Türkiye ile İsrail arasında “normalleşme” sürecine geçilmesi amacıyla oluşturulan mutabakat metnine Salı günü eş zamanlı olarak imza atıldı. Ankara’da Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Tel Aviv’de İsrail Dışişleri Bakanlığı Genel Koordinatörü Dore Gold, saat 11.00’de mutabakat metnine imza koydu. Mutabakat metninin Bakanlar Kurulu’nda ele alındıktan sonra sevk edileceği TBMM’de onaylanması gerekiyor.
Mutabakat metni uyarınca ilk adımda karşılıklı olarak ülke başkentlerine büyükelçiler gönderilecek. Türkiye’nin Tel Aviv’e göndereceği isim konusunda kulislerde, Başbakan Binali Yıldırım’ın başdanışmanı Kemal Ökem’in adı geçiyor.
AKP hükümetinin İsrail ile mutabakat açıklaması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya'ya gönderdiği mektup, “Türk dış politikasında yeni döneme geçiş” yorumlarına da yol açıyor. Ancak muhalefet partileri, hükümetin İsrail ve Rusya ile ilgili tavrından rahatsızlık duyuyor.
Yıldırım: Rusya’ya tazminat ödenmesi söz konusu değil
Başbakan Binali Yıldırım, TBMM’deki grup konuşmasında, Rusya ve İsrail'le ilişkilere değindi. "İsrail gibi Rusya ile atılan adımlar da normalleşme kararlılığımızın göstergesidir” diyen Yıldırım, Rusya ile karşılıklı yazışmalar ve liderler arasındaki dolaylı temaslarla iki ülke arasındaki buzlarda çözülme sağlandığını ifade etti.
Rusya konusunda Kazakistan ile Azerbaycan’ın da ilişkilerde arabulucu rol oynadığını ilk kez resmen açıklayan Yıldırım, Rusya’ya herhangi bir tazminat ödenmesinin sözkonusu olmadığını da dile getirdi.
İsrail'le de normalleşme sürecine girildiğini vurgulayan Yıldırım, “Özür, tazminat ve Gazze'ye erişimin kolaylaştırılması... 2013'te İsrail resmen özür diledi. Mutabakatın iki şartı da dün varılan görüşmelerle tamamlanmış oldu. Bugün imzalar atıldı. Öncelikle Mavi Marmara şehitleri için tazminat talebi karşılanmış oldu. Uzun ve yorucu görüşmeler sonucu varılan mutabakatla Filistinli kardeşlerimiz nefes alacak, Gazze'deki çile sona erecek,” dedi.
Kılıçdaroğlu: Aslan gibi kükreyeceksin sonra kedi gibi miyavlayacaksın
Başbakan Yıldırım’ın özetle anlattığı İsrail ve Rusya konusunda olumlu tabloya, muhalefet partilerinden ciddi itirazlar yükseldi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında, Türkiye Cumhuriyeti’nin AKP iktidarında en büyük krizlerinden birini yaşadığını belirterek, “Dış politikada bir ülkenin daimi dostları ve düşmanları yoktur, daimi çıkarları vardır. Bu yüzden dış politikanın milli olması gerektiğini söylemiştim” vurgusuyla konuşmasına başladı. İsrail ve Rusya konularındaki son gelişmeleri Türkiye’nin kendi makamlarından değil diğer ülkelerden öğrendiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alarak, Rusya konusunda şunları söyledi:
“Sen kusura bakma Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edemezsin, etme yeterliliğin yoktur, sınırımızı Rusya uçakla ihlal etti mi? İhlal ettiler. Angajman kurallarını kim belirledi biz, bütün dünyaya duyurduk mu duyurduk. Erdoğan, 27 Kasım 2015’te konuşuyor diyor ki ‘Burada özür dilemesi gereken biz değiliz hava sahamız ihlal edilmiştir.’ Peki şimdi neden özür diliyorsunuz? Benim hava saham ihlal edildi. Nedir dış politikası? Önce aslan gibi kükreyeceksin sonra yemi yiyince de kedi gibi miyavlayacaksın geldiği nokta bu. Sen miyavlayabilirsin ama Türkiye Cumhuriyeti’ne gölge düşürüyorsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin onuruyla oynuyorsun sen.”
İsrail konusunda ise, 31 Mayıs 2010’da Mavi Marmara gemisi yola çıkacağı sırada AKP’li vekillerin gemiye binmekten vazgeçtiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, sonrasında İsrail’in uluslararası sularda Türk vatandaşlarını katlettiğini söyledi. Buna hükümetle birlikte itiraz ettiklerini ve hükümete destek verdiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, İsrail meselesinde Erdoğan’ın açıklamalarını anımsatarak şunları dile getirdi:
“8 Eylül 2011, Erdoğan açıklama yaptı ve ‘Gazze’ye yardım gemilerinin TSK donanması eşlik edecek ablukayı kıracağız’ dedi. Yapıldı mı? Yapılmadı. Eğer sen ‘Donanma eşliğinde yardım gemisini Gazze’ye göndereceğim’ diyorsan, verdiğin sözün arkasında kapı gibi durursun bedelini de ödersin. Gönderdi mi? Gönderemedi. Türkiye Cumhuriyeti’ne düşürülen gölgelerden birisi. Sonra ‘23 Nisan 2013’da Gazze’ye gideceğim’ dedi ama ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 21 Nisan 2013’te ‘Erdoğan’a Gazze’ye gitme dedim’ açıklaması yaptı. Sonra 14 Mayıs’ta açıklama yaptı ‘Kerry’nin demeci hiç şık değil, Mayıs’ta gideceğim’ diye. Şimdi 28 Haziran 2016 gitti mi? Gidemedi. Dış politikada arkasında durmayacağın lafı edersen sana yalatırlar.”
