÜİK ana harcama gruplarına göre enflasyonun en fazla arttığı kalemlerden. Haziran ayında gıda fiyatları yıllık bazda yüzde 68,08 ile genel enflasyon oranının gerisinde kalmasına rağmen aylık bazda enflasyonu aşarak yüzde 1,78 arttı.
“Kendiniz üreteceksiniz, halkınıza ucuz sunacaksınız”
İzmir’de öğretmenlik yapan Engin Sakal ise hayat pahalılığının nedenini Türkiye’de üretimin azlığına bağladı. Enflasyonun kalıcı düşmesi için yerli üretimin artması gerektiğini dile getiren Sakal, “Bence alım gücünü iyileştirmek ancak üretimle olur. Kendiniz üreteceksiniz, halkınıza ucuz sunacaksınız” dedi.
TÜİK verilerinin gerçeği yansıtmadığını savunan Sakal, TÜİK’in enflasyon hesaplaması yaptığı madde sepetini kamuoyuyla paylaşmamasını eleştirdi. Sakal, “Enflasyonu belirlemek için kullanılan argümanlar halkın gerçek tüketim malzemeleri değil. Önceden bir sepet vardı, sepette ‘şu ürünler var’ diye açıklanırdı. Hatta sepette tırnak makası, raptiye gibi halkın çok kullanmadığı şeyler olurdu. O zaman bile şaşırırdık. Şimdi ne olduğunu bilmeden açıklanan bir enflasyon var” dedi.
İlgili Haberler Türkiye’de yıllık enflasyon yüzde 71,6: Memur ve emeklilerin zam oranları belli olduTÜİK Haziran 2022 itibariyle Ocak 2003’ten beri her ay açıkladığı ortalama madde sepeti fiyat listesini yayımlamayı durdurdu. Liste 400’ü aşkın maddenin ortalama fiyatını içeriyordu.
“100-200 liranın artık adı yok”
VOA Türkçe’ye konuşan özel sektör çalışanı İlknur Söyler de TÜİK’in rakamlarını gerçek bulmadığını belirtti. Söyler, “Şu an enflasyon hiç düşmüş görünmüyor. Hiçbir şey alamıyoruz, 100-200 liranın artık adı yok. Mutfak alışverişi hiç yapamıyoruz. Fiyatlar çok aşırı yüksek. Bir pazara gidiyorsun, bin lira yetmiyor. Ama bin liraya da hiçbir şey alamıyorsun” dedi.
Enflasyonun yavaşladığına inanmadığını kaydeden Söyler, “İnsanları kandırmak bu. Gelsinler, bir alışverişe girsinler. Bakalım enflasyon düşmüş mü? O bakanlar bir kere de kendileri oturup bir yerde yemek yesinler ya da bir alışveriş yapsınlar” ifadelerini kullandı.