Türkiye’nin İsrail’e yönelik şartlarına da CHP olarak destek verdiklerini yineleyen Kılıçdaroğlu, şimdi Gazze’ye değil İsrail’in uygun gördüğü gibi yardımların Aşdod Limanı’na gideceğini söyledi. Ardından İsrail Başbakanı Netenyahu’dan neden yazılı özür mektubu talep edilmediğini sorgulayan Kılıçdaroğlu, ayrıca 20 milyon dolar tazminat karşılığında İsrailli askerler aleyhine açılan davalardan vazgeçilecek olmasını da sert dille eleştirdi.
Anlaşma TBMM’ye geldiğinde itiraz edeceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, AKP’li vekillere seslenerek, “Eğer sizde nohut kadar vicdan varsa 20 milyon dolar karşılığında bu davadan hangi gerekçeyle vazgeçersiniz? Meclis Genel Kurulu’na geldiğinde sizin bütün söylemlerinizi dinlemek isterim. Vatanınızdan mı yanasınız? İsrailli askerlerden mi yanasınız?” diye konuştu.
“Bu bir antlaşma değil teslimiyet sözleşmesidir” diyen Kılıçdaroğlu, ayrıca bunun Filistin’in dışlanması ve Türkiye’nin Gazze’deki ablukayı meşrulaştırması anlamına geleceğini de sözlerine ekledi.
Bahçeli: Bunun neresi zaferdir?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, grup konuşmasında, Avrupa Birliği (AB) ile İngiltere’yi sert sözlerle eleştirdikten sonra İsrail konusunda hükümeti ve Erdoğan’ı hedef aldı.
Erdoğan’ın geçmişteki sözlerini işaret eden Bahçeli, “Cumhurbaşkanı İsrail’i terör devleti olarak defalarca suçlamıştı. İsrail, Gazzeli çocukları plajlarda öldürüyordu. Erdoğan bunu haklı olarak şiddetle tenkit ediyordu. İsrail’in barbarlıkta Hitler’i geçtiğini dillendirmişti. İsrail’e döktüğü kanlardan dolayı hesap sorulacağını hatırlatıyordu. Cinayetlere seyirci kalınmayacaktı. Mavi Marmara gemisine saldırı savaş sebebiydi. Sayın Erdoğan, Başbakan görevindeyken çok kesin ve bağlayıcı konuşmuş ve şöyle demişti: ‘Ben bu görevde bulunduğum sürece hiçbir zaman İsrail ile olumlu bir şeyi düşünemem. Zulüm bitmedikçe Türkiye İsrail arası normalleşemez.’ Demek ki, zulüm bitmiş ve normalleşmenin kapakları aralanmıştır. Bizden de buna inanmamız istenmektedir. Madem İsrail ile anlaşılacak, barışılacak, kucaklaşılacaktı, bunca sert söze, bunca su katılmamış hakarete ne gerek vardı? Geçmişteki sözleri nereye koyacağız? Bu keskin çarkı nasıl izah edeceğiz?” dedi.
Bahçeli, “Başbakan Netanyahu Roma’da, Türkiye’den gönderilecek insani yardımların İsrail limanları üzerinden Gazze’ye ulaştırılacağını ifade etmiştir. İsrail Başbakanı bunun yanında, ülkemiz topraklarından İsrail’e yönelik terörist faaliyetlerine izin verilmeyeceğini, anlaşmanın İsrail doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasına imkan vereceğini açıklamıştır. Peki bu anlaşmanın neresi zaferdir? Hangi İsrail diz çökmüştür? Türkiye’den İsrail’e yönelik, bizim bilmediğimiz hangi terörist faaliyet vardır? Eğer Netenyahu’nun bu sözleri anlaşmada açık veya örtülü varsa, hükümet buna nasıl evet demiştir?” diye de sordu.
Türkiye’yi zor durumda bırakacak dış politika hamlelerinden kaçınılması gerektiğini söyleyen Bahçeli, Rusya konusunda ise, “Türkiye-Rusya ilişkilerinin canlanması tabii olarak olumlu ve isabetlidir. Ama 24 Kasım 2015’de düşürülen Rus uçağının egemenlik haklarımızı ihlal ettiğini hiç kimse inkar edemeyecektir. Sayın Erdoğan’ın hamlesi karşılıksız kalırsa, Türkiye tek taraflı boyun eğmiş olacaktır. Bu ise Türkiye’nin oyuncağa dönmesine, hiçbir yaptırım ve caydırıcılığının kalmadığına kanıt sayılacaktır. Şayet bu olursa ortada çok ciddi bir kriz var demektir ve Türkiye her türlü iç ve dış operasyona açık ve müsait hale gelecektir” görüşünü paylaştı.
Yüksekdağ: Milli duruş, duramamak demektir
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da, “Milli duruş ne demekmiş şimdi çok daha net öğrendik. Milli duruş, duramamak demektir. Ayakları yere basmıyor, basamıyor. Rusya ile Türkiye'yi düşman haline getirdiler. İsrail ile yıllardan beri oluşan gerilim üzerinden siyaset yapıyorlar. Bugün oluşanları büyük bir başarı olarak gösteriyorlar” dedi.
Hükümetin Mavi Marmara gemisindekileri terk ettiğini kaydeden Yüksekdağ, “İsrail özür dileyecekti, dilemedi. Deniz ablukası kalkacaktı, kalkmadı. İsrail ile anlaşma neden yapıldı? Buna cevapları yok” diye konuştu